Bismillâhirrahmanirrahîm;

YAKLAŞIK 1 aydır Filistin’de yaşanan olaylar, siyasi iradenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Muhalefet, üniversiteler, STK’lar, halkın büyük tepkisi ve mitingler, yürüyüşler, basın açıklamaları ile halkı uyarmış, yol göstermiş, kamuoyunu aydınlatmış; ama bu İsrail çetesinin durdurulması için yeterli olmamıştır. İşgalci ve terörist İsrail’in durdurulması için hükümet gücüyle “yaptırım” uygulanması, güce güçle cevap verilmesi” gerektiği görülmüştür.

Filistinli mücahitlerin, 75 yıllık işgalin cevabı olarak gerçekleştirdikleri 7 Ekim’deki “Aksa Tufanı Harekâtı”ndan sonra, Siyonist İsrail, gözü dönmüş şekilde önüne geleni yakıp yıkıyor. Şehirleri bombalıyor; çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden insanları öldürüyor. Savaşta askeri hedeflere yönelik bir mücadele vardır. İsrail çetesi öncellikle sivil hedeflere yönelerek savaş ve insanlık suçu işliyor. İnsan haklarını korumak için görev yaptığı iddiasındaki küresel kuruluşlar hangi deliğe girdiler?

Siyonist İsrail’in, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunu da içine alan Arz-ı Mev’ûd haritası bellidir. Nil’den Fırat’a uzanan topraklarda Büyük İsrail Devleti’ni kurmak istiyorlar. Bu yüzden, Filistin mücadelesi Türkiye’nin güvenliğiyle doğrudan ilgilidir. 9 bin civarında insanın ölmesi; 21 bin kişinin yaralanması, 250 bin civarındaki binanın vurulmasına rağmen, Hükümet teröriste karşı tek yaptırım uygulayamamıştır.

İşgalci, soykırım yaparak savaş ve insanlık suçu işlemektedir. ABD’nin Kürecik ve İncirlik üsleri kapatılsa; İsrail’le anlaşmalar feshedilse ve İsrail mallarının Türkiye’ye girişi yasaklansaydı, İsrail bu cesareti gösteremezdi.

ABD SAVAŞIN İÇİNDE

SİYONİST işgalciyi böylesine cesaretlendiren, başta ABD olmak üzere Batı ülkeleridir. ABD, 7 Ekim olayının arkasından İsrail’e uçak filoları, tanklar, paralar, silahlar gönderdi. Dışişleri Bakanı Blinken ve Başkan Biden İsrail’e gitti. HAMAS’ın Yurt Dışı Sorumlusu Halit Meşal, İsrail ve ABD savaşa birlikte hazırlanıyor, diyerek, “ Gazze’de ABD’nin yönettiği bir savaş var” (Millî Gazete, 24. 10. 2023) açıklamasını yaptı.

Peki, Ankara Hükümeti niçin inisiyatif alamıyor? Çünkü AKP Genel Başkanı, aslı Büyük İsrail Projesi olan BOP Eşbaşkanlığı’nı yapmaktadır. Bu gerçeği İstanbul Milletvekili Birol Aydın, TBMM’de bütün delilleriyle ortaya koyduğunda, hiçbir AKP milletvekili, “Hayır, genel başkanımız BOP Eşbaşkanı değildir” diyememiştir. Görülüyor ki, ABD ile iş birliği yapanlar, İsrail’le normalleşenler; ABD ve İsrail’e karşı “teslimiyetçi bir politika” izlemek zorunda kalıyorlar.

Yaklaşık 1 aydır Filistin’de can pazarı yaşanırken Hükümet ne yaptı? Tarafları itidale davet etti, zulmü kınadı, miting yaptı. Bunları STK’lar da yapıyor. İcraatın başı olan iktidar, “Hükümet olmanın gereği olarak” hiçbir “yaptırım” uygulamadı.

Sözün burasında, zalimin karşısında tavizsizce duran, 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası, ABD’nin Türkiye’ye silâh ambargosu koyarak cezalandırmak istemesine karşılık, Oğuzhan Asiltürk’ün İçişleri Bakanlığı döneminde, ABD’nin Türkiye’deki tüm askerî üslerini kapatma iradesi gösteren Erbakan Hoca ve Millî Görüş hareketinin icraatlarını özlüyoruz. 29 gündür sessizliğe bürünenler, Türkiye’de bunu yapacak olanların varlığını bilmelidirler.

