Mahmudpaşa ve Nuruosmaniye’nin kalabalık ve yokuşlu yollarını arkamızda bırakıp, Osmanlı mimarisinin İstanbul'daki en müstesna eserlerinden olan Nuruosmaniye Camii’ni ziyaretimizi de tamamlayıp, camiinin Nuruosmaniye Meydanı’na göre tam ters istikametinde bulunan avlu kapısından çıktığımızda kendimizi apayrı bir dünyada buluruz.

Kapalıçarşı: Nuruosmaniye Camii’nin kıble cihetine göre tam aksi istikamette bulunan avlu kapısından kendimizi dışarı attığımızda karşımıza Nuruosmaniye Camii ile bakışan cümle kapısı ile Kapalıçarşı bizlere merhaba der. Kapalıçarşı, İstanbul içinde ayrı bir semt olmamakla birlikte, müstakil bir semt kadar ehemmiyetli olmasına binaen ayrı bir başlık altında incelenmesi elzemdir. Kapalıçarşı hem İstanbul'daki hem de dünyadaki ilk alışveriş merkezi olarak kabul edilmektedir.

Kendimizi çarşının kendine çeken ihtişamlı kapısı, yaldızlı kitabesi, kitabe üzerinde bulunan devasa Osmanlı arması ve kapının bütünlüğü ile uyumlu olan oymaları bizlere görsel bir şölen sunmaktadır. Bu kapı İstanbul'da bulunan anıtsal kapılar içinde akılda kalıcı etkisi olan bir eserdir. Ayağımızı kapıdan içeri atar atmaz bizleri içerideki dükkânların ışıl ışıl vitrinleri karşılıyor. Kendimizi tekrardan bir girdabın içerisinde buluyoruz. İçerideki kalabalıktan hasıl olan gürültü bizlere arı kovanından çıkan sesleri hatırlatıyor. Bizleri adım adım içine çeken bu curcunalı dünya her yeni adımda bizlere pek çok bilinmezi de sunmakta.

Çarsının ilk nüvesini oluşturan iki kısımdan birincisi 36 metreye 48 metre ebadında olan ve Cevahir Bedesteni olarak bilinen kısmın fetihten sonra mı yoksa Roma zamanında mı yapıldığı konusu sanat tarihçileri arasında bir tartışma konusudur. Bunun yanında Sandal Bedesteni olarak bilinen, pamuklu ve ipekli ipler kullanılarak dokunan bir tür kumaş olan sandalın satıldığı ikinci kısmın ise fetihten sonra Fatih Sultan Mehmed tarafından 1472-1478 tarihleri arasında yapıldığı tahmin edilmektedir. Sandal Bedesteni 20 kubbeli olarak yapılmış olmakla beraber, Edirne ve Bursa’da yapılan daha eski donem örneklerinin devamı niteliğindedir. İlk yapıldığı donemde 46 dükkân bulunan Sandal Bedesteni Osmanlının son döneminde kıymetli kumaşların, türlü türlü kıymetli emtianın mezatla satıldığı bir yer haline gelmiş ve bu durum 1980lere kadar da devam etmiştir. Bu tarihten sonra bir müddet antikacılar çarsısı olarak hizmet vermiş ise de günümüzde özel bir şirket tarafından işletilmektedir.

Bu iki bedestenin etrafında Kanuni Sultan Süleyman tarafından bazı eklemeler yapılmaya başlanmış ve ilk çarşı ahşap olarak bu dönemde inşa edilmiştir. İlk tesis edildiği günden bugüne kadar yapılan yeni eklemelerle sürekli genişleyen Kapalıçarşı, günümüzde 30 dönümden fazla bir alanı kaplayan bir görünüme bürünmüştür. Labirent görünümlü bu yapılar topluluğu 66 sokak halinde taksim edilmiş olmakla beraber, 4000’e yakın dukanı da aynı çatı altında toplar. 25bin kişinin ekmek yemesine vesile olan bu devasa çarsı aynı anda 500bin kişiyi ağırlama kapasitesini de sahiptir.

