Seçimler yapıldı, yeni meclis aritmetiği ortaya çıktı, yeni bakanlar görevlerine atandı. Tabiri caizse yeniden iktidara gelenler tam bir enkaz devraldılar. Düzeltilecek konular, kördüğüm olmuş sorunlar, yeni ortaya çıkacak meseleler dağ olmuş, iktidarın kapısında çözümünü bekliyor.
Elimizi nereye atsak algılarla oluşturulan dünya dışında elimizde kalıyor. Troll merkezlerinde üretilen hamaset konularının hiçbir karşılığı olmadığı sokaklarda, çarşılarda, ev sohbetlerinde, aile gruplarında konuşulmuyor. Buralarda konuşulan konular hâlâ seçimin hemen ardından gelen zamlar, çiftçiyi tatmin etmeyen buğday/arpa taban fiyatları, ev sahiplerinin yapacağı ev kira güncellemesi (AKP döneminde “zam” demiyoruz, “güncelleme, eksi artış vb. ifadelerini kullanıyoruz), üniversiteyi kazanınca başka şehirlerde çocuklarını nasıl okutacakları, yazın yapılacak düğünde beyaz eşya ve evin temel mobilyalarının borcunun nasıl ödeneceği, yeni doğacak bebelerin bezlerine paranın nereden bulunacağı, hatta artık gündelik temel ihtiyaçlarda ne kadar kesintiye gidileceği konuşuluyor.
EYT ile emeklilik hakkını elde edenler, artık emeklilikten elde ettikleri tazminatlarla hiçbir şey alamıyorlar. Önceki dönemlerde, eski dönemlerde emekliler başlarını sokabilecekleri bir ev sahibi olup iyi kötü ayaklarını yerden kesecek bir araba alabiliyorlardı. 2000’ler öncesi ailede tek bir kişinin çalışması ile dört kişilik bir aile geçimini sağlayabiliyordu. Şimdilerde ailenin tüm üyeleri bir şekilde çalışıyor, ancak barınma ve yemek ihtiyacını karşılayabiliyor. Nerede o eski günler?!
Ekonomi, seçim öncesi baskılanan fiyat artışları yüzünden insanları şoktan şoka sokmaya devam ediyor. Bir kerede ekmeğe yüzde yirmi beş zam ne demek? Matematik ilmi öyle bir ilimdir ki hangi algı sistemini kullanırsan kullan, sonunda gerçeği ortaya çıkarır. Yeni atanan Hazine ve Maliye Bakanı, iktidarın ekonomide kriz olduğunu kabul ettiğinin ispatıdır. Yeni bakanın, bakan olarak eline mikrofonu aldığındaki söylemleri de ekonomide girilen darboğazın büyüklüğünü itiraf eder konumda. Bakalım çözüm diye milletimizin önüne getirilen ne kadar çözüm olacak?
Bir de haber gündemlerine taşınmayan, gündelik konuşmalarımızı işgal etmeyen eğitim konusu var ki, ebeveynler çocuklarını okula göndermekten büyük endişe duyuyorlar. Okullarda artan akran zorbalığı, internetin her alana girmesi ile artan internet uygulamaları ile çocuklarımız savunmasız bir şekilde açık tehdit altında. Annelerden, babalardan, öğretmenlerden ciddi şikâyetler geliyor. Fulbright eğitim komisyonunun dayattığı sisteme karşı yeni bakan önceki bakanlar gibi “Fulbright bir ülke efsanesi” diyerek hafife mi alacak, yoksa ciddi üzerine mi düşecek birlikte göreceğiz.
Çocuklarımızın sınav odaklı zihinlerinin ve yeteneklerinin budandığı eğitim sisteminin kimseye fayda sağlamadığı ortada. Bunun üstüne bir şekilde eğitim sisteminden bağımsız çalışıp çabalayarak bazı yeteneklerini geliştiren, kendini geliştiren beyinlerimizin haklarını alamadıkları gerekçesi ile işlerini daha iyi yapacaklarını düşündükleri ülkelere göçleri söz konusu. Mülakatlar ile, gücü elinde tutanların işin ehli olan insanlara uyguladıkları baskılar ile ciddi iş gücü yaşıyoruz ülkemizde. Sırf birilerinin akrabası, kızı, oğlu, yeğeni olduğu için ciddi makamlara ehliyetsiz kişilerin getirilmesi sonucu kurumların zedelenen imajları bir yandan ekonomiye ciddi kayıplar yaşatırken diğer yandan da en verimli dönemlerinde hak ettikleri işlere yerleştirilmeyip kıyıda kalan ve artık “ev genci” kavramını ortaya çıkaran bu süreçte nitelikli ve işinde etkin insanların üretimden uzak kalmasıyla da ekonomide oluşan zararlar diğer yandan.
