menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Siyasetin Ekolojisi: İstanbul’un 84 Günlük Mekânsal Deneyi

14 1
08.12.2025

İstatistik merakım ve coğrafi bilgi sistemlerine duyduğum ilgi, yıllardır biyocoğrafyayı anlamak için kullandığım araçların siyaseti de açıklayabildiğini fark ettiriyor. Türlerin yayılışını, habitat sınırlarını, komşu bölgeler arasındaki etkileşimleri nasıl haritalandırıyorsam, benzer desenler seçim haritalarında da beliriyor. Çünkü hem ekolojide hem siyasette şunu biliriz: Rastgele görünen şeylerin bile altında çoğu zaman belirli mekânsal örüntüler yatar. Değişim belirli bölgelerde başlar, komşu alanlara sıçrar, kümeler oluşturur ve zamanla kendine özgü bir yayılım örüntüsü ortaya çıkar; hiçbir önemli değişim gerçekten rastgele dağılmaz.

İstanbul’un 2019 yılında 84 gün arayla yapılan iki seçimi, bu açıdan benzersiz bir “doğal deney” niteliği taşıyor ve istatistikle siyaseti ve aynı zamanda seçmenin maruz kaldığı çevresel baskıları görünür hale getiriyor.

Adaylar aynı, partiler aynı, sandıklar aynı. Değişen tek şey zaman; yani seçmenin düşünme, yeniden konuşma, yeniden karar verme fırsatı. Bu yazı, Sinan Tankut Gülhan’ın (2025) dikkat çekici çalışmasını referans alarak, yalnızca bir biyocoğrafyacının gözünden siyasetin coğrafyasına bakma çabasıdır. Ek bir analiz yapmıyorum; yalnızca elimizdeki bulgulara mekânsal bir mercek tutuyor ve henüz yayımlanan bu çalışmayı farklı bir perspektiften okumaya çalışıyorum.

Ortaya çıkan tablo ise manşetlerden çok daha derin, çok daha katmanlı bir hikâyeye işaret ediyor.

***

Gülhan’ın analizi, İstanbul’daki oy değişiminin şehrin her yerine eşit biçimde yayılmadığını açıkça gösteriyor. Moran’s I değeri 0.457. Bu, bir tür ‘mekânsal benzerlik termometresi’ gibi düşünülebilir; değer yükseldikçe komşu mahallelerin birbirine benzer davrandığını anlarız. 0.457 gibi yüksek bir değer, oy artışının tesadüfen dağılmadığını, belirli kümeler hâlinde ortaya çıktığını açıkça gösteriyor. Eğer bu değer sıfıra yakın olsaydı, harita konfeti gibi görünürdü: artış gösteren mahallenin bir adım yanında tamamen durağan bir mahalle olabilirdi.

Ama tablo böyle değil. Harita, kümeli bir dağılımı andırır biçimde “takımadalar” oluşturuyor; artışın yoğunlaştığı sıcak noktalar yan yana kümelenerek ilerliyor.

Beşiktaş ve Kadıköy gibi CHP’nin geleneksel kalelerinde artış var elbette; fakat esas hikâye buralarda değil. Asıl kırılma, İstanbul’un yıllardır “siyasal sınır”ı gibi görülen E5’in kuzeyindeki orta........

© Birikim