menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

´Araba sevdası´

7 0
12.11.2025

Lütfen yanlış anlamayın. Size Recaizade Mahrum Ekrem’in 1897 yılında yayınlanmış ilk Türkçe gerçekçi romanından bahsetmeyeceğim. ‘Araba Sevdası’ romanında bahis konusu olan gayet şık ve o günlerde geçerli olan tabiriyle ‘Landau’ denilen at arabalarına gösterilen sevdadır1.

Ancak kitabın yayınlamasından sadece üç sene sonra İstanbul gümrüğüne, Fransız elçiliğince kullanılmak üzere ‘De Dion-Bouton’ markalı bir otomobil gelir ve ithal beyannamesine “Zat-ül hareke” (kendi kendine hareket eden) olarak kayda geçer.

O günden itibaren bu araçlara duyulan ilgi adeta dizginlenmesi mümkün olmayan gerçek bir sevdaya dönüşür2… O kadar ki 125 yıl sonra ülkemizde otomobil sayısı 17 milyona ulaşmıştır3.

Şimdilerde dünyada sanki ‘zat-ül hareke’lerin yeni tasarımları meydana çıkmaya başladığına şahit olmaktayız: Otonom araçlar, diğer bir deyimle kendi kendine hareket eden arabalar üretilmeğe başlandı. Faydaları saymakla bitmez. Şöyle özetleyebiliriz:

• Bu araçlar, insan hatalarını en azına indirerek trafik kazalarının sayısını önemli ölçüde azaltabiliyor. İleri düzey sensörler ve yapay zekâ, araçların çevresini insandan daha iyi algılamasını ve tehlikeli durumları daha hızlı tespit etmesini sağlıyor.

• Araçlar trafik akışını daha verimli hâle getirebiliyor. Bu araçlar, hızları ve yönlerini sürekli olarak en uygun hale getiriyor ve bu da daha az duraklama, daha kısa seyahat süreleri ve genel olarak daha az........

© Şalom