Yerel seçimlere otuz üç gün kaldı. Halkın seçimlere ilgisi az gibi görünüyor. CHP’nin kampanya sloganı biz daha iyi hizmet ederiz, AKP’nin ise bizi seçmezseniz merkezi idareden para alamazsınız. İyi Parti, iktidar belediyeciliğini eleştirmek ve yapacaklarını söylemek yerine CHP’yi eleştirmeyi tercih ediyor. Yani, muhalefetin muhalefeti. TİP tanınmış kişileri aday yaparak oyunun sayısını arttırmaya çalışıyor. Emek Partisi halkın kendi kendini yönetmesini savunuyor.

Bu seçimlerde çok sayıda milletvekilinin belediye başkan adayı olması dikkat çekici. Parti başkanları bile belediye yönetmeye aday. İnsanın aklına sizin başka üyeniz yok mu bu işi yapabilecek sorusu geliyor. Ya da zaten seçilmeyi beklemiyorlar, milletvekilini aday göstererek mümkün olan en fazla oyu almayı hesaplıyor diye düşünüyorlar seçmenler.

Bu seçimlerde CHP’de aday adayı sayısı dikkat çekti. Özellikle CHP’nin seçileceği garanti denilen yerlerde yirmi, yirmi beş aday adayı çıktı. Ve aday belirlenmesi sonrası istifalar, bağımsız aday olmalar gündeme geldi. Bu hırs, bu kavga hizmet için mi, rant için mi? Sen her şeyi tek başına yapmayacaksan, partin ile birlikte yapacaksan, senin ya da partili başka bir arkadaşının seçilmesi neden bu kadar sorun oluyor?

Yıllar önce bir Emek Partili bir arkadaş bir belde belediyesinde belediye meclisine seçilmişti. Meclisteki tek işçi idi. Diğer meclis üyelerinin hepsi müteahhit. Ona sormuşlardı: “Sen niye belediye meclisine girdin?” Tıpkı merkezi iktidarda olduğu gibi, belediyelerde de rant için yapılıyor bu kavga. Seçilmeden önce bol keseden vaatler, belediyelerde ya da merkezde iktidar olanların oy için biraz seçmene para dağıtması, seçim işlerinde koşturacaklara iş ve ranttan pay vaadi. Kazandıktan sonra ise yandaşlara ihaleler ve o ihalelerden komisyonlar, kupon arazi denilen arazilerin rantının paylaştırılması, yandaşlarını için yapılan özel imar değişiklikleri ya da imar değişikliklerini önceden yandaşlarla paylaşıp ucuz arazi kapatmaları vs.

Bir de aday ithali var. Konya’da doğmuş büyümüş, Konya’dan sonra Ankara’da yaşamış birini getirip İstanbul’dan aday gösteriyorlar. Sanki yirmi milyonluk İstanbul’da İstanbul’u yönetecek bir kişi dahi yokmuş gibi. Kılıçdaroğlu’nun aday olduğu ilçenin ismini yanlış söylemesi ile dalga geçenler, Konyalı adaylarının her gün yaptığı gaflar karşısında sessiz.

Niye o il ya da ilçede yaşayanı aday yapmıyorsun, oranın sorunlarını bilmiyor desen, o sadece yönetecek, sorunları bilen uzmanlar çevresinde olacak diye yanıtlıyorlar. O zaman uzmanlar yönetsin, devşirme adaya ne gerek var!

Ülkeyi olduğu gibi belediyeleri de halk yönetmeli. Mahallelerde, ilçelerde, illerde halk meclisleri. Mahalle ilçeye, ilçe ile delege gönderir ve bir üst meclis oluşur. Bu meclisler vergi toplar, kendi yöresinin sorunlarını çözer, bir üst meclise verginin bir miktarını gönderir, mahallesinden ilçenin ve ilin sorunlarını çözmek için gönderdiği üst meclislere önerilerini götürür.

İl ve ilçe meclisleri sadece yol, park, imar sorunları ile uğraşmaz. İl ve ilçedeki okullar, hastaneler, güvenlik, yargı vb. bu meclislere bağlı olur. Halkın kendi kendini yönetmesi budur.

Merkezden yönetimciler, halkın kendi kendini yönetmesini bölünmeye yol açar diye karalamaya çalışıyor. Her şeyi merkezden belirleme, ülkeyi bir iç sömürge gibi yönetme, giderek tek adam rejimine, padişahlığa dönüştü.

Halkın kendi kendini yönetmesi yönetirken sadece halkın oyunu almak, anket çalışmaları ile halkın eğilimini ve taleplerini öğrenmek değildir. Halkın vergisini kendinin yönetmesi, polisini, hakimini, başhekimini, il eğitim müdürünü kendisi seçmesi ve gerektiğinde yeni bir seçim beklemeden görevden alması demektir. Rantçılar, sömürücüler, patronlar, patronların temsilcisi politikacılar halkın kendi kendini yönetmesinden ölümden korktukları gibi korkarlar. Çünkü halkın kendini yönetmesi onların ölümüdür.

QOSHE - Her şey rant için - Kamil Tekin Sürek
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Her şey rant için

8 19
27.02.2024

Yerel seçimlere otuz üç gün kaldı. Halkın seçimlere ilgisi az gibi görünüyor. CHP’nin kampanya sloganı biz daha iyi hizmet ederiz, AKP’nin ise bizi seçmezseniz merkezi idareden para alamazsınız. İyi Parti, iktidar belediyeciliğini eleştirmek ve yapacaklarını söylemek yerine CHP’yi eleştirmeyi tercih ediyor. Yani, muhalefetin muhalefeti. TİP tanınmış kişileri aday yaparak oyunun sayısını arttırmaya çalışıyor. Emek Partisi halkın kendi kendini yönetmesini savunuyor.

Bu seçimlerde çok sayıda milletvekilinin belediye başkan adayı olması dikkat çekici. Parti başkanları bile belediye yönetmeye aday. İnsanın aklına sizin başka üyeniz yok mu bu işi yapabilecek sorusu geliyor. Ya da zaten seçilmeyi beklemiyorlar, milletvekilini aday göstererek mümkün olan en fazla oyu almayı hesaplıyor diye düşünüyorlar seçmenler.

Bu seçimlerde CHP’de aday adayı sayısı dikkat çekti. Özellikle CHP’nin seçileceği garanti denilen yerlerde yirmi, yirmi beş aday adayı çıktı. Ve aday belirlenmesi sonrası istifalar, bağımsız aday olmalar gündeme geldi. Bu hırs, bu kavga hizmet için mi, rant için mi? Sen her şeyi tek başına yapmayacaksan, partin ile birlikte yapacaksan, senin ya da partili başka bir arkadaşının seçilmesi neden bu kadar sorun oluyor?

Yıllar önce bir Emek Partili bir arkadaş bir belde........

© Evrensel


Get it on Google Play