Barış korkularla gerçekleşmez
Türk devleti, bölgede yaşanan gelişmeleri ve bu gelişmelerin devletin geleceğini tehlikeye attığını ileri sürerek, yani “beka sorununu” gerekçe yaparak barış ve demokratik toplum sürecine sahip çıkar görünmüştür. Ancak barış ve demokratik toplum süreci, aynı korkulardan dolayı istenen hızda ilerlememektedir. Bu durumun önemli siyasal ve sosyal sorunlara yol açtığı açıktır.
“Beka” korkusu ve bu korkuya göre politika geliştirmek ve uygulamak, devleti yönetenlerin tercihinden çok Türk devletinin kuruluş manifestosundan ve yapısal özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu’nun mirası üzerinde kurulan Türk devleti, farklı etnik ve dinsel topluluklara katliamlar ve soykırımlar uygulayarak var olmuş, bu yolla bugüne kadar yaşamıştır.
Dolayısıyla “Beka korkuluğu” Türk devletinin her türlü korkusunun ve bu korkularla topluma saldırmasının temel aracı olmuştur. Koçgirî, Agirî, Zîlan, Dêrsim ve daha birçok soykırımın ve katliamın, yapılan darbelerin, Kürtlere karşı sürdürülen savaşın, hepsinin gerekçesi, devletin “bekası” olarak sunulmuştur.
Ayrıca devletin bu özelliği, devlet yöneticilerinin sürekli olarak ırkçı, faşist ve gerici kadrolardan oluşmasını sağlamıştır. O nedenle, yöneticilerden bağımsız olarak Türk devleti, oluştuğu günden bugüne kadar, halklara ve toplumlara düşman ve aynı zamanda halklarda ve toplumlarda korkan bir devlet olmuştur.
Bu anlamda Türk devleti, en başta Kürtlerden korkuyor. Kürtlerin, millet olmaktan kaynaklanan ulusal- demokratik haklarını talep etmeleri, istediklerini elde edebilecek düzeyde örgütlü olmaları ve dönemin koşullarının Kürtler için avantajlı olması, devleti........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel