Geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in Anadolu Ajansı’na Filistin’le alakalı verdiği röportaj çok önemliydi. Bayülgen konunun önemini kavramış ve nasıl adımlar atılması gerektiğini gayet net bir şekilde gözler önüne başarılı bir şekilde aktarıyor. Söyledikleri arasında en dikkat değer kısım bence sanatçıların Filistin’e destek olarak yaptıkları eylemlerde, söylemlerde öznenin sanatçı değil Filistin olması gerektiğine ilişkin olandı. Bayülgen çok haklı bir noktaya temas ederek söylemin önemli olduğunu lakin sanatçıların eserleriyle Filistin’e destek olmaları gerektiğini belirtiyor. Bu söylediği sadece Türkiye için değil dünya genelinde de olması gereken yaklaşım. Özellikle ülkemizde sanat dünyasında slogan aktivizmi çok yaygın. Sanatçı sadece slogan atarak, aldığı ödüllerde konuşmalarıyla bir duruş sergileme çabasında. Bu durumun ne kadar sakil durduğunu biraz aklı başında olan herkes kolaylıkla fark edebilir. Ortaya konulan eserde hiçbir duruş yokken söylemlerle mesaj vermeye çalışmak tribünlere oynamaktır. Bunun en bariz örneklerini ülkemizde sinema sektöründe görüyoruz.

Filistin konusunda ise ortada çok zayıf bir söylem var. Ülkemiz sanatçıları sermayeden ürker. Aman başıma bir iş gelmesin diye her türlü tavizi verir, gıkı çıkmaz. Oyuncu tayfasının Disney+’da yayınlanması planlanan Atatürk filmi Ermeni lobisinin girişimleri neticesinde yayınlanmayınca sergiledikleri tutum ortada.

Filistin’le alakalı da İsrail lobisinin kendilerine bir baskı kuracağını düşündükleri, daha doğrusu menajerleri böyle düşündüğü için, seslerini çıkartmaktan korkuyorlar. Sinema ve oyuncu sektörü böyleyken çağdaş sanat dünyası farklı mı? Onlarda da benzer bir sessizlik hakim.

Bayülgen’in söylediklerine dönersek eserle ortaya bir tavır koymak gerek doğru lakin sloganla bile tavır koymayanlar eserleriyle nasıl destek olacaklar.

Ressam Kasım Tan, Üsküdar’ın en merkezi noktalarından birinde Valide-i Cedid Camii’nin dış duvarında 3 metreye 9 metrelik devasa bir tablo yapıyor. İsrail’in yaptığı zulme dikkat çekmek isteyen ressam “Filistin hepimizin bir vicdan meselesi” diyerek ortaya bir duruş sergiliyor. Meydandan geçen hemen herkes ressamın ortaya koyduğu esere bakıyor. Fotoğraflarını gördüğümüz acıların tuvale yansımış hali son derece etkileyici.

Bu tarz duruşlarla ortaya etkili işler çıkartmak mümkün.

İsrail’in Filistin’e saldırıları bütün dünyadan sanatçıların Filistin’e dair farkındalıklarının artmasına neden oldu. Hem Filistinli sanatçılar hem de başka ülkeden sanat profesyonelleri Filistinli sanatçılara daha fazla önem verir oldular. Bu amaçla harekete geçen birçok oluşum var. Bunlara her geçen gün yenileri de ekleniyor.

https://artists-consortium.com/ adresinde faaliyetlerini sürdüren Ahmad Hmeedat önderliğinde kurulan The Palestinian Artists Consortium [Filistinli Sanatçılar Konsorsiyumu] da bunlardan biri.

“Biz, sanat eserlerini tek bir sanal mekanda birlikte paylaşarak kendilerini güçlendirmeye çalışan ve daha geniş bir Filistinli sanatsever topluluğuna ulaşmayı amaçlayan bir grup Filistinli sanatçıyız. Tarihi Filistin’den, Batı Şeria’dan, Gazze’den sanatçılarımız var. Ayrıca diasporada yaşayan diğer yetenekli Filistinli sanatçılarla da çalışmak istiyoruz” sözleriyle kim olduklarını açıklıyorlar. Takip etmekte fayda olduğunu düşