Hüseyin Vodinalı yazdı…

Pandemi öncesi Netflix’ten almıştık haberi…

Netflix, 2020 Ocak ayında “Salgın: Yayılması Nasıl Önlenir” diye çarpıcı bir belgesel yayınlamıştı.

Henüz Çin’den hayal meyal covid haberleri gelirken bu belgesel yayındaydı ve coronavirüs ile ilgili çarpıcı detayları anlatıyordu.

Halkı uyarmaktan çok panik yaratacak unsurlar içeriyordu.

Dizi halindeki belgesel belli kep andemiden önce çekilmiş ve kamuoyunu panik ve dehşet anlatısına hazırlamakla görevlendirilmişti.

Ve elbette şimdi milyonlarca insanı öldüren mRNA aşılarına da hazırlıktı o belgesel…

Netflix sıradan bir yayın platformu değil.

Davos (WEF) Dünya Ekonomik Forumu’nun adeta propaganda aracı.

Küresel ısınmadan pandemiye, biyogenetik mühendislikten LGBT’ye kadar Klaus Schwab’ın Great Reset programı için alt yapı hazırlığıyla görevli.

Bu kez sırada siber savaş ve küresel kaos var.

Netflix’te yeni yayınlanan film çok dikkat çekici: “Dünyayı Ardında Bırak” (Leave the World Behind)

Filmin konusu kısaca şöyle: New York şehrinde yaşayan bir aile kısa bir tatil için banliyöde bir ev kiralarlar. Tatilleri esnasında önce bir siber saldırı sonucu internet kesilir, ardından elektromanyetik silahlar kullanılır ve yaşanan kaotik ortamın sonunda ABD’de bir iç savaş çıktığını görürüz.

Son dönemde moda “klasik bir distopik film” daha deyip geçebilirsiniz.

Usta oyuncularına rağmen sinemasal kalitesi de tartışılır.

Ama zarfa değil mazrufa bakacağız.

Filmi ilginç hale getiren şey yapımcılığını Barack ve Michel Obama çiftinin üstleniyor olması.

ABD’nin eski başkanı Obama, Amerikan kamuoyunda bunak Biden’ı perde arkasından yöneten kişi olarak lanse ediliyor.

Obama da (siyahi olduğuna filan bakmayın) küresel elitin, Davos grubunun bir parçası.

Daha da önemlisi cari siyaseti içeriden bilen birisi.

Filmin bir sahnesinde, kaos ortamında banliyödeki evde sıkışıp kalan, yüksek mevkilerde tanıdıkları olan siyahi bir borsacı ile beyaz bir akademisyen arasında şöyle bir diyalog var:

Akademisyen (Ethan Hawke) -“Yani dünyayı kontrol eden elitler mi yapıyor bütün bunları?”

Siyahi borsacı (Mahershala Ali): -“Daha da kötüsü kimsenin hiçbir şeyi kontrol edememesi yüzünden oluyor!”

Yani Obama bize diyor ki, “Bırakın dünyayı Davos elitleri, teknokratlar yönetsin, kaostan kurtarsın bizi!”

Obama’nın iç savaş manzarasıyla vermek istediği asıl mesaj ise, “2024’te Trump’ı seçerseniz başınıza bunlar gelir!”

Bu arada Obama’ların aşçısının geçtiğimiz aylarda, Obamaların malikanesinin yakınlarındaki bir gölde şüpheli bir şekilde boğularak öldüğünü hatırlatalım.

45 yaşındaki özel aşçı Tafari Campbell, ne rastlantıdır ki Obamalarla ilgili bir kitap yazıyordu!

Epstein’ın lolita adasının yolcularını içeren kara kaplı defteri gibi o kitap da hiçliğe yollandı.

Filmdeki ana tema, ABD’ye topyekün bir siber saldırı.

Bu temayı nereden hatırlıyoruz peki?

5 Ocak 2021’de “Şimdi de Küresel Siber Saldırı mı?” başlıklı yazımda şunları anlatmışım:

“Şimdi nasıl 2019 Ekim’inde yapılan Event 201 simülasyonu/tatbikatı ile Covid 19’a start verildiyse, yeni gündemimizi belirleyen de “Siber pandemi” olacak.

