menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Birbirinden nefret eden iki kardeş

12 1
previous day

Büyük tarihçi Hobsbawm, liberalizmin ve Marksizmin aynı kökten gelen aydınlanma çağının çocukları olduğunu söyler. Buna örnek olarak da Nazizm tehlikesi ortaya çıktığında her iki görüşü temsil eden siyasetin aynı safa girdiğini ve Nazizm ile birlikte omuz omuza savaşmış olmasını gösterir.

Ne var ki bu saf birlikteliği pek de uzun sürmemiştir. Kendisinin altın yıllar olarak tanımladığı süreçte Kore ve Vietnam’da ideolojik savaşlar ve eş zamanlı olarak İsrail'in Filistin topraklarını küçülterek genişlemesi aslında bu iki “kardeşin” pek de aynı safta kalamayacağını göstermiştir.

Kendisi ile aynı dönemde olan Hill ve Thompson zaten gönülsüz oldukları liberal kardeşe karşı işçi sınıfının en büyük devriminin ürünü olan Sovyet sistemini Macaristan müdahalesi sonrası “savunulmaz” olarak görmekle, Hobsbawm’ı hem teorik hem ideolojik olarak terk etmişlerdir.

Ancak, Hobsbawm’ın haklı olduğu, tartışmasız bir gerçeklik üzerine çok önemli bir tespit vardı: 1917’de Lenin ve arkadaşları insanlık tarihinde ilk kez “yerleşik düzen-toprak sahipliği feodalizmi”ne karşı bir siyasal ve sosyal devrim gerçekleştirmişlerdir.

Diyeceksiniz ki “Hocam, İngiliz tarihçi Hobsbawn nereden çıktı şimdi? Konuyla ne ilgisi var?”

Hemen açıklayım..

Hobsbawm, serfliğin kaldırılması ile başlayan ve 1905 St. Petersburg manifestosu ile sonuçlanan dönemi, tarihin değiştiği önemli bir adım olarak nitelendirmektedir. Birçok tarihçi 1906 İran ve 1908 Türkiye devrimlerini de bunun devamı olarak görmüştür. Yani aslında 1949 Çin Devrimi’ne kadar süren Dünya’daki bütün devrimci hareketlerin kökenidir.

O gün Çar II. Nikolay’a ilan........

© Aydınlık