KÂLPLERİ AYDINLATAN MÎRÂS: HAZRET-İ MUHAMMED (ASM), KUR’ÂN-I KERÎM VE BEDİÜZZAMÂN'DAN GELEN IŞIK

Gecenin sessizliği içinde, yıldızların altında, bir hikâye fısıldanır; zamânsız, mekânsız, sonsuz bir sevginin, bilginin ve rehberliğin hikâyesi. Bu hikâye, yüreklerimize dokunur, rûhlarımızı sarar ve zihinlerimizi aydınlatır. Öyle bir hikâye ki, zamânın ötesinden, kâinatın derînliklerinden gelir ve insânlık târihine ışık tutar. Bu ışığın kaynakları arasında, Kur’ân-ı Kerîm’in ebedî mesâjlarıyla Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın (asm) muhteşem rehberliğinde Bedîüzzamân Said Nûrsî Hazretlerinin bilgeliği parlar.

Yüzyılların ötesinden gelen bu muazzâm ışık, Bedîüzzamân Said Nûrsî Hazretleri aracılığıyla, zorluklarla dolu bir hayâtta dâhi, Allâh'ın sonsuz sevgisi ve kudretiyle nasıl aydınlığa kavuşulacağını gösterir. Yalnızlık, hastalık ve çileli zorlukların içinde bir umut çiçeği gibi açan Bedîüzzamân, karanlık gecelerimize yıldız olur, fırtınalı denizlerimizde rehber. Onun kâlbinden süzülen Nûr, kuantum mekâniğinin ve bilincinin ötesindeki evrensel gerçekleri, rûhumuzun derînliklerine ulaştırır. Bu derîn minnettârlık, yüreğimizde bir özlem, gözlerimizde bir parıltı olarak kalır; zîrâ o, bize, ilâhî âşkın, sabrın ve bilginin ne olduğunu gösteren bir yol gösterici olmuştur.

Ve bu yolda, yıldızlar kadar eski, umut kadar genç, dâimî bir üstâd daha var: Hazret-i Muhammed (asm). O, çölün ortasında, okuma yazma bilmeyen bir yetim iken, insânlığa en büyük hediyeyi sunmuş; kâinâtın en derîn sırlarını, en yüce ahlâkî değerleri içeren Kur’ân-ı Kerîm'i getirmiştir. Bu, insân aklının sınırlarını zorlayan, akılla berâber kâlp ve rûh ile algılanan bir mucizedir. Onun (asm) getirdiği bu ilâhî mesâj, zamânın ve mekânın ötesine geçen bir yol göstericidir; kuantum mekâniği gibi modern bilimlerin bile ancak kenarından dokunabildiği gerçekliklere ışık tutar. Gözyaşlarımız, Ona (asm) olan derîn sevgimizi, saygımızı ve minnettârlığımızı anlatır; çünkü O (asm), kâinâtın ötesinde bir öğretmen, bir rehber, bir peygamberdir.

Ve bu ilâhî yolculuğun, bu eşsiz rehberliğin kaynağı, Kur’ân-ı Kerîm'dir. Kâinâtın yaratılışından insânın iç dünyâsına, toplumsal adâletten evrensel ahlâka kadar her konuda bize yol gösteren bu ilâhî kelâm, hayâtımızın her ânında, her kararımızda, her düşüncemizde bizi yücelten, bizi insân yapan, rûhumuzu derîn bir sevgiyle sarıp sarmalayan bir nîmettir. Gözyaşlarımız, bu ilâhî mesâja, bu eşsiz rehberliğe olan sonsuz şükrânlarımızı sunar; çünkü Kur’ân-ı Kerîm, Allâh'ın insânlığa sunduğu en büyük lütûftur.