Evet yanlış duymadınız.

Adı bu.

2. sezonun adı: Siber Pandemi.

2019’da “Event 201” virüs tatbikatını yapan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) ya da kısa adıyla Davos, bunun da tatbikatını yaptı.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), yeni bir kriz konusunda “COVID19’dan daha önemli ekonomik ve sosyal sonuçlara” karşı uyarıda bulunuyor.

WEF’in “Siber Poligon” isimli tatbikatı, Büyük Sıfırlama’yı başlatmaya yardımcı olacak, enerji sistemleri başta olmak üzere kritik altyapıya yönelik yaklaşan büyük ölçekli bir siber saldırıyı konu alıyor.

8 Temmuz 2020’de başlayan tatbikatın bir ilginç yönü de, sadece Batılı şirketler ve hatta Interpol ve Swift Şirketi değil, Rusya ve Çin dahil dünyanın en büyük şirketlerinden de katılımların olmasıydı.

Elektrik santrallerine ve finansal kurumlara siber saldırılar gibi çeşitli senaryoların ve “sahte haberler” ile mücadelenin ele alındığı tatbikatın sonuçları ise Kasım ayında açıklandı.

Dünya Ekonomik Forumu (WEF), yeni bir kriz konusunda “COVID19’dan daha önemli ekonomik ve sosyal sonuçlara” karşı uyarıda bulundu.

Dünya Ekonomik Forumu Direktörü Jeremy Jurgens, bunu tatbikatın açılışında kullandığı şu cümleyle anlatıyordu:

“Başka bir kriz çıkacağına inanıyorum. Daha önemli olacak. COVID ile gördüğümüzden daha hızlı olacak. Etki daha büyük olacak ve sonuç olarak ekonomik ve sosyal sonuçlar daha da önemli olacaktır.”

Davos’un kurucusu ve Great Reset’in isim babası Klaus Schwab ise el yükseltti:

“Kapsamlı bir siber saldırının korkutucu senaryosunun güç kaynağı, ulaşım, hastane hizmetleri ve bir bütün olarak toplumumuzun tamamen durmasına neden olabileceğini hepimiz biliyoruz, ancak yine de yeterince dikkat etmiyoruz. COVID-19 krizi, bu açıdan, büyük bir siber saldırıya kıyasla küçük bir rahatsızlık olarak görülebilir. COVID-19 krizini, siber güvenlik topluluğunun çıkarabileceği ve potansiyel bir siber pandemiye karşı hazırlıksızlığımızı geliştirebileceği dersler üzerinde düşünmek için zamanında bir fırsat olarak kullanmak zorundayız.”

Küreselciler, uzun bir süredir şunu tekrarlıyor: Küresel sorunlara, ulusal çözümler bulamayız.

Bu şu demek: “BM ve IMF gibi kurumların son kullanma süresi geçti, dolar da miyadını doldurdu. Şimdi yeni bir sistem bulalım ama bu sistem bize bağımlı olsun, hatta ABD’deki siyasi krizi göz önüne alacak olursak, bir teknokrat dünya hükümeti kuralım.”

Yine uzun bir süredir, şu senaryo da hep Batı medyasında ısıtılıp gündeme getiriliyor.

Bir ülkenin enerji sistemine siber saldırı olasılığı.

Yani o ülkenin tamamen internetsiz ve elektriksiz bırakılarak kör ve felç edilmesi.

Davos ahalisi veya ulusötesi elitler korkuyu bir araç olarak kullanmakta mahir.

Bunu covid pandemisinde yaptılar.

Bunu yaparken de önceden fragman yayınlamayı ihmal etmiyorlar.

Korku faktörü her zaman işe yarar.

İnsanlar korkunç bir görünmez düşmandan korunmak için her türlü güç odağına sığınma ihtiyacı duyar.

Ana Akım Medya ve Netflix de bu noktada çok önemli bir işlev görüyor.

Korku salmak ve “Stalin’in tavuğu” misali dehşet içindeki zavallı insanları dizinin dibine toplamak açısından.

