Diğer

09 Kasım 2023

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi kapandı.

Dört kelimelik bu kısa cümlenin herkes için farklı anlamları var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için…

CHP seçmenleri için…

CHP milletvekilleri ve belediye başkanları için…

CHP yöneticileri ve bu arada Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu için…

Kılıçdaroğlu’nun danışmanları ve yardımcıları için…

Ailesi, akrabaları ve yakın arkadaşları için…

Kemal Bey’in kendisi için…

* * *

Benim en çok merak ettiğim elbette sonuncusu. Kemal Bey’in iç dünyasını merak ediyorum.

Moralinin bozuk olduğuna, çok üzüldüğüne eminim. Elbette kendisi hiç öyle şeyler söylemez. Kemal Bey’in başta gelen özelliklerinden birinin soğukkanlılık ve sabır olduğunu biliyoruz.

Gerçi tam da bu özelliklerini sergilemeyi başaramadığından dolayı, sanırım kazanacağından çok emin olduğu seçimlerin ilk turundan sonra çok fazla hata yapmaya başladı.

Gerçeklikle arasındaki bağların zayıfladığı anları birlikte gördük.

Mesela, masaya vurup “Burdayım be burdayım, bur-da-yım!” diyerek masaya üç kez vurduğu kısa videoyu izlediğimde sadece şaşkınlık değil acı hissetmiştim. Kemal Bey’e hiç yakışmayan, üstelik oldukça yersiz olan bu tavır ve replik, herhalde onun “cingöz” danışmanlarından birinin “parlak” fikriydi.

Danışmanını kıramadı Kemal Bey… Danışmanına liderlik yapamadı…

Danışmanları açısından pek şanslı değildi. Daha doğrusu danışmanlarını seçmekte pek usta değildi.

Danışmanları, yardımcıları, yakın siyasi çevresi çoğu kez onun yolunu açmadı, tersine tıkadı.

Lider olarak tarihe karışmadan önce Kurultay’da yapabileceği son şık jesti, yani ikinci tura katılmamayı becerememesinde de (videodan izlediğimiz kadarıyla) yakınında bulunan bir takım “garip” insanların arsız baskısının büyük etkisi olmuş.

Danışmanlarını ve çevresinde toplananları kıramamış Kemal Bey… Onlara liderlik yapamamış…

* * *

Kurultay geride kaldı. Kemal Kılıçdaroğlu dönemi kapandı.

Şimdi Kemal Bey’in yaşamında farklı bir dönem başlıyor.

Daha düne kadar ona bağlılığını göstermeye çalışan, iltifatlar yağdıran, akıllar veren bir sürü insan onu terk etmeye başlayacak.

Bunların arasında bazıları sadece “çalışma arkadaşı” değil, Kemal Bey’e büyük sevgi ve saygı duyduğuna onu söz ve tavırlarıyla ikna etmiş kişiler olacak.

Kemal Bey kimseye yüksek sesle bir şey söylemese bile, birçok kişiden eski ilginin en azından bir parçasını bekleyecek.

Bir kısmından giderek azalan bir ilgi görecek belki. Bazıları ise “batan gemi”yi kısa sürede tek etme tavrına yönelecek. Hatta başka arayışlara girerken o mide bulandırıcı “yanlış ata oynama” anlatımını telaffuz etmeye utanmayacak.

Giderek Kemal Bey, ailesi ve yakın dostları ile baş başa kalacak.

Hatta an gelecek, tek başına yaşayacak yalnızlığını.

Defalarca geçmişi hatırlayacak. Bazılarını asla kabul etmeyeceği hatalarını tekrar tekrar yorumlamaya çalışacak. Zaman zaman kederlenecek.

Ama ekranların karşısına çıktığında hep o bildiğimiz, soğukkanlı, sabırlı ve güler yüzlü Kemal Bey olacak.

Sadece yanında kendisine “Masaya vurun Sayın Başkanım, bur-da-yım, diye haykırın!” diyen “cingöz danışmanlar” ve “İzin vermiyorum çekilmenize!” diye bağıran “garip yakın çevre unsurları” olmayacak.

Onlar yollarını bulmak için çoktan başka hamleler yapmış olacaklar…

* * *

Yazı burada bitti.

Aslında içimden gelen çok şey var…

Hem Kemal Bey’le ilgili, hem de danışman takımı ve çevresinde çıkar peşinde koşan niteliksiz insanlar üzerine daha çok şey yazabilirim…

Ama onun yerine, Türkiye’nin fiilen bütün kurumlarını ve tüm dokularını sarmış olan “yağcılık sanatı” üzerine uzun yıllar önce bu başlıkla yazdığım bir yazıyı tekrar dikkatinize sunmaya karar verdim.

* * *

Ceket düğmelerinin ne işe yaradığını biliyor musunuz? Elbette, ceketi iliklemeye yarar. Başka?

