Müge İplikçi’nin Gazze Öyküleri-1: Kumdan Kale
Gazze’de yaşayan küçük Ali’nin en değerli hazinesi, cebinde taşıdığı düzgünce, yumru bir taştı. Bu taş, en son birlikte top oynadığı arkadaşı Samir’in, bombalar düşmeden önce ona verdiği taştı. “Topu saklayamazsın ama bu taşı saklayabilirsin,” demişti Samir. Taş, şimdi, Ali’nin avucunda, bir zeytin çekirdeği gibiydi, ılık.
Bir gece, yine sığınağa inmek zorunda kaldıklarında, dışarıdaki gök gürültüsüne benzemeyen sesler gelmeye başladı. Annesi onu sıkıca sardığında, Ali’nin eli cebine gitti ve taşı avuçladı. Her patlamada, gözlerini sıkıca kapatıp taşın üzerindeki pürüzleri saydı. Taş, onu buradan alıp, sokakta gol atmaya çalıştıkları o sakin öğleden sonraya götürüyordu. Taştı bu, bir çekirdek, bir sığınak.
Ertesi sabah, evlerinin yarısı yoktu. Balkonlarından denizi görebiliyordu artık, önünde duran enkaz yığınının arasından. Babasıyla birlikte, molozların arasında kullanılabilir ne varsa topluyorlardı. Ali, bir köşeye çekildi ve cebinden taşını çıkardı. Onu, yıkıntılardan topladığı küçük kiremit ve tuğla parçalarıyla çevrelemeye başladı. Bir kale bile yaptı.........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
John Nosta
Daniel Orenstein