Sofrada şeytanın silahı
Diğer
21 Eylül 2025
Bu hafta konumuz “çatal…”
“Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı” misali bir şey oldu ama…
Memleket, dünya karmakarışık. İç sıkıcı haberler insanda yaşam sevinci bırakmıyor.
Onun için ben de “çatala sarıldım…”
Yani konuyu ters köşeye yatırmaya niyetlendim.
Başlayalım:
Sofranın bir kuralı vardır, "sağ elde bıçak, sol elde çatal" olacak! Bu kuralı tanımadığını söyleyenlerin gerekçesi ise sol elin çatalı tutmaya elverişli olmadığı yolundadır.
Aslında sol elimizle aramız pek iyi değildir.
Solaklar dışında, sol el üvey evlat gibidir. Sağ elin karşısında eziktir, boynu büküktür. Beceriksizle itham edilir, aşağılanır. Bazı inanışlarda yemek sağ elle yenir, k*ç sol elle temizlenir. Yani sağ iyi işlere layıktır, sol ise bir kölenin kaderini paylaşır.
Ama modern çağla birlikte sofralarda yer alan çatal, nedense bu "yeteneksiz" ele teslim edilmiştir. Bıçağın kestiği parça, onun yardımıyla çatala konur ve ağza götürülür. Bunu becerebilmek herkesin harcı değildir. Tabaktan alıp ağza kadar olan uzun yolu, çatalın üstündekileri dökmeden götürmek beceri ister, alışkanlık gerektirir. Hele eliniz biraz titriyorsa, tabakla ağız arasındaki mesafe uzadıkça uzar, lokmayı çatalın üstünde tutmak, sekiz kuvvetindeki bir depremde ayakta kalmak kadar zorlaşır.
Konuya tekrar döneceğiz. Önce yemek yemenin geçmişinde biraz dolaşalım.
Bıçak, yemek yemenin ilk aracıdır. Kesmeyi, parçalamayı binlerce yıllardan beri bıçak üstlenmiştir. İnsanoğlu sulu yemekleri keşfedince, devreye kaşık da girer. Kaşık niyetine ilk kullanılanlar ise midye ve salyangoz kabuklarıdır.
Binlerce yıl sofralarda çatal görülmez. Ta ki MS 100 yılına kadar... İlk görüldüğü yer ise Orta Doğu'dur. İşin garip yanı, o zamanlar yemeği çatalla yiyen Orta Doğu halkı, şimdi yemek yemek........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
John Nosta
Daniel Orenstein