Düşünce dünyamızın “iyiler”i ve “kötüler”i kimlerdi?
28 Şubat’ın maliyeti çok yüksek oldu. Türkiye bütün varlığı ile uçurumun kenarına kadar geldi. 90’ların karanlık bir dönem olarak nitelendirilmesi uçurum metaforunu daha iyi açıklar. Yaklaşık on yıllık dönemde dışarıyla kendi menfaatleri ölçüsünde iyi ilişkiler kuran kişi ve gruplar, “müstevliler”in emelleri ile kendi menfaatleri arasında uyum sağlayınca Türkiye’yi teslim etme fikrini çabucak içselleştirdiler. Devlet kurumlarını içeriden ele geçirmeyi başarmaları ölçüsünde güç devşirdiler ve bunun neticesinde devlet ile millet arasındaki mesafe gittikçe açıldı. 90’ların başından itibaren ABD ve İngiltere Türk ve İslam coğrafyasında yeni bir istila ve işgal döneminin kapılarını açtı. FETÖ gibi gayr-i millî yapılar açılan bu kapıdan girerek devleti içeriden ele geçirme sürecini başarı ile yürüttüler. Bu dönemde millî nitelikleri ile öne çıkan yapılara sirayet etmelerinin bedeli Türkiye açısından çok ağırdı. 28 Şubat’ın bir numaralı aktörleri hesap vermek zorunda kalınca itibardan da düştüler fakat FETÖ gücüne güç kattı.
FETÖ gibi bağımlı yapılar, Türkiye’nin NATO şemsiyesi altına girdiği 1950’li yıllardan itibaren Batı ile kurulan bağımlılık ilişkisinin bir sonucuydu. Bu yapılar her zaman devlet ile millet arasındaki mesafeden faydalanmıştır. Fakat o dönemde “iyiler” ve “kötüler” gibi daha “romantik” ayrımlar hüküm sürüyordu. Bunun en önemli gerekçesi ilericiler ve gericiler, aydınlıkçılar ve karanlıkçılar gibi yapay karşıtlıkların geçerliğini yitirmemiş........
© Yeni Şafak
visit website