menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Göçmen, güvencesiz, işçi

7 0
28.11.2025

Türkiye’nin dört bir yanında yükselen her kolonun, her beton kalıbının içinde yalnızca çimento değil, yol parasını bile zar zor bir araya getiren işçilerin umutları, memleketten memlekete savrulan bedenleri ve çoğu zaman kimsenin duymadığı bir adalet çığlığı vardır. İnşaat işçisi bu ülkenin en görünmez göçmenidir; gurbetçi demezler ama gerçekte bir şantiyeden diğerine sürekli yer değiştiren bir hayat yaşarlar. Sırtında çantası, cebinde çoğu zaman sadece bir gidiş bileti, telefon çaldığı an toparlanıp yollara düşer. Bir gün Diyarbakır’da, ertesi gün İzmir’in bir köyünde, sonra İstanbul’da bir şantiyede… Ev yok, düzen yok, güvence yok.

Bütün yolculuk çoğu zaman bir telefon konuşmasıyla başlar: “Yarın gel, işe başlıyorsun, ücret şu.” İşçi de çaresizce inanır çünkü yaşamak için çalışması gerekir. Ama çoğu zaman iş yerine vardığında, ayaklarının tozu daha kurumadan duyduğu ilk cümle, bütün hayatını altüst etmeye yeter: “Ya o ücret değil, bu ücret. İstersen çalış, istemezsen kapı orada.” Yirmi dört saatlik yolun yorgunluğu bir yana, cebindeki son parayla aldığı bilet........

© Yeni Yaşam