menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Umudu savunma sanatı

36 7
yesterday

Bugün 2025’in son pazar günü. Ne yıldı ama. Silindir gibi geçti üzerimizden. Yokluklar, yoksulluklar, yitirmeler, adaletsizlik, susturulmuş sesler, gözdağı vermeler, bastırılmış kahkahalar... Toplumsal acılarla bireysel acılar bir kez daha iç içe geçti.

Hayır hayır, bugün pazar ve her şeye karşın, tatlı bir telaş içindesiniz. Diyanet, son cuma hutbesinde yılbaşı eğlencelerinin “fıtratı bozduğunu” söylese de biz eğlenmenin, gülmenin, dans etmenin, yılbaşında sevdiklerimizle kucaklaşmanın; evimizi, ağacımızı süslemenin, üzerimize çöken karanlığı rengârenk ışıklarla hafifletmeye çalışmanın kötü bir şey olmadığını biliyoruz.

O nedenle 2025’in tüm yanlışlarını tekrarlamayacağım. Onun yerine 2025’in en güzel, en muhteşem yanını vurgulayacağım.

2025’in en muhteşem yanı, direnme gücümüzün gözler önüne serilmesiydi. Özellikle 19 Mart Saraçhane eyleminden sonra, her geçen gün, bu gücün daha da artması, çoğalması, yayılmasıydı. (Bakar mısınız; neredeyse 60 yıldır, “Ben gazeteciyim. Hiçbir partiye üye olmam” diyen ben bile 80’ime 5 kala CHP’ye üye oldum!)

2025, korkmamayı, omuz omuza durmayı, susmamayı, geri adım atmamayı öğrendiğimiz bir yıl oldu. Haksızlığa “alışmamakta”; kötülüğü normalleştirmemekte; korkuya teslim olmamakta ustalaştığımız bir yıldı.

Yasaklanan her sözün yerine yeni söylemler yerleştirme; yasaklanan her kitabın, her oyunun, her konserin........

© Cumhuriyet