menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Kötülük kendiliğinden mi gelir?

31 19
15.11.2025

Çok sevdiğim bir çiçek var. Adı diken gülü. Euphorbia Milii yanında dikenler tacı diye de anılıyor. Beyaz sarısı gömlek düğmesi benizli, etli ve göz içinde göz çiçekleriyle körpe ten çekiciliğinde. Sadece yüzüne bakmaya değil çiçek içinde çiçeklenen cilvesine de doyamayacağınız türden. Hele pembe kırmızılar yeşil yaprakların sinesinden göz kırpıp gülümserse ne yapacağınızı şaşırırsınız. Uzun, dar dilli yapraklar, şuh salınışlar görünsün diye var sanki. Bütün bunlar bir yana saksının toprakla buluştuğu gövdeden basamak basamak yükselen keskin ve sivri dikenler yok mu? Dikencik değil de kelimenin tam manasıyla birer teyakkuzdaki güvenlik korucusu gibi ileri atılan, gergin dikenler, insana birden ‘nasıl oluyor?’ sorusunu sorduruverir. Bütün bu renk, eda, biçim ve duygu armonisi arasında bu sarp ve dikenli gövdenin anlamı ne? Yoksa kötülük dedikleri şey de insanın ırasında salt güzel ve iyi fark edilsin diye mi var? Yüzüne bakmaya doyamadığımız ölse yasını tutacağımız insan nasıl olur da kan döker? Yoksa bu dikenler kırmızının kanı uğruna mı var?

Bundan neredeyse bir üç on yıl evvel Karadeniz’in akılçelen doğasında yol alıyor o sudan bu köprüye geçiyor, yağmurla gökkuşağı arasında gidip geliyorduk. Sicim sicim ipek dökümlü şelaleler her bir yandan süzülürken insana faniliğin değil aşkın ebedi olduğunu telkin eden kimi kalelerin burçlarına oturuyorduk. Çılgın bir şiir mayasının içinde çalkalanıyordum ben de. Bir balık ağzının değdiği çakıl taşında varlığın müjdesini seziyordum. Etrafım tuhaf bir göz çemberiyle çevrilmişti o zamanlar. Bunu........

© Karar