Allah Celle Celalüh, bizi, cennete veya cehenneme gönderme yetkisini annemize, babamıza, eşimize, çocuklarımıza veya en sevdiklerimize verseydi halimiz ne olurdu?

Sevdiğinde cennetlik yapardı, kızdığında cehennemin dibine kadar gönderirdi.

O yetkiyi kendinden başka kimseye vermemiş.

Papaya, kardinale, papaza, hahama, hacıya, hocaya… hiçbir kimseye vermemiş.

Hıristiyanlar, kendilerine verilmeyen bu yetkiyi, halkı kandırarak yetkili saymışlar ve tarih boyunca ve hala günahları afvetme yetkisinin kendilerinde olduğu yalanını kullanmaya devam ediyorlar.

Allah, Celle Celalüh, bu yetkiyi peygamberlerine bile vermemiş.

Peygamberler ve ona iman edenler ancak Allah’tan af talebinde bulunabilirler.

İstanbul’da en yüksek puanlarla öğrenci alan, ve ilk dörde giren, İslam’a uzak insanların çocuklarının okuduğu zannedilen, dört ayrı liseden öğrencilere, yeri, binası, salonu ve eğitimi çok kaliteli olan bir lisenin salonunda yaptığım bir buçuk saatlik sohbetin sonunda, “Allah Celle Celalüh, Netanyahu’ya da, bu içindeki cehennem kuyusundan kurtulmak ve Müslüman olmak nasip etsin” dediğimde, o gencecik, tertemiz delikanlıların hepsinin kafası otomatik olarak kalktı ve gözleri bana doğru çevrildi.

İçlerinde biri, “Cehennemde bari cezasını çekmeli” deyiverdi.

Rabbimiz, bu katiller, zaniler, uluslararası soyguncular, bozguncular için bu dünyada onları cezalandırma görevini Müslümanlara vermiş ve buyurmuş:

“Onlarla savaşın ki, Allah onlara sizin ellerinizle azap etsin; onları rezil etsin; onlara karşı size yardım etsin ve iman eden toplumların gönüllerini ferahlatsın.

Kalplerinin öfkesini gidersin. Allah, dilediğinin tevbesini kabul eder. Allah, Alim'dir, Hakim'dir.” (Tevbe Süresi, Ayet 9/14-15)

Görevimizi yapmıyoruz, kendi görevimizi de Allah’a havale ediyoruz.

Ekmek kapımız olan işyerimizin sabahleyin açılmasını, satışların yapılmasını, akşam paranın eve getirilmesini Allah’a havale etmiyoruz ve kendimiz yapıyoruz.

Savaş ve barış hareketlerimizi İslami kurallara göre yaparken biz üzerimize düşeni yapmamız gerekir.

Dikkat ediniz, Mekke sokaklarında, elinde yalın kılıç,

“Muhammed’i ben öldürmek istiyorum” diye dolaşan Hattab oğlu Ömer,

Öbür tarafta, “Allah’ım, İslam’ı, Hattab oğlu Ömer’le güçlendir” diye dua eden bir rahmet elçisi.

Hangisi başarılı olur?

Başarılı olan belli.

(İbni Mace, Sünen, K. Ebvabü’s-Sünnet, bab 11, Ahmet, Müsned, İbni Ömer Hadisi, Hakim, Müstedrek, K. Menakıbü’s-Sahabe, bab Menakıb-i Emiri’l Müminin Ömer)

Müsned’in rivayetindeki ravilerin daha sağlam olduğunu söyleyen hadis kritikçileri Hazreti Ömer için yapılan dua hadisinin daha sağlam olduğunu, Hem Ömer, hem Ebucehl için yapılan duanın senedinde zayıf ravi bulunduğunu söylerler.

Netanyahu’nun Müslüman olması için yaptığımız dua eğer kabul edilse ki, bunu biz bilemeyiz, Hazreti Ömer gibi o güçlü adamın öldürmek için harcadığı gücünü, yaşatmak için harcayacak.

Zaten Gazze’de otuz bin Müslüman öldürmüş bu caninin önüne geçecek bir yiğidi henüz çıkaramadık.

Hiç değilse Müslüman olması için duaya devam edelim.

Sonucun ne olacağını, yalnız Allah bilir.

Biz tercihlerimizle ya sevap, ya günah kazanırız.

Rabbimizin uyarısına uyalım:

“Şüphesiz kâfirler, mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar. Yakında yine harcayacaklar. Sonra bu onlara yürek acısı olacak, sonra da mağlup olacaklar. Kâfirler cehennemde haşr olacaklar.

Pisi temizden ayırmak, pisi üst üste koyup yığarak, hepsini cehenneme atmak içindir. İşte onlar hüsrana uğrayanların ta kendisidirler.

Kâfirlere söyle: Eğer (kâfirlikten) vazgeçerlerse geçmişteki (yaptıkları) afvedilir. Eğer tekrar (kâfirliğe) dönerlerse öncekilerin kanunu geçmiştir. (O kâfirlerin başına gelenler bunlara da gelecektir)." (Enfal Süresi, Ayet 8/36-38)

Devam edecek

QOSHE - Bütün kafirlere Allah hidayet nasip etsin - Mahmut Toptaş
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Bütün kafirlere Allah hidayet nasip etsin

17 19
06.03.2024

Allah Celle Celalüh, bizi, cennete veya cehenneme gönderme yetkisini annemize, babamıza, eşimize, çocuklarımıza veya en sevdiklerimize verseydi halimiz ne olurdu?

Sevdiğinde cennetlik yapardı, kızdığında cehennemin dibine kadar gönderirdi.

O yetkiyi kendinden başka kimseye vermemiş.

Papaya, kardinale, papaza, hahama, hacıya, hocaya… hiçbir kimseye vermemiş.

Hıristiyanlar, kendilerine verilmeyen bu yetkiyi, halkı kandırarak yetkili saymışlar ve tarih boyunca ve hala günahları afvetme yetkisinin kendilerinde olduğu yalanını kullanmaya devam ediyorlar.

Allah, Celle Celalüh, bu yetkiyi peygamberlerine bile vermemiş.

Peygamberler ve ona iman edenler ancak Allah’tan af talebinde bulunabilirler.

İstanbul’da en yüksek puanlarla öğrenci alan, ve ilk dörde giren, İslam’a uzak insanların çocuklarının okuduğu zannedilen, dört ayrı liseden öğrencilere, yeri, binası, salonu ve eğitimi çok kaliteli olan bir lisenin salonunda yaptığım bir buçuk saatlik sohbetin sonunda, “Allah Celle Celalüh, Netanyahu’ya da, bu içindeki cehennem kuyusundan kurtulmak ve Müslüman olmak nasip etsin” dediğimde, o gencecik, tertemiz delikanlıların hepsinin kafası otomatik olarak kalktı ve gözleri bana doğru çevrildi.

İçlerinde biri, “Cehennemde bari cezasını çekmeli”........

© Milli Gazete


Get it on Google Play