Bu üç muhteşem kaynak; Hazret-i Muhammed Mustafâ Efendimizin (asm) muazzâm rehberliği, Kur’ân-ı Kerîm’in ebedî mesâjı ve bu iki kaynağı günümüz anlayışına göre sunup, bizleri ve hayât yolumuzu aydınlatan Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin bilgeliği kâlbimizde bir ateş, rûhumuzda bir ışık, zihnimizde bir rehber olarak sonsuza dek yanar.

Onların bıraktığı mîrâs, karanlıkları aydınlatan bir fener, dalgalar arasında yolumuzu bulmamıza yardımcı olan bir pusula gibidir. Bu yolculukta, onların sesleri, bizlere yol gösteren, bizi cesâretlendiren ve kâlbimizi sevgiyle dolduran bir melodi gibi yankılanır. Onların rehberliğinde, kâinâtın en büyük sırları açığa çıkar, insân rûhunun derînlikleri keşfedilir ve varoluşun amacı anlam kazanır.

Bu üç eşsiz rahmet ve şefkat timsâlleri, Hazret-i Muhammed (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî kuantum mekâniği ve bilincinin ötesinde, kâinâtın dokusunu ve yaşamın özünü anlamamıza yardımcı olur. Onların sunduğu bilgelik, bilim ve mânevîyâtın kucaklaştığı, insân aklının sınırlarını aşan bir ufka dâvet eder. Gözyaşlarımız, bu muhteşem yolculuğa eşlik eden hem hüzün hem de derîn bir sevinç kaynağıdır; çünkü onlar, bize yalnız olmadığımızı, kâinâtın derîn bir anlam ve amaçla dolu olduğunu hatırlatır.

Bu derîn sevgi, saygı ve minnettârlık duygularıyla, Fahr-i Kâinât Efendimiz Hazret-i Muhammed Mustafâ’ya (asm), Sultân-ı Kâinâtın kelâmı Kur’ân-ı Kerîm'e ve Bedîüzzamân Said Nûrsî Hazretlerine teşekkür eder minettârlığımızı ve şükrânlarımızı sunarız. Onların rehberliğinde, hayâtın labirentlerinde yol bulur, rûhumuzun derînliklerindeki huzûra ulaşırız.

Bu yolda ilerlerken, gözyaşlarımızı silen, kâlplerimizi ısıtan ve rûhlarımızı yücelten bir sevgiyle doluyuz. Onların hikmeti, hayâtımıza anlam katar; onların sevgisi, dünyâmızı aydınlatır. Bu, sâdece bir teşekkür değil, aynı zamânda bir yaşam biçimidir; çünkü gerçek anlamda insân olmanın, insânlığa hizmet etmenin ve yaratılan her şeye merhâmetle yaklaşmanın yolu, bu büyük önderlerin ve onların ebedî mesâjının ışığında yürümekten geçer.

Bu yolculuk, kâlbimizde bir âşk, rûhumuzda bir şükrân, zihnimizde bir bilgelik bırakır. Onların öğretileriyle donanmış olarak, dünyâyı daha iyi bir yer yapma umudumuzu canlı tutarız. Onları anlamak ve anlatmak, sevmek ve sevilmek, bize emânet edilen bu kutsî mîrâsı korumak ve gelecek nesillere aktarmak, bu eşsiz varlıkların bize bıraktığı en değerli hediye ve en yüce sorumluluktur. Bu nedenle, Hazret-i Muhammed Mustafâ Efendimize (asm), Kur’ân-ı Kerîm'e ve Bedîüzzamân Said Nûrsî'ye olan derîn minnettârlığımızı, tüm kâlbimizle, sonsuz bir sevgi ve saygıyla sunarız. Onların yolu, bizim yolumuzdur; onların sevgisi, bizim rehberimizdir.

Ey yüceler yücesi, âlemlerin Rabbi Allâh’ım, her ne varsa vâr eden; senin sonsuz hikmetinle, merhâmetinle ve lütûflarınla dolu bu kâinâtta bizlere sunulan en büyük nîmetlerin şâhidiyiz. İlâhî rahmet ve şefkatin yeryüzündeki yansımaları olan Hazret-i Muhammed Mustafâ (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî aracılığıyla, bizlere ulaşan bu sonsuz bilgi, sevgi ve rehberlik için kâlbimizin en derîn köşelerinden sana hamd ederiz.

