menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

‘Sazım düzen tutmaz, tel bozuk bozuk’

25 0
25.11.2025

Ordu eliyle yapılan fetih, istila ya da işgallerin, öncelikle halkın günlünde ya da en azından bilgisinde yer tutan dini yapıları yeni gücün dini ve siyasi anlayışına göre değiştirdiği malumdur.

Ancak görünür olanın değişimiyle yetinilmez, görünenin diğer duyulara olan etkisine göre işitmeler, tatlar, kokular… da değiştirilir. Asıl bu düzeylerdeki değişiklikler kültürle tanımlanır ve yaşama biçiminin değiştirilmesi manasıyla yeni kültür -ve çoğu zaman zorla- orduların mekanla birlikte temellük ettikleri halka yayılır.

İşeyişi itibariyle genel olan, tarihi bir olgu ve olay olarak hiç değişmeyen bu tutumu yadsımak beyhude bir iştir. Ancak bunların, mezkur temellükten değil, herhangi bir mülkte mukim olan güçlü bir aile, kavim, parti tarafından ya da halkın rızasıyla belli süreler içinde muktedir kılınanlarca da yapılması azami dikkate, incelemeye daima açıktır.

Bizim Batılı(laştırıl)ma hikayemiz, örneği başka milletlerde, devletlerde çok nadir görülen ikinci hususa dahildir. Osmanlı’nın yıkılış sürecinde saltanatın / devletin -öncelikle ordu müessesi üzerinden- ömrünü bir süre daha uzatma çabasıyla yaptığı Batılılaşma seçimi, yeni devlet tarafından kültürü de bizzat içine alan eski ya da yeni kurumların tamamının öz siyaseti haline getirilmiştir.

Önceki yazımızda bu durumu, Yahya Kemal’in Edebiyâta Dâir adlı kitabından (İstanbul Fetih Cemiyeti, 2022) naklettiğimiz şiir merkezli sanat idrakinin yani sanatsal bütünlüğün bozuluşuna dair tespitlerinden hareketle biz de bozulma olarak nitelemiştik.

Önce........

© Yeni Şafak