İstanbul’un Avlularında Yüzyıllardır Akan Medeniyet
Osmanlı İstanbul’unda su yalnızca bir ihtiyaç değil; estetik, temizlik ve mimari zarafetin bir parçasıydı. Şadırvanlar ise bu su kültürünün avlulara bıraktığı en zarif imza oldu.
İstanbul’un cami avlularına girildiğinde önce suyun sesi karşılıyor insanı… Yalnızca bir temizlik unsuru değil bu ses; aynı zamanda bir medeniyetin nefesidir. Asırlardır şehrin ibadet hayatını ayakta tutan şadırvanlar, bugün hâlâ hem tarihî hem estetik değerleriyle dikkat çekiyor. Şadırvan; üstü kubbe, konik ya da piramidal çatıyla örtülü, çevresi musluklarla donatılmış ortasında fıskiyeli havuzu bulunan geleneksel abdest yapısı olarak biliniyor. “Şad-Revan” kelimesinden gelen şadırvan, “neşeyle akıp giden su” anlamını taşıyor. Uzmanlara göre şadırvanlar yalnızca temizlik için değil, avluyu serinletmesi, hava akışını artırması ve caminin içine ferahlık taşımasıyla da mimarinin önemli parçaları arasında.
İLK ŞADIRVAN FATİH CAMİİ’NDE İNŞA EDİLDİ
Osmanlı’da şadırvan adı verilen ilk yapı, 1470 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılan Fatih Camii avlusunda ortaya çıktı. Vakıf kayıtlarında “hurşîd-nişan şadırvan” olarak geçen bu yapı, sonraki tüm dönemlere model oldu. Bugün........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Rachel Marsden