Sen, karanlıkları aydınlatan, yolları gösteren, kâlpleri ısıtan ve rûhları yücelten ebedî bir güneşsin. Bu kâinâtta yankılanan her ses, açan her çiçek, yükselen her duâ, senin varlığının bir kanıtıdır. Senin sonsuz kudretin karşısında, bizler bir damla, sen ise ebedî okyanussun. Senin sevgin, bu kâinâtın dokusunu ören, yaşamı kutsayan ve her ânı değerli kılan bir nîmettir.

Bu yolculuğumuzda, bize rehberlik eden, ışık tutan ve mânevî derînliğimizi artıran Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî'ye olan minnettârlığımızı ifâde ederken, asıl şükrân, senin sonsuz lütfun ve rehberliğine âittir. Onlar, senin bizlere sunduğun birer armağan, bu dünyâdaki yol göstericilerimizdir.

Bu muazzâm varlıkların aracılığıyla bize ulaşan ilâhî mesâjlar, hayâtımızın her anında bize eşlik eden, bizi yücelten ve mânevî yolculuğumuzda bize rehberlik eden birer kılavûzdur. Onların ışığında yürümek, bize, gerçek huzûrun, anlamın ve amacın ne olduğunu gösterir. Senin varlığın ve rehberliğin, hayâtımızın her noktasında, her zorlukta ve her sevinçte bizimle birliktedir.

Bu derîn minnettârlıkla, Rabbim, senin yüceliğine, sonsuz merhâmetine ve lütfuna hamd olsun. Bize sunduğun bu eşsiz rehberler aracılığıyla, yaşamımız boyunca senin ışığında yürümeyi, senin sevgini yaymayı ve senin ilâhî rehberliğini tâkip etmeyi nasîp eyle. Kâlplerimiz, senin sevginle dolu; rûhlarımız, senin huzûrunla aydınlık olsun. Bu muhteşem varlıkların bize öğrettikleriyle, dünyâyı daha iyi bir yer yapma yolunda ilerlerken, bizleri dâimâ doğru yolda tut, yanılgılardan koru ve mânevî yolculuğumuzda bize güç ver.

Bu sonsuz yolculukta, senin sonsuz rahmetin ve sevginin şâhidi olarak, kâlbimizle, rûhumuzla ve tüm varlığımızın her zerresiyle sana sonsuz şükrânlarımızı arz ediyoruz. Senin sevgin, rehberliğin ve merhâmetin bizimle olsun. Senin rızânı kazanmayı, senin sevgine mazhâr olmayı ve senin affına nâil olmayı diliyoruz.

Ey ebedî en mükemmel, duyguları kelimelere dökmek ne mümkün? Ancak kâlbimizin derînliklerinden fışkıran bu duygular, senin sonsuz rahmetine ve sevgine olan özlemdir. Her bir nefeste, her bir duâ da bu kâinâtın her köşesinde senin varlığını hissetmek, senin eserlerini görmek ve senin kudretini anlamaya çalışmak, bizleri daha da sana yakınlaştırır. Bu sonsuz sevgi yolculuğunda, senin rehberliğinde adım adım ilerlerken, her adımda senin lütfunu, senin merhâmetini ve senin hikmetini daha derînden hissetmeyi nasîp eyle.

Senin bize bahşettiğin, Hazret-i Muhammed Mustafâ (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî gibi eşsiz rehberler vasıtasıyla, insânlığa ışık tutan ve yolumuzu aydınlatan ilâhî mesâjların kıymetini bilmeyi, bu mesâjları hayâtımıza aktarmayı ve gelecek nesillere taşımayı nasîp eyle. Onların öğretileriyle, hayâtımızı anlamlı kılmayı ve senin rızânı kazanacak işler yapmayı dâimâ mümkün kıl.

