99 Yıllık Medeni Kanun ve Biz
Medeni Kanunu’nun kabul edilişinin 99. yıl dönümündeyiz. Bu kanun, bilindiği üzere olduğu gibi İsviçre’den alınmış ve neredeyse hiçbir değişiklik yapılmadan topluma uygulanmıştır. O günün şartlarında bir “modernleşme hamlesi” olarak sunulan bu adım, aradan geçen yıllarda toplumsal yapımızda derin izler bıraktı, en çok da aile kurumunu sarstı.
Çünkü mesele yalnızca hukuk değildir; mesele, hukuk aracılığıyla hayatımıza giren zihniyettir. Ve bu zihniyet, bizim kültürümüzün, örfümüzün, inancımızın, toplumsal hafızamızın ürünü değil. Tam aksine, Batı toplumlarının birey merkezli aklını ve yaşam biçimini yansıtıyor.
Bugün geriye dönüp baktığımızda, aileyi koruması gereken yasalar aileyi korumadığı gibi, aile üzerinden toplumu dönüştürme misyonunu üstlendiğini görüyoruz. Yani kanun, bir kalkan değil; tam tersine bir değişim aracı olarak işlev görüyor.
Batı’nın toplumsal yapısının merkezinde bireyci anlayış, bizim ise toplumsal yapımızın merkezinde aile var. Bizde birey, aileden ayrı düşünülemez. Çocuğun varlığı, anne-baba ilişkisi, akrabalık bağları, hatta mahalle dayanışması; tüm bunlar bizim kültürümüzde bir bütünün parçalarıdır. Oysa Batı’dan alınan Medeni Kanun, bireyi merkeze alıyor. Anne babadan ayrı bir birey, eşten bağımsız bir birey, aileden özerk bir........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein