Diyanet çalışanlarının gençleri camiye çekmekte zorluk çektiklerini içeren açıklamalarını okurken hafızamda yer edinen hikâyeleri hatırlıyorum ve iletişimin kanallarını tıkayan tavırlarımızın bir savunma aracına dönüştüğünü görüyorum. Ne gariptir ki din görevlileri gençlere neden ulaşamıyoruz diye sormak yerine dijital çağın sorunları ile boğuşan çocukları suçlamaya kalkıyorlar. Gençlerden bahsediyorlar ancak onların gelişim süreçleri, talepleri, iletişim dilleri ve sorunları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller… Peki, bu insanların eleştirel, buyurgan ve tahrikvari üslupla bu çocuklara ulaşabilmeleri mümkün olabilir mi? Sanmam… Din eğitimi veren kişilerin tasavvurlarında dokuz nesil önce yaşamış gençlerin hikâyeleri yer alıyor ve bugünün çocuklarını bu hikâyeye uyarlamaya çalışıyorlar peki nasıl mümkün olacak? Dokuz nesil önce dünyada neler vardı?

İyi ve kötünün çatışması tarihin her döneminde vardı ancak dokuz nesil önce kitlelerin zihnini bulandıracak dijital araçlar yoktu ve insanlar sıcak ilişkiler kurarak birbirlerinden güç alabiliyorlardı. Bugün insanlar iletişim ihtiyaçlarını dijital araçlar aracılığıyla kuruyor ve birbirlerini duygusal anlamda besleyemiyorlar. O nedenle din eğitimi veren kişilerin gençlere ulaşabilmek için güçlü bir iletişim becerisine sahip olmaları ve onlarla ilişkilerinde kullandıkları buyurgan ve itici dilden vazgeçip geçerliliğini her çağda koruyan “sevgi”yi merkeze almaları gerekir.

Sevgi ne kadar sıcak ve ne kadar da etkili bir güç değil mi kardeşim! İfadelerim yüreğine ağır gelmesin… Ben her şeyi bilirim düşüncen seni kibre sürüklemesin! Gençlere din eğitimi verirken kullandığın metodu çağın getirdiği değişimlere, ürettiği sorunlara ve insana bakışına göre şekillendirmeden yol kat etmen mümkün olmayacaktır. Sanırım Resulullah’ı zerre kadar anlamadın… Onun sözlerini ve tüm hayatını hıfzettin ama öğrendiğin bilgiler hafızandan kalbine oradan da hayatına ulaşamadı. Ne acı değil mi?

Bildiğiniz üzere Hz. Peygamber gençlerle ilişkilerinde onların kalplerine iner, ihtiyaçlarını, iletişim dillerini, anlama kapasitelerini ve gelişimlerini dikkate alır ve olumlu yanlarını takdir ederdi. Sözünüzün geçerli olabilmesi için ilk evvela onların kalplerine inebilmeli ve sevgi temelli ilişkiler kurabilmelisiniz. Genç önce sizinle bağ kurmalı, size güvenmeli, sizi sevmeli ve üslubunuzda kendini bulabilmelidir. Konuşacağınız meseleleri onların taleplerine göre şekillendirmeli ve mesajınızı onların ilgisini çekecek yöntemlerle vermelisiniz. Mesela Hz. Peygamber’in yaptığı gibi kimi zaman sorular sorabilir ve onların hem kendilerini açmalarını sağlar hem de bilgi aktarımı yapma fırsatı bulabilirsiniz. Haftanın belli vakitlerinde gençlerle bir araya gelip ilgi alanlarına uygun konuları mülahaza ederek öğrenme evrenlerini geliştirmelerine yardımcı olabilirsiniz. Onların ilgisini çeken sosyal, sportif faaliyetler oluşturabilir, mesajınızı sanatın gücünü kullanarak daha estetik ve ilgi çekici bir şekilde verebilirsiniz. Bütün bunlar elbette vaktinizi alacak ve belki de sizi yoracaktır ancak niyetiniz gerçekten gençlere ulaşmak ve faydalı olmaksa yorgunluğunuz enerjiye dönüşecektir.

Şunu bir kez daha ifade etmekte fayda görüyorum; bu donuk, buyurgan ve şiddet rengindeki tarzınızla gençlere ulaşmanız hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Bu tavrınız aksine gençleri sizden uzaklaştıracak ve aranıza duvarlar örecektir. Lütfen başınızı eğin ve her fırsatta vurduğunuz, ötelediğiniz, eleştirdiğiniz gençlerin muhalifiniz olmadığını aksine geleceğinizi emanet edeceğiniz çocuklarınız olduğunu kabul edin… Ördüğünüz bu kibir perdesini yırtın ve onlarla yan yana gelin… Göz teması kurun… Hâl hatır sorun… Korkmayın sizden farklı değiller… Yani muhatabınız insan… İnsanı önce tanımalısınız… Sevmelisiniz… Kalpten kalbe giden yollara ulaşmalı ve seni sevdiğim için cennete davet ediyorum ve sevgimle desteklemek istiyorum diyebilmelisiniz…

QOSHE - Siz Bu Çocukların İletişim Dilini Biliyor Musunuz? (1) - Fatma Tuncer
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Siz Bu Çocukların İletişim Dilini Biliyor Musunuz? (1)

26 0
07.06.2023

Diyanet çalışanlarının gençleri camiye çekmekte zorluk çektiklerini içeren açıklamalarını okurken hafızamda yer edinen hikâyeleri hatırlıyorum ve iletişimin kanallarını tıkayan tavırlarımızın bir savunma aracına dönüştüğünü görüyorum. Ne gariptir ki din görevlileri gençlere neden ulaşamıyoruz diye sormak yerine dijital çağın sorunları ile boğuşan çocukları suçlamaya kalkıyorlar. Gençlerden bahsediyorlar ancak onların gelişim süreçleri, talepleri, iletişim dilleri ve sorunları hakkında hiçbir bilgiye sahip değiller… Peki, bu insanların eleştirel, buyurgan ve tahrikvari üslupla bu çocuklara ulaşabilmeleri mümkün olabilir mi? Sanmam… Din eğitimi veren kişilerin tasavvurlarında dokuz nesil önce yaşamış gençlerin hikâyeleri yer alıyor ve bugünün çocuklarını bu hikâyeye uyarlamaya çalışıyorlar peki nasıl mümkün olacak? Dokuz nesil önce dünyada neler vardı?

İyi ve kötünün çatışması tarihin her döneminde vardı ancak dokuz nesil önce kitlelerin zihnini bulandıracak dijital araçlar yoktu ve insanlar sıcak ilişkiler kurarak birbirlerinden güç alabiliyorlardı. Bugün insanlar iletişim ihtiyaçlarını dijital araçlar aracılığıyla kuruyor ve birbirlerini duygusal anlamda besleyemiyorlar. O nedenle din eğitimi veren kişilerin gençlere ulaşabilmek için güçlü bir iletişim becerisine sahip........

© Milli Gazete


Get it on Google Play