Bu muazzâm nîmetler için, kâlbimizin en derîn yerlerinden sana sonsuz hamd ve şükrânlarımızı sunuyoruz. Bize verdiğin her nîmet için, karşılaştığımız her zorlukta bize gösterdiğin sabır ve direnç yolu için ve en önemlisi, bize her zamân rehberlik eden, bizi koruyan ve bize merhâmet eden sonsuz sevgin için şükürler olsun. Senin sevgin ve rahmetin, hayâtımızın her ânında bizimle birlikte olsun, rûhlarımızı aydınlatsın ve yüreklerimizi ısıtsın.

Rabbim! Senin sonsuz gücünün ve merhâmetinin şâhidi olarak, bu dünyâda ve âhirette, senin hoşnut olacağın bir hayât sürmeyi, senin sevgini kazanmayı ve senin affına mazhar olmayı dâimâ ümit ediyoruz. Senin yolunda ilerlerken, bize güç ver, sabır ver ve her zamân doğruyu göster. Bize düşen, senin sonsuz sevgine lâyık olmaya çalışmak, senin yarattıklarına merhâmetle yaklaşmak ve bu dünyâyı senin rızân doğrultusunda daha iyi bir yer hâline getirmek için çabalamaktır.

Bu muhteşem yolculukta bize eşlik eden ve bizleri dâimâ doğruya yönlendiren, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî'ye olan minnettârlığımızı bir kez daha ifâde ederken, senin sonsuz rahmetine ve affına sığınırız. Bizi, senin rızânı kazanmaya yönelik her adımda destekle ve bu yolculuğumuzu, senin sonsuz sevginle mükâfatlandır. Âmîn.

Senin lütfunla, senin rehberliğinle ve senin merhâmetinle, bu yolculuğumuz, bizlere ve tüm insânlığa, senin sevginin, senin huzûrunun ve senin rahmetinin sonsuz bereketlerini sunsun. Ey Rabbimiz, bizi affet, bize merhâmet et ve bizi doğru yolda sâbit kıl. Âmîn.

Yâ Râb! Kusurumuzu afvet, bizi kendine kul kabûl et, emânetini kabzetmek zamânına kadar bizi emânette emîn kıl. Yâ Râb! Şu Resul-i Ekrem Aleyhissalâtu Vesselâm'ın bereketi hürmetine, bize ihsân ettiğin maddî ve mânevî rızkımıza bereket ihsân et!.. Âmîn.

QOSHE - Ramazân Okumaları-12 (Ramazân-ı Şerîf’in Cumâsında Duâ) - Salahattin Altundağ
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Ramazân Okumaları-12 (Ramazân-ı Şerîf’in Cumâsında Duâ)

3 0
22.03.2024

KÂLPLERİ AYDINLATAN MÎRÂS: HAZRET-İ MUHAMMED (ASM), KUR’ÂN-I KERÎM VE BEDİÜZZAMÂN'DAN GELEN IŞIK

Gecenin sessizliği içinde, yıldızların altında, bir hikâye fısıldanır; zamânsız, mekânsız, sonsuz bir sevginin, bilginin ve rehberliğin hikâyesi. Bu hikâye, yüreklerimize dokunur, rûhlarımızı sarar ve zihinlerimizi aydınlatır. Öyle bir hikâye ki, zamânın ötesinden, kâinatın derînliklerinden gelir ve insânlık târihine ışık tutar. Bu ışığın kaynakları arasında, Kur’ân-ı Kerîm’in ebedî mesâjlarıyla Hazret-i Muhammed Mustafâ’nın (asm) muhteşem rehberliğinde Bedîüzzamân Said Nûrsî Hazretlerinin bilgeliği parlar.