Ancak bunlara kanmamak lazım.

Nasıl pandemi hikayesi önünde sonunda tırt çıktıysa, bu siber saldırı tevatürü de cürmü kadar yer yakacaktır.

Neyse ki tüm dünyayı bu Davos eliti yönetmiyor.

ABD-Çin rekabetinde ulus devletler giderek ön plana çıkıyor ve açıkça bir cephe oluşturuyor.

Filmin içinde de bu var.

Ethan Hawke bir drondan atılan kağıtlarda Arapça “ABD’ye Ölüm” yazılarını buluyor.

Felakete önceden hazırlanan komşu, Trumpçı Kevin Bacon da, başka yerlerde atılan Çince veya Korece benzer kağıtlardan söz ediyor ve “Tüm dünyayı karşımıza aldık” diyor.

Kanımca filmin tek doğru noktası bu diyalog!

QOSHE - ‘Dünyayı Ardında Bırak’ ne anlatıyor? - Hüseyin Vodinalı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

‘Dünyayı Ardında Bırak’ ne anlatıyor?

26 0
15.12.2023

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Pandemi öncesi Netflix’ten almıştık haberi…

Netflix, 2020 Ocak ayında “Salgın: Yayılması Nasıl Önlenir” diye çarpıcı bir belgesel yayınlamıştı.

Henüz Çin’den hayal meyal covid haberleri gelirken bu belgesel yayındaydı ve coronavirüs ile ilgili çarpıcı detayları anlatıyordu.

Halkı uyarmaktan çok panik yaratacak unsurlar içeriyordu.

Dizi halindeki belgesel belli kep andemiden önce çekilmiş ve kamuoyunu panik ve dehşet anlatısına hazırlamakla görevlendirilmişti.

Ve elbette şimdi milyonlarca insanı öldüren mRNA aşılarına da hazırlıktı o belgesel…

Netflix sıradan bir yayın platformu değil.

Davos (WEF) Dünya Ekonomik Forumu’nun adeta propaganda aracı.

Küresel ısınmadan pandemiye, biyogenetik mühendislikten LGBT’ye kadar Klaus Schwab’ın Great Reset programı için alt yapı hazırlığıyla görevli.

Bu kez sırada siber savaş ve küresel kaos var.

Netflix’te yeni yayınlanan film çok dikkat çekici: “Dünyayı Ardında Bırak” (Leave the World Behind)

Filmin konusu kısaca şöyle: New York şehrinde yaşayan bir aile kısa bir tatil için banliyöde bir ev kiralarlar. Tatilleri esnasında önce bir siber saldırı sonucu internet kesilir, ardından elektromanyetik silahlar kullanılır ve yaşanan kaotik ortamın sonunda ABD’de bir iç savaş çıktığını görürüz.

Son dönemde moda “klasik bir distopik film” daha deyip geçebilirsiniz.

Usta oyuncularına rağmen sinemasal kalitesi de tartışılır.

Ama zarfa değil mazrufa bakacağız.

Filmi ilginç hale getiren şey yapımcılığını Barack ve Michel Obama çiftinin üstleniyor olması.

ABD’nin eski başkanı Obama, Amerikan kamuoyunda bunak Biden’ı perde arkasından yöneten kişi olarak lanse ediliyor.

Obama da (siyahi olduğuna filan bakmayın) küresel elitin, Davos grubunun bir parçası.

Daha da önemlisi cari siyaseti içeriden bilen birisi.

Filmin bir sahnesinde, kaos ortamında banliyödeki evde sıkışıp kalan, yüksek mevkilerde tanıdıkları olan siyahi bir borsacı ile beyaz bir akademisyen arasında şöyle bir diyalog var:

Akademisyen (Ethan Hawke) -“Yani dünyayı kontrol eden elitler mi yapıyor bütün bunları?”

Siyahi borsacı (Mahershala Ali): -“Daha da kötüsü kimsenin hiçbir şeyi kontrol edememesi yüzünden oluyor!”

Yani Obama bize diyor ki, “Bırakın dünyayı Davos elitleri, teknokratlar yönetsin, kaostan........

© Veryansın TV


Get it on Google Play