Diğer önemli bir sorun da deprem bölgesi. Daha en temel ihtiyaç olan suya ulaşımda sıkıntı yaşadıklarını deprem bölgesindeki arkadaşlarımız bizlere iletiyor. Ki depremde milyonlarca hayat sıfırlandı ve hayata sıfırdan başlamak zorundalar. Yıkılan binalar sonucu yaşanan hukuksal sıkıntılar, kalıcı konutların yapımı ve geçici yaşam yerlerinin insana uygun olması, sağlık hizmetlerinin alınabilmesi, gelen yaz ile artacak yılan, çıyan ve sıcak hava gibi birçok sorun hâlâ olduğu gibi ortada. Deprem bölgesindeki durumun vahametini şu örnek çok net şekilde koyacaktır. 6 Şubat depreminden 122 gün sonra Adıyaman’da molozlar altında bir ceset bulundu. Bunun üzerine daha ne diyelim?!
Yani nereden bakarsak bakalım, yeni iktidar bir enkaz almış durumda. Hem de kendi elleriyle yaptığı bir enkaz. İktidar, milletin kendisine verdiği yetkiyi nerede, nasıl kullanacak birlikte tanıklık edeceğiz. Bu enkazın kaldırılması için muhalefet partileri ve diğer paydaşlarla bir yol bulunabilinir. “Ben yaptım, oldu” zihniyetinden vazgeçilir, küresel güçlerin dayattıklarına boyun eğilmez ise bir umut taşıyabiliriz.
Elbet Bir Çözüm Var
6
0
08.06.2023
Seçimler yapıldı, yeni meclis aritmetiği ortaya çıktı, yeni bakanlar görevlerine atandı. Tabiri caizse yeniden iktidara gelenler tam bir enkaz devraldılar. Düzeltilecek konular, kördüğüm olmuş sorunlar, yeni ortaya çıkacak meseleler dağ olmuş, iktidarın kapısında çözümünü bekliyor.
Elimizi nereye atsak algılarla oluşturulan dünya dışında elimizde kalıyor. Troll merkezlerinde üretilen hamaset konularının hiçbir karşılığı olmadığı sokaklarda, çarşılarda, ev sohbetlerinde, aile gruplarında konuşulmuyor. Buralarda konuşulan konular hâlâ seçimin hemen ardından gelen zamlar, çiftçiyi tatmin etmeyen buğday/arpa taban fiyatları, ev sahiplerinin yapacağı ev kira güncellemesi (AKP döneminde “zam” demiyoruz, “güncelleme, eksi artış vb. ifadelerini kullanıyoruz), üniversiteyi kazanınca başka şehirlerde çocuklarını nasıl okutacakları, yazın yapılacak düğünde beyaz eşya ve evin temel mobilyalarının borcunun nasıl ödeneceği, yeni doğacak bebelerin bezlerine paranın nereden bulunacağı, hatta artık gündelik temel ihtiyaçlarda ne kadar kesintiye gidileceği konuşuluyor.
EYT ile emeklilik hakkını elde edenler, artık emeklilikten elde ettikleri tazminatlarla hiçbir şey alamıyorlar. Önceki dönemlerde, eski dönemlerde emekliler başlarını sokabilecekleri bir ev sahibi olup iyi kötü ayaklarını yerden kesecek bir araba alabiliyorlardı. 2000’ler öncesi ailede tek bir kişinin çalışması ile dört kişilik bir aile geçimini sağlayabiliyordu. Şimdilerde ailenin tüm üyeleri bir şekilde çalışıyor, ancak barınma ve yemek ihtiyacını karşılayabiliyor. Nerede o eski günler?!
Ekonomi, seçim........
© Milli Gazete
visit website