menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kürt sorununda göstergeler

19 48
26.11.2025

Diğer

26 Kasım 2025

Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu

Kürt sorununda en son neler oldu ve şimdi neler olacak?

Bu seferki “Süreç”, sürprizlerle başladı. Sürprizlerin başında, dinamo işlevi görmeye başlayan Devlet Bahçeli’nin Öcalan’la ilgili sözleri geliyor. Medya diliyle söylersek, her biri bir “bomba” olan sözler.

“Sürpriz” sözcüğü fazla nazenin kaçıyor aslında belki; “emrivaki” terimi daha uygun olabilir. İçeriği açısından değilse bile, tonu açısından emrivaki; AKP’yi yeterince “dahil”, yeterince de dışında gibi tutacak bir tonlama.

CHP ise, ister katılsın ister katılmasın, her durumda arkada kalacağı içeriklerle karşı karşıya –özellikle bir hafta sonra parti genel kurulunun yapılacağı koşullarda. Genel kurul demek, bir örgütün kendi kendisini gözden geçirmesi demek.

İlginçtir, CHP’nin İmralı’ya temsilci yollamayışı konusunda yüksek bir hararetle süren tartışmalarda kurultay meselesi hemen hiç anılmadı. Kamuoyuna da sunulmuş olan yeni program taslağı belki biraz daha söz konusu edildi ama, yeterince geliştirilmediğinden olmalı, o da yeterince tartışılmadı. Hazırlık yetersizliği açık.

Gerçekte Öcalan’ı dinlemeye gitmek en az MHP ve AKP kadar CHP’den de beklenebilecek bir hareketti. Ancak Özgür Özel, Öcalan’ı değil, Selahattin Demirtaş’ı ziyaret edeceğini söyledi. Demirtaş ise, daha iyi bir satranç oyuncusu olmalı ki, incelikli bir gerekçeyle bu hamlenin önünü kesti: Kendisini ziyarete gelen siyasetçilerden bazıları (bunu “Bülent Arınç” olarak okuyunuz) sözlerini yanlış aktardıkları için bundan böyle kendi bağlantıları dışındaki siyasetçilerin ziyaret taleplerini kabul etmeyeceğini açıkladı. Bir taşla iki kuş. Demirtaş böylelikle hem Arınç’a örtülü bir eleştiri yöneltmiş, hem de Kürt özgürlük hareketi içinde hizipleşme görüntüsü yaratabilecek bir olayı engellemiş oldu.

TBMM odaklı çalışma aslen CHP’nin temel ilkelerinden ve önerilerinden biri. Öcalan’ı dinlemek fikrinin bu ilkeye aykırı bir yanı olmadığı da söylenebilir. Üstelik gitmeme tavrının Demokrasi İttifakı açısından DEM Parti’yi yalnız bırakmak gibi bir yanının olduğu da açık.

Buna karşılık, CHP’nin uzun soluklu, kalıcı bir barış sürecine hazırlanmakta olduğunu, hem yeni program taslağının bazı öğeleriyle, hem de Özgür Özel’in mitingler dizisine başlarken “Otobüs”e DEM Parti yöneticileriyle birlikte çıkmasıyla, yeterince açığa vurulmuştu.

CHP’nin kurultay sürecinden DEM Parti ile Demokrasi İttifakı’nı gereğince güçlendirerek çıkması beklenir. Böyle bir başarı hem Kürt sorununun kelimenin tam anlamıyla “demokratik” yoldan çözülmesine, hem de toplum olarak hukuk devleti sorunumuzun altından kalkma umudumuzu güçlendirmesine hizmet edecektir.

Zira AKP iktidarının bu bapta umut yaratmak şöyle dursun, akla gelen gelmeyen her tür yetki aşımına teşne olduğu çoktan meydana çıkmış durumda. Demokrasi gibi, pozitif, yani kalıcı barışın........

© T24