Eskiden her sokakta belirli bir meslekten esnafların bir araya gelmesi bu sokaklara o mesleklerin isimlerinin verilmesini sağlamıştır. Günümüzün modern çağında çoğu tarihin tozlu raflarında yerlerini almış olan bazı meslekler en azından Kapalıçarşı'nın sokaklarında isim olarak yaşamaktalar. Dükkânlar yapılırken hepsi aynı büyüklükte yapılmaya çalışılmıştır. Osmanlı zamanında çarşı için konulan kurallara uyulup uyulmadığını kontrol eden görevliler çarşıyı her gün kolaçan ederlerdi.

Esnaf loncalara kayıtlı olmak zorundaydı. Satışlarda rekabet etmek kesinlikle yasaktı. Hiçbir esnaf dükkân önünde kalabalığa teşhir ederek ürün üretemezdi. Ürünlerin devletin koyduğu fiyatın üzerinde satılması ise bir suçtu.

Tarih boyunca onlarca yangın ve deprem badiresini atlatan Kapalıçarşı, 1894 İstanbul Depremi’ni ve 1954 yangınını atlatarak bugünlere ulaşmıştır. Günümüzde kuyumcu esnafının başı çektiği çarşıda, çeşit çeşit meslekten pek çok dükkân meraklılara ürünlerini teşhir etmektedirler. Nuruosmaniye, Bayezid, Mahmudpaşa, Örücüler, Sepetçihan, Çarşıkapi, Takkeciler, Kuyumcular, Çuhacıhan, Zenneciler ve Tavukpazarı adlarında 11 ana ve 13 tali kapısı bulunan Kapalıçarşı'da, 17 han, 1 şadırvan, 10 kuyu, 7 çeşme, 1 mektep ile 5 camii bulunmaktadır.

Bütün bir gününüzü harcasanız da bitmeyecek kadar keşfedilecek köşesi olan Kapalıçarşı'ya yolunuz düşerse, çarşının kapılarının halka açılmasından kapanışına kadar içeride vakit geçirebilir ve yıllık 100 milyon ziyaretçisinden birisi olabilirsiniz. Çarşının pazar günleri kapalı olduğunu belirtmekte ayrıca fayda var. Haydi rastgele...

QOSHE - İstanbul'un tarihi semtleri (14) - Şafak Evcen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İstanbul'un tarihi semtleri (14)

33 0
18.02.2024

Mahmudpaşa ve Nuruosmaniye’nin kalabalık ve yokuşlu yollarını arkamızda bırakıp, Osmanlı mimarisinin İstanbul'daki en müstesna eserlerinden olan Nuruosmaniye Camii’ni ziyaretimizi de tamamlayıp, camiinin Nuruosmaniye Meydanı’na göre tam ters istikametinde bulunan avlu kapısından çıktığımızda kendimizi apayrı bir dünyada buluruz.

Kapalıçarşı: Nuruosmaniye Camii’nin kıble cihetine göre tam aksi istikamette bulunan avlu kapısından kendimizi dışarı attığımızda karşımıza Nuruosmaniye Camii ile bakışan cümle kapısı ile Kapalıçarşı bizlere merhaba der. Kapalıçarşı, İstanbul içinde ayrı bir semt olmamakla birlikte, müstakil bir semt kadar ehemmiyetli olmasına binaen ayrı bir başlık altında incelenmesi elzemdir. Kapalıçarşı hem İstanbul'daki hem de dünyadaki ilk alışveriş merkezi olarak kabul edilmektedir.

Kendimizi çarşının kendine çeken ihtişamlı kapısı, yaldızlı kitabesi, kitabe üzerinde bulunan devasa Osmanlı arması ve kapının bütünlüğü ile uyumlu olan oymaları bizlere görsel bir şölen sunmaktadır. Bu kapı İstanbul'da bulunan anıtsal kapılar içinde akılda kalıcı etkisi olan bir eserdir. Ayağımızı kapıdan içeri atar atmaz bizleri içerideki dükkânların ışıl ışıl vitrinleri karşılıyor. Kendimizi tekrardan bir girdabın içerisinde buluyoruz. İçerideki kalabalıktan hasıl olan gürültü bizlere arı kovanından çıkan sesleri hatırlatıyor. Bizleri adım adım içine çeken bu curcunalı dünya her yeni adımda bizlere pek çok bilinmezi de sunmakta.

Çarsının ilk nüvesini oluşturan iki kısımdan birincisi 36 metreye 48 metre........

© Yeni Söz


Get it on Google Play