menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Alınıp satılan bir “vakıf” nasıl olabiliyor?

150 27
07.10.2025

Diğer

07 Ekim 2025

Bilgi Üniversitesi

Hazreti Ömer, İslam’ın örnek kurumlarından biri olan ilk vakfı kurarken, günün birinde bu kurumların Türkiye adı verilen ülkede olmadık işlere alet edileceğini hayal edemezdi elbette.

Rabbime şükürler olsun ki bunu da başardık.

Bizim memlekette isimleri “özel üniversite” olmayan özel üniversiteler var, biliyorsunuz.

Bu üniversiteler kanuna göre bir vakıf tarafından kurulabiliyor.

Bu işte ciddi bir kazanç da var, yeter ki belli bir öğrenci sayısına ulaşılabilsin.

Bu yıl üniversite kurmak isteyen vakıfların başvurularının değerlendirmeye alınabilmesi için en az 2 milyar 275 milyon 993 bin 187 lira 50 kuruş tutarında net mal varlığına sahip olması gerekiyor.

Devletin tahsis ettiği araziler, irtifak ve intifa hakları gibi varlıklar hesaba katılmıyor.

Bu rakam her yıl değişiyor, malum Türkiye’yi yöneten kişi kendisini iktisatçı zannettiği için yüksek enflasyonla para her sene pul oluyor.

Vakıflar aslına bakarsanız Hazreti Ömer bu işi akıl ettiğinden beri hayır kurumlarıdır.

Belli bir hayır işinin gelecekte de yapılabilmesi için kişilerin servetlerinin belli bir bölümünü belli koşullara uyarak, resmi yolla bağışlamaları anlamına geliyor.

Hazreti Ömer bu işi başlatırken kendisine ait bir hurma bahçesini bağışlamıştı.

Diyeceğim o ki vakıflar, İslam medeniyetinin insanlığa armağan ettiği önemli kurumlar.

Suç gelirlerini akladıkları iddiasıyla soruşturulan Can Holding’in satın aldığı kurumlar arasında Bilgi Üniversitesi de var.

Bilgi Üniversitesi piyasada serbestçe satın alınabilecek bir mal değil.

Çünkü bir vakfa ait.

Özel üniversite deyip geçiyoruz ama aslında bir vakıf üniversitesi.

Her ne kadar vakıflar hayır amaçları için kuruluyorsa da üniversite için vakıf kurmak öyle değil. Bu ticari iş olarak görülüyor.

Bütün vakıf üniversiteleri böyledir, diye iddia etmiyorum ama şunu rahatça söyleyebilirim ki ezici çoğunluğunun amacı kâr etmektir.

Kâr etmeye başlayana kadar geçecek sürede yapılan harcamalar da şirketlerinizin “hayır işleri için” bu vakfa aktarılan kaynaklardan karşılanır ki onların da önemli bölümü gider yazılır, vergi vereceğinize kendi vakfınızı geliştirmiş olursunuz.

Bu son örnekte de gördüğümüz gibi bunların adı “vakıf üniversitesi” de olsa vakıflarla filan bir alakaları........

© T24