menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Bitlis’te beş minarenin yerini HES’ler alıyor

12 0
19.06.2025

Bitlis’in dağlarında yankılanan su sesleri, rüzgârla dans eden ağaçların fısıltısı, balın kokusu, ceviz ağacının gölgesi, yüzyıllardır burada yaşayanların hikâyesidir. Fakat bugün bu sesler, baraj motorlarının uğultusunda boğulmakta; derelerimize, ormanlarımıza ve köylerimize sessizce ölüm taşınmaktadır.

Bitlis, yalnızca taşın toprağın değil, suyun, ağacın ve canlıların ortak evidir. Bugün bu ev, sistematik bir şekilde parçalanıyor. Asimilasyon, zorunlu göç ve kalkınma maskesiyle sürdürülen ekolojik yıkım politikaları, kenti insansızlaştırmakla kalmıyor; doğasını da susturuyor. HES projeleriyle, orman kıyımlarıyla Bitlis adım adım boğuluyor.

Baykan 1 ve 2 HES projeleri, Botan Çayı kolu üzerine kurulmak istenen Hizan HES, Şahin Güzeldere-Ölek Deresi hattında planlanan barajlar… Her biri doğayı sadece teknik bir harita üzerinde değerlendiren anlayışın ürünüdür. Kürtçe isimleri gizlenmiş, yerelin hafızası silinmiş, vadilerin ruhu duyulmaz hale getirilmiş durumda.

Barajların kurulacağı bölgeler, endemik bitki çeşitliliğiyle, şelaleleriyle, su kaynaklarıyla eşsiz doğal alanlardır. O dereler sadece su taşımaz; yüzlerce canlının yaşam alanıdır, köylünün geçim kaynağıdır, arıcılığın, hayvancılığın, tarımın nabzıdır. Barajla birlikte bu yaşam damarları kesilecek; nehirle birlikte umut da akıp........

© Yeni Yaşam