|
Mehmet Kabakçıİnsaniyet |
varlığından korkarken nasıl da cesurdum hükümlerine karşı kalbimin ücra bir köşesinde doludizgin atlar gibi ilerliyor karanlık diğer...
elimizdeki anahtarlar açmıyor kapıları ya kilitler bozuk ya yanlış anahtarlar ya da kapılar ne gölgesinden kaçabilir insan ne de...
şehirler de yaslıdır dağlar gibi ölüm ki önce hatıralardan başlar ne bir resmin var elimde ne de izin kalmış bu şehirde aklımda...
kalbimde bir saatli bomba kurmayı unuttuğum ne zaman patlayacağını ve kalbimdekilerden kimleri öldüreceğini bilmediğim çöle dönmüş bir...
bir ekim gecesi kaybettik gözlerimizi gömüldük koltuklarımıza sonra yitirdik ellerimizi yitirdik ayaklarımızı . bir kasım sabahı...
I bir çocuğu vurmuşlar kuşluk vakti ne kolay söylüyorlar katili belli faili meçhul kayıtlarda yarasını görmedim kuşlar inmiş başına...
gurbettesin dağ dağ olur ayrılık unutursun suyla konuşmayı isimler çürür içinde yitirirsin mezarlarını bile gurbettesin içine yağar...