Yüzyılların ötesinden gelen bu muazzâm ışık, Bedîüzzamân Said Nûrsî Hazretleri aracılığıyla, zorluklarla dolu bir hayâtta dâhi, Allâh'ın sonsuz sevgisi ve kudretiyle nasıl aydınlığa kavuşulacağını gösterir. Yalnızlık, hastalık ve çileli zorlukların içinde bir umut çiçeği gibi açan Bedîüzzamân, karanlık gecelerimize yıldız olur, fırtınalı denizlerimizde rehber. Onun kâlbinden süzülen Nûr, kuantum mekâniğinin ve bilincinin ötesindeki evrensel gerçekleri, rûhumuzun derînliklerine ulaştırır. Bu derîn minnettârlık, yüreğimizde bir özlem, gözlerimizde bir parıltı olarak kalır; zîrâ o, bize, ilâhî âşkın, sabrın ve bilginin ne olduğunu gösteren bir yol gösterici olmuştur.

Ve bu yolda, yıldızlar kadar eski, umut kadar genç, dâimî bir üstâd daha var: Hazret-i Muhammed (asm). O, çölün ortasında, okuma yazma bilmeyen bir yetim iken, insânlığa en büyük hediyeyi sunmuş; kâinâtın en derîn sırlarını, en yüce ahlâkî değerleri içeren Kur’ân-ı Kerîm'i getirmiştir. Bu, insân aklının sınırlarını zorlayan, akılla berâber kâlp ve rûh ile algılanan bir mucizedir. Onun (asm) getirdiği bu ilâhî mesâj, zamânın ve mekânın ötesine geçen bir yol göstericidir; kuantum mekâniği gibi modern bilimlerin bile ancak kenarından dokunabildiği gerçekliklere ışık tutar. Gözyaşlarımız, Ona (asm) olan derîn sevgimizi, saygımızı ve minnettârlığımızı anlatır; çünkü O (asm), kâinâtın ötesinde bir öğretmen, bir rehber, bir peygamberdir.

Ve bu ilâhî yolculuğun, bu eşsiz rehberliğin kaynağı, Kur’ân-ı Kerîm'dir. Kâinâtın yaratılışından insânın iç dünyâsına, toplumsal adâletten evrensel ahlâka kadar her konuda bize yol gösteren bu ilâhî kelâm, hayâtımızın her ânında, her kararımızda, her düşüncemizde bizi yücelten, bizi insân yapan, rûhumuzu derîn bir sevgiyle sarıp sarmalayan bir nîmettir. Gözyaşlarımız, bu ilâhî mesâja, bu eşsiz rehberliğe olan sonsuz şükrânlarımızı sunar; çünkü Kur’ân-ı Kerîm, Allâh'ın insânlığa sunduğu en büyük lütûftur.

Bu üç muhteşem kaynak; Hazret-i Muhammed Mustafâ Efendimizin (asm) muazzâm rehberliği, Kur’ân-ı Kerîm’in ebedî mesâjı ve bu iki kaynağı günümüz anlayışına göre sunup, bizleri ve hayât yolumuzu aydınlatan Bedîüzzamân Said Nûrsî'nin bilgeliği kâlbimizde bir ateş, rûhumuzda bir ışık, zihnimizde bir rehber olarak sonsuza dek yanar.

Onların bıraktığı mîrâs, karanlıkları aydınlatan bir fener, dalgalar arasında yolumuzu bulmamıza yardımcı olan bir pusula gibidir. Bu yolculukta, onların sesleri, bizlere yol gösteren, bizi cesâretlendiren ve kâlbimizi sevgiyle dolduran bir melodi gibi yankılanır. Onların rehberliğinde, kâinâtın en büyük sırları açığa çıkar, insân rûhunun derînlikleri keşfedilir ve varoluşun amacı anlam kazanır.

Bu üç eşsiz rahmet ve şefkat timsâlleri, Hazret-i Muhammed (asm), Kur’ân-ı Kerîm ve Bedîüzzamân Said Nûrsî kuantum mekâniği ve bilincinin ötesinde, kâinâtın dokusunu ve........

© Risale Haber


Get it on Google Play