Bismillâhirrahmanirrahîm;

SÖZDE medeni denilen “dünya”nın gözleri önünde, mazlum bir toplumun 75 yıldır “işgal”le anılması ne kadar çirkin bir görüntüdür! O, medeniyet havarisi kesilen dünyanın insanları, öylesine büyük lâflar ediyorlar ki! İnsan hakları, özgürlük, barış, eşitlik, güvenlik konularında mangalda kül bırakmıyorlar. Büyük iddiaları için onlarca uluslararası kurum oluşturdular. Sözler büyük; fakat uygulamada bundan eser yok. Dıştan mutantan, içi boş!

Filistin’deki işgalin durdurulamaması her şeyi anlatmaya yetiyor. İsrail çetesi, sık sık Gazze’yi ezmek, HAMAS’ı yok etmek ve Filistinlileri Mısır’a, Sîna Çölü’ne sürmekten söz ediyor. Bu ne büyük densizliktir! Tarih şahittir ki, yüz yıllardır o toprakların sahipleri Filistinliler! İsrail ise, “işgalci” ve “tarihi bir arıza”dır. İşin âdil, doğru ve hukuka uygun olanı, işgalcinin bir an önce işgal ettiği topraklardan uzaklaştırılması; yüksek tazminatlar ödetilmesidir.

Siyasiler arasında sık sık Netanyahu’nun görevden alınması, savaş ve insanlık suçu işleyenlerin uluslararası ceza mahkemesinde yargılanması konuşuluyor. Evet, bu uygulanmalıdır. Bebek, kadın, yaşlı ve sivillerle savaşan yönetici ve sorumluların 1 dakika bile o mevkilerde kalması insanlık ayıbıdır. Bu yetmez. Bunları yapmak “işgalin sona erdirilmesi” gerçeğini kesinlikle unutturmamalıdır.

Birkaç kişinin görevden alınması veya yargılanması belki bazı yürekleri “biraz” soğutur ama “kalıcı barış”ı sağlamaz. Bunun için hak, sahibine iade edilmeli; Filistin’de “işgal”den eser bırakılmamalıdır.

FİLİSTİN DİRENİYOR

FİLİSTİN mücadelesi, Yaser Arafat’tan günümüze çeşitli süreçlerden geçti. Bu süreç içinde bir Filistin gerçeği olarak 1987’de HAMAS doğdu. Türkçe açılımı “İslâmî Direniş Hareketi” anlamındadır. Kurucu lideri Şeyh Ahmed Yasin’dir. Ahmed Yasin, Ezher Üniversitesi’nde okudu. İslâmî ilimlere vâkıf oldu. Müslüman Kardeşler Hareketi içinde yetişti. Filistin’de işgalci Siyonistlere karşı direndi. Dünya siyasetini yakından izledi.

Şeyh Ahmed, 2004’te ABD yapımı F-16 savaş uçağından atılan 3 füzeyle şehit edildi. HAMAS’ın askerî kanadı İzzeddin Kassam Tugayları’nın fikir babası oldu. Kassam Tugayları, son 10 yıl içinde ciddi bir hazırlık yaparak 7 Ekim’deki Aksa Tufanı Harekâtı’nı başlattı. İsrail’i yenilgiye uğrattı. Darmadağın etti. İçlerine korku saldı. Başa baş, dişe diş bir direniş ortaya koydu. Bu operasyonla direniş ilk defa “atağa” geçti.

Hiç kimse Aksa Tufanı Harekâtı öncesi döneme dönüleceğini düşünmesin! Mücahitlerin kararlılık ve kendine güvenleri yüksek! İsrail panikte! Kara harekâtını göze alamadığı için Gazze Şeridi’nden çekilme hazırlığı yapıyorlar. İsrail’in HAMAS’a karşı başarı kazanamayacağını İsrail’li eski yöneticiler de biliyor.

Bunca yıllık “işgal” yaşandıktan sonra, aynı sürecin devamına izin verilemez. Hele, ölümüne ülkesinin topraklarını savunan, Filistin direnişinin sembolü haline gelen HAMAS’a kimse terörist olarak yaftalayamaz. Dünyanın her yerinde öz topraklarını savunanlar o toplumun kahramanlarıdır. Vatanını savunmak bir onurdur. İnsandaki “mülkiyet” duygusunu yok edemezsiniz! İki yaşındaki çocuk bile elinden oyuncağı alınınca ağlamaya başlar.

