menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Cem Akaş: Bir toplum 100 yıl sonra hâlâ aynı meseleleri tartışıyorsa, kurucu metinleri yeniden okumalı

26 5
29.10.2025

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

29 Ekim 2025

Cumhuriyet’in 102. yılında, kuruluş yıllarına dair metinlere yeniden dönmek her zamankinden anlamlı. Atatürk’ün konuşmalarını okuduğumda, Nutuk’un ötesinde; küçük topluluklarla sohbet ederek soruları yanıtlayan, toplumu ikna etmeye çalışan ve geleceği adım adım anlatan bir liderle karşılaşıyorum. Asker kimliğinin ötesinde, sözüyle yöneten ve düşünceyi merkeze alan bir kurucu portresi çıkıyor karşımıza.

Bu nedenle Can Yayınları’nın hazırladığı Atatürk Kitapları dizisi bugün ayrı bir önem taşıyor. Dizinin editörü ve Can Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Cem Akaş, binlerce sayfalık konuşmayı tematik olarak derleyerek Atatürk’ü bugünün okuruna yeniden açıyor. Nutuk, Türkiye’nin İlk Yılları, Türkiye’nin Geleceği, Mütarekeden Zafere ve Yorulsanız Bile, genç Cumhuriyet’in yön arayışını, kararların nasıl alındığını ve yeni rejimin halka nasıl anlatıldığını gösteriyor. Bu seri, bugünü anlamak açısından çok değerli. Atatürk'ü anlarsak, bugün neyle mücadele ettiğimizi de anlarız.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu, mutlu olsun...

- Öncelikle Atatürk Kitaplığı serisi için tebrikler. Tekrar tekrar okudum seriyi. İlk olarak sormak istiyorum seriyi hazırlarken hedefiniz neydi? Cumhuriyet’in yüz yılı sonrasında bu konuşmaları yeniden gündeme taşımak, nasıl bir boşluğu doldurdu?

Türkiye Cumhuriyeti’nin yapısı, ideolojisi, kendisini tanımlama biçimi, sorunları ve sorunlara yönelik çözüm yaklaşımları gibi temel konular, kuruluştan bu yana tartışılıyor. Kimi zaman bu tartışmalarda, geçmişte ulaşılmış sonuçlar unutulabiliyor, yanlış hatırlanabiliyor, dolayısıyla döngüsel bir durum ortaya çıkıyor – hep aynı şeyleri konuşuyoruz duygusuna kapılıyoruz. Atatürk’ün fikirleri ve eylemleri de böyle – bir kısmı unutuluyor, bir kısmı yanlış hatırlanıyor. Oysa elimizde önemli bir toplam var – Atatürk’ün 30 yılı aşkın bir süre içinde çeşitli vesilelerle, çeşitli yerlerde, çeşitli dinleyici kitlelerine yaptığı konuşmalar. Binlerce sayfalık bir toplam bu, kimsenin okumadığı bir yığın olarak duruyor. Bu toplama bir yayıncı gözüyle yaklaşmak, tasnif etmek, iç tutarlılığı olan ciltler halinde yayına hazırlamak ve okura sunmak, sözünü ettiğim tartışmalara katkı sağlamak açısından bana önemli göründü.

- Seri, bugünkü şartlarımızı düşündüğümüzde Türkiye’nin tarihini yeniden düşünmemize yardımcı olabilir mi? Nasıl?

Yalnız tarihi değil, bugünü düşünmeye de katkısı olacağını düşünüyorum açıkçası. Türkiye bazı çok temel meseleleri çözmeden, çözemeden varlığını sürdürüyor – daha iyi bir ülke olma (muasır medeniyet) hedefinin konumu, dinin konumu/laiklik, etnik kimliklerin konumu. Bunları çözmek kolay değil ama yüz yıldır da çözülememiş, halbuki ciddi bir çözme iradesi de vardı. Hep aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar almayı bekleyen bir toplumuz. Serideki Türkiye’nin İlk Yılları, Türkiye’nin Geleceği ve Yorulsanız Bile adlı kitaplarda Atatürk’ün bu sorunlara nasıl yaklaştığını, nasıl formüle ettiğini, nasıl çözmeyi öngördüğünü kendi ağzından okuyoruz. Bunların düşünsel ve tarihsel arka planını görüyoruz. Atatürk’ün düşüncesinin bazı konuşlarda zaman içinde nasıl evrildiğini de görmek mümkün. Bütün bunlar, hem tarihsel hem de güncel söylemi biçimlendirebilecek veriler.

- Atatürk’ün 1919-1922 arasında Kurtuluş Savaşı sürerken (Mütarekeden Zafere) ve meclis hükümetinin işlerlik kazanmasıyla cumhuriyet rejiminin rayına girmesi arasındaki dönemde yaptığı konuşmalar (Yorulsanız Bile), Atatürk’ün düşünce biçimini ve liderliğini anlamak açısından nasıl bir fark yaratıyor?

Mütarekeden Zafere aslında Nutuk’la aynı konuyu ele alıyor ama önemli bir farkla: Nutuk 1927’de, savaştan yıllar sonra yapılan bir değerlendirme, aslında rejimi destekleyenlerle kösteklemeye çalışanlara dair bir polemik. Mütarekeden Zafere’yse bir canlı yayın – savaş sürerken, cepheler açılır, muharebeler yapılırken, Türk ordusu bazen geri çekilmek zorunda kalırken, bazı şehir ve kasabalar düşman eline geçerken Atatürk’ün Meclis’te yaptığı açıklamaları, sert sorulara verdiği yanıtları kapsıyor. Nasıl biteceği bilinmeyen son derece kritik bir sürecin yönetimini, halkın vekillerinin endişelerini, bunların nasıl giderildiğini ya da giderilmediğini izliyoruz. Nutuk’un derli toplu, kurgulanmış anlatısının yanında çok daha kaotik, ucu açık ve açıkçası daha zevkle ve heyecanla okunan bir anlatı ortaya çıkıyor.

- Serinin ilk kitabı Nutuk değil mi?

Evet. Bu serinin ilk kitabı olarak yayımladığımız Nutuk, piyasadaki onlarca versiyondan farklı olarak, Atatürk’ün 1934’te bizzat denetleyip onay verdiği ilk Latin alfabeli baskının tıpkıbasımı, yani orijinal Nutuk.

- Yorulsanız Bile'de Atatürk’ün bakışını, vizyonunu ve gençlere güvenini çok net okuyoruz. Bize anlatır mısınız?

Yorulsanız Bile’deki konuşmaların büyük kısmı Atatürk’ün yurt gezileri sırasında yapılmış, bazılarıysa yerli ve yabancı basına verilen söyleşiler. Bu gezilerdeki konuşmalar büyük mitingler şeklinde değil, küçük........

© T24