Önemli bir işlevi daha vardır düğmelerin. Saygı gösterisi yapmaya yarar. Dahası, yağcılık için birebirdir.

Patronunuzun veya şefinizin gözüne girmeniz için ideal bir araçtır ceketinizin düğmeleri.

Düğmeleriniz ilikliyse bile şefiniz gelirken bozuntuya vermeden bir kez daha ilikliyormuş gibi yapın. Ve ellerinizi düğmelerin üzerinde birleştirin.

Ellerinizin yerçekimi doğrultusunda pervasızca aşağıya sarkması veya şefinizin göremeyeceği biçimde durması iyiye işaret değildir. Hele cebinize sokmanız, düello davetiyle eşdeğerdir.

Onları yumuşak bir biçimde karnınızın üzerinde birleştirmekle, şefinize “Bakın işte ellerim, benden size zarar gelmez beyim” mesajını başarıyla vermiş olursunuz.

Başınızı da bu harekete uygun olarak yana veya öne eğmenizde yarar vardır. Ayrıca şefinizden daha uzun boyluysanız, bir de hafif kambur yapıp kısalmaya çalışmanız gerekir.

Tabii en önemlisi gözleriniz. Daha doğrusu bakışınız. Şefiniz konuşurken bakışınızı olabildiğince yumuşatın. Teke tek konuşuyorsanız, gözlerinizi sürekli ona dikip de meydan okuyormuş havası vermemek için sık sık yere bakın.

Topluluk içindeyken, onun sözlerini, başınızı – onun bakışı tam sizin üzerinizden geçerken – hafifçe öne sallayarak destekleyin.

Hatta şefiniz “babacan öğretmen” tiplerdense ve cümlesinin sonunda özel olarak yavaşlayıp son kelimeyi bulmakta güçlük çeker gibi yapıyorsa, hemen gerekli sözü seçip yumuşak, ama onaylayan bir tonda kendisine önerin.

İlişkinizde en can alıcı noktalardan biri de, şefinizin şaka yaptığı (ya da o kanıda olduğu) anları iyi değerlendirme ustalığıdır. Hem onu desteklemek, hem de çoğu kez karşısında iki büklüm duran biri olarak bu rahatlama fırsatından yararlanmak için doyasıya gülün böyle anlarda. Ama ağzınızı çabuk toparlamasını da bilin. Şefler yılışıklıktan hoşlanmazlar çünkü.

Klasik yağcılık yapmaktan kaçının. Öyle “haklısınız efendim” düzeyinde yağcılık yapanlar bir yere gelemezler. Değişik yöntemler bulun.

Örneğin, şefin görüşlerini başka kelime ve benzetmelerle ifade ederek onunla aynı cephede savaştığınızı gösterin.

Eğer uygun bir an yakalayabilirseniz, şefin savunduğu fikirler yolunda her şeye hazır olduğunuzu, hatta gerekirse bu uğurda ikincil konularda şefle tartışmaktan bile kaçınmayacağınızı dikkatli bir dille vurgulayın.

Bu yöntem biraz risklidir gerçi. Ama başarılı oldu mu, getirisi fazladır. Örneğin, içki masalarının mayışmış bakışları arasında şahlanarak böyle bir numara deneyebilirsiniz.

Şefi savunmak ansal bir tavır değil, hayat tarzı olmalıdır. Bu ilkeden yola çıkarak, şefin olmadığı yerlerde de onu övmeye devam edin.

Yerin kulağı vardır…

Hakan Aksay, 1981'de 20 yaşında bir TKP üyesi olarak Sovyetler Birliği'ne gitti. Leningrad Devlet Üniversitesi Gazetecilik Fakültesi'ni bitirdi. Brejnev, Andropov, Çernenko ve Gorbaçov iktidarları döneminde 6 yıllık kıymetli bir SSCB deneyimi kazandı.

Doğu Almanya'da 1,5 yılı aşkın gazetecilik yaptıktan sonra TKP'den ayrılarak Türkiye'ye döndü. Bir yıl kadar sonra bağımsız bir gazeteci olarak Moskova'ya gitti ve 20 yıl boyunca (Yeltsin ve Putin dönemlerinde) çeşitli gazete ve TV'lerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yaptı.

Bu dönemde Türk-Rus ilişkileriyle ilgili çok sayıda proje gerçekleştirdi. Moskova'da '3 Haziran Nâzım Hikmet'i Anma' etkinliklerini başlattı ve 10 yıl boyunca organize etti. Dergi ve internet yayınları yaptı. Rus-Türk Araştırmaları Merkezi'nin kurucu başkanı oldu.