İŞGAL BİTMELİ

FİLİSTİN direnişi yeni bir safhaya girmiştir. Kassam Tugayları’nın mücadele azmi yüksektir. Sonuna kadar direnmekte kararlıdır. Yenilmez, diye anlatılan İsrail çetesini bozguna uğrattılar, direnme gücünü kırdılar. Katil İsrail yönetimi çaresizdir. Yalan ve manipülâsyonlarla varlığını sürdürüyorlar. Yanlışlıkla kendi esirlerini vurdukları için İsrail halkı yönetime cephe almış durumdadır.

İşgali sona erdirme zamanı gelmiştir. Nasıl ki, bunca savaş ve insanlık suçuna rağmen, ABD ve Batılı yönetimler İsrail’e tam destek veriyorsa; İslâm dünyası ve “İnsanlık ölmesin” diyen dünya halkları da mazlum Filistin halkına tam destek vermelidir. Dünya 8 milyonluk Siyonist çetenin elinden kurtarılmalıdır. Haklı hakkını almalı; dünyanın huzur ve barışı için katliam ve soykırım yapanlar cezalandırılmalıdır.

İngiltere ve Fransa 2016’da gizlice, Osmanlı’yı yıkmayı, İslâm dünyasını yok etmeyi planlayan Sykes-Picot Antlaşması’nı imzaladılar. İngiltere, 2017’de Filistin’i işgal ve “Yahudi göçü”nü başlatan Balfour Deklarasyonu’nu duyurdu.

106 yıldır Filistin bölgesi acı ve gözyaşına boğuldu. Çıkar, bencillik, kibir üzerine kurulmuş Siyonizm’in dünyayı hangi noktaya getirdiğini gördük. ABD katliam ve gerilimi tırmandırma görevini üstlendi. İnsanlığın Yeni Bir Dünya’ya; âdil bir düzene ihtiyacı ortaya çıktı.

Gazze direnişi, bundan sonra dünyanın şefkatli, insaflı, vicdanlı, dünya gidişatını doğru okuyan, birikimli ve tecrübeli kişilerin eliyle sevk ve idare edilmesi gerçeğini gösterdi. Üzerinde titizlikle çalışılmış D-8’in uygulanması dünyanın ümidi olarak durmaktadır.

QOSHE - “İşgal Ayıbı” Sona Ermeli - Şakir Tarım
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“İşgal Ayıbı” Sona Ermeli

6 25
26.12.2023

Bismillâhirrahmanirrahîm;

SÖZDE medeni denilen “dünya”nın gözleri önünde, mazlum bir toplumun 75 yıldır “işgal”le anılması ne kadar çirkin bir görüntüdür! O, medeniyet havarisi kesilen dünyanın insanları, öylesine büyük lâflar ediyorlar ki! İnsan hakları, özgürlük, barış, eşitlik, güvenlik konularında mangalda kül bırakmıyorlar. Büyük iddiaları için onlarca uluslararası kurum oluşturdular. Sözler büyük; fakat uygulamada bundan eser yok. Dıştan mutantan, içi boş!

Filistin’deki işgalin durdurulamaması her şeyi anlatmaya yetiyor. İsrail çetesi, sık sık Gazze’yi ezmek, HAMAS’ı yok etmek ve Filistinlileri Mısır’a, Sîna Çölü’ne sürmekten söz ediyor. Bu ne büyük densizliktir! Tarih şahittir ki, yüz yıllardır o toprakların sahipleri Filistinliler! İsrail ise, “işgalci” ve “tarihi bir arıza”dır. İşin âdil, doğru ve hukuka uygun olanı, işgalcinin bir an önce işgal ettiği topraklardan uzaklaştırılması; yüksek tazminatlar ödetilmesidir.

Siyasiler arasında sık sık Netanyahu’nun görevden alınması, savaş ve insanlık suçu işleyenlerin uluslararası ceza mahkemesinde yargılanması konuşuluyor. Evet, bu uygulanmalıdır. Bebek, kadın, yaşlı ve sivillerle savaşan yönetici ve sorumluların 1 dakika bile o mevkilerde kalması insanlık ayıbıdır. Bu yetmez. Bunları yapmak “işgalin sona erdirilmesi” gerçeğini kesinlikle unutturmamalıdır.

Birkaç kişinin görevden alınması veya yargılanması belki bazı yürekleri “biraz” soğutur ama “kalıcı barış”ı sağlamaz. Bunun için hak, sahibine iade edilmeli; Filistin’de “işgal”den eser bırakılmamalıdır.

FİLİSTİN DİRENİYOR

FİLİSTİN........

© Milli Gazete


Get it on Google Play