ERBAKAN TAVİZSİZDİ

ERBAKAN Hoca Siyonist işgalciye, her ne pahasına olursa olsun, zerrece taviz vermedi. Heyetleriyle görüşmeye değer bile bulmadı. Görüşmek zorunda olduğu atmosferde de, işgal ettikleri toprakları terk etmelerini istedi.

1980 Temmuz’unda, İsrail küstahlık yaparak, Batı Kudüs’ü ilhak etti. Tapusu Müslümanlarda olan Kudüs’ü de “ebedî ve değişmez başkent” ilân etti. Erbakan, olaya şiddetli tepki gösterdi. AP Hükümeti’nin de ilhakı tanımamasını sağladı. Fakat dönemin Dışişleri Bakanı Hayrettin Erkmen, İsrail’e karşı gevşeklik gösterdi. Bu tutumun millî menfaatlerimize aykırı olduğu gerekçesiyle, gensoru vererek, elindeki 24 milletvekili ve CHP’nin de desteğiyle Dışişleri Bakanı’nı düşürdü.

Erbakan Hoca, bununla da yetinmedi, İsrail’in Kudüs’ü ilhakını, Konya’da yüz binlerin katıldığı mitingle tel’in etti. O, sonucu ne olursa olsun, tarihin eline verdiği mührü davası uğrunda kullandı.

Onların zulmetmekteki inatçılıklarından daha fazla, biz de âdil olmakta, mazlumların yanında durmakta onlardan daha tavizsiz bir duruş ortaya koymalıyız. Geleceğimiz buna bağlıdır. ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Evangelist Mike Johnson, daha başkanlık koltuğuna oturur oturmaz, “Herkes nerede durduğumu bilsin; tek dostumuz İsrail’dir” diyerek açıkladı: “ Netanyahu’ya İsrail ve İsrail halkına desteğimizin sarsılmaz olduğunu söyledim.” (Millî Gazete, 31. 10. 2023)

Haklılar, mazlumlar; zalim ve işgalcilerden daha kararlı ve tavizsiz olmadıkça yeryüzüne özgürlük güneşi doğmaz. Mazlumların yenilmez gücü; onların iman, azim ve kararlılığıdır.

QOSHE - İşte Siyasi İradenin Gücü! - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İşte Siyasi İradenin Gücü!

15 12
04.11.2023

Bismillâhirrahmanirrahîm;

YAKLAŞIK 1 aydır Filistin’de yaşanan olaylar, siyasi iradenin önemini bir kez daha ortaya koydu. Muhalefet, üniversiteler, STK’lar, halkın büyük tepkisi ve mitingler, yürüyüşler, basın açıklamaları ile halkı uyarmış, yol göstermiş, kamuoyunu aydınlatmış; ama bu İsrail çetesinin durdurulması için yeterli olmamıştır. İşgalci ve terörist İsrail’in durdurulması için hükümet gücüyle “yaptırım” uygulanması, güce güçle cevap verilmesi” gerektiği görülmüştür.

Filistinli mücahitlerin, 75 yıllık işgalin cevabı olarak gerçekleştirdikleri 7 Ekim’deki “Aksa Tufanı Harekâtı”ndan sonra, Siyonist İsrail, gözü dönmüş şekilde önüne geleni yakıp yıkıyor. Şehirleri bombalıyor; çocuk, kadın, yaşlı, sivil demeden insanları öldürüyor. Savaşta askeri hedeflere yönelik bir mücadele vardır. İsrail çetesi öncellikle sivil hedeflere yönelerek savaş ve insanlık suçu işliyor. İnsan haklarını korumak için görev yaptığı iddiasındaki küresel kuruluşlar hangi deliğe girdiler?

Siyonist İsrail’in, Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu’sunu da içine alan Arz-ı Mev’ûd haritası bellidir. Nil’den Fırat’a uzanan topraklarda Büyük İsrail Devleti’ni kurmak istiyorlar. Bu yüzden, Filistin mücadelesi Türkiye’nin güvenliğiyle doğrudan ilgilidir. 9 bin civarında insanın ölmesi; 21 bin kişinin yaralanması, 250 bin civarındaki binanın vurulmasına rağmen, Hükümet teröriste karşı tek yaptırım uygulayamamıştır.

İşgalci, soykırım yaparak savaş ve insanlık suçu işlemektedir. ABD’nin Kürecik ve İncirlik üsleri kapatılsa; İsrail’le anlaşmalar feshedilse ve İsrail mallarının Türkiye’ye girişi yasaklansaydı,........

© Milli Gazete


Get it on Google Play