2009'da döndüğü Türkiye'de 11 yılı T24'te olmak üzere çeşitli medya kurumlarında çalıştı; Tele1 ve Artı TV kanallarında programlar hazırlayıp sundu; Gazete Duvar'ın Genel Yayın Yönetmenliğini yaptı. Gazeteciliğin yanı sıra İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Rusya-Ukrayna danışmanı olarak çalışıyor. Türkiye'nin önde gelen Rusya ve eski Sovyet coğrafyası uzmanlarından olan ve "Puşkin madalyası" bulunan Hakan Aksay'ın Türkçe ve Rusça dört kitabı yayımlandı.

CHP uluslararası siyaset alanında ülke içine de dünyaya da katkı sunacak halde değil. Ne Rusya-Ukrayna Savaşı'nda bir duruşu var, ne de Karabağ veya Ortadoğu krizleri konusunda…

İsrail'den Dağıstan'a giden bir uçağın yolcuları arasında "Yahudi avı" başlatıldı. Tekbir getiren binlerce kişi havaalanını dağıttı, insanları yaraladı

Arkadaşım Rusya'yı sevip sevmediğimi merak ediyor. Peki ya Türkiye'yi seviyor muyum? İki ülkeyle ilgili olumlu duygularım illaki liderleri de kapsamalı mı?

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Kemal Bey’i ilk terk edecekler ve yağcılık sanatı üzerine - Hakan Aksay
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kemal Bey’i ilk terk edecekler ve yağcılık sanatı üzerine

40 1
09.11.2023

Diğer

09 Kasım 2023

Kemal Kılıçdaroğlu dönemi kapandı.

Dört kelimelik bu kısa cümlenin herkes için farklı anlamları var.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için…

CHP seçmenleri için…

CHP milletvekilleri ve belediye başkanları için…

CHP yöneticileri ve bu arada Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu için…

Kılıçdaroğlu’nun danışmanları ve yardımcıları için…

Ailesi, akrabaları ve yakın arkadaşları için…

Kemal Bey’in kendisi için…

* * *

Benim en çok merak ettiğim elbette sonuncusu. Kemal Bey’in iç dünyasını merak ediyorum.

Moralinin bozuk olduğuna, çok üzüldüğüne eminim. Elbette kendisi hiç öyle şeyler söylemez. Kemal Bey’in başta gelen özelliklerinden birinin soğukkanlılık ve sabır olduğunu biliyoruz.

Gerçi tam da bu özelliklerini sergilemeyi başaramadığından dolayı, sanırım kazanacağından çok emin olduğu seçimlerin ilk turundan sonra çok fazla hata yapmaya başladı.

Gerçeklikle arasındaki bağların zayıfladığı anları birlikte gördük.

Mesela, masaya vurup “Burdayım be burdayım, bur-da-yım!” diyerek masaya üç kez vurduğu kısa videoyu izlediğimde sadece şaşkınlık değil acı hissetmiştim. Kemal Bey’e hiç yakışmayan, üstelik oldukça yersiz olan bu tavır ve replik, herhalde onun “cingöz” danışmanlarından birinin “parlak” fikriydi.

Danışmanını kıramadı Kemal Bey… Danışmanına liderlik yapamadı…

Danışmanları açısından pek şanslı değildi. Daha doğrusu danışmanlarını seçmekte pek usta değildi.

Danışmanları, yardımcıları, yakın siyasi çevresi çoğu kez onun yolunu açmadı, tersine tıkadı.

Lider olarak tarihe karışmadan önce Kurultay’da yapabileceği son şık jesti, yani ikinci tura katılmamayı becerememesinde de (videodan izlediğimiz kadarıyla) yakınında bulunan bir takım “garip” insanların arsız baskısının büyük etkisi olmuş.

Danışmanlarını ve çevresinde toplananları kıramamış Kemal Bey… Onlara liderlik yapamamış…

* * *

Kurultay geride kaldı. Kemal Kılıçdaroğlu dönemi kapandı.

Şimdi Kemal Bey’in yaşamında farklı bir dönem başlıyor.

Daha düne kadar ona bağlılığını göstermeye çalışan, iltifatlar yağdıran, akıllar veren bir sürü insan onu terk etmeye başlayacak.

Bunların arasında bazıları sadece “çalışma arkadaşı” değil, Kemal Bey’e büyük sevgi ve saygı duyduğuna onu söz ve tavırlarıyla ikna etmiş kişiler olacak.

Kemal Bey kimseye yüksek sesle bir şey söylemese bile, birçok kişiden eski ilginin en azından bir parçasını bekleyecek.

Bir kısmından giderek azalan bir ilgi görecek belki. Bazıları ise “batan gemi”yi kısa sürede tek etme tavrına yönelecek. Hatta başka arayışlara girerken o mide bulandırıcı “yanlış ata oynama” anlatımını telaffuz etmeye utanmayacak.

Giderek Kemal Bey, ailesi........

© T24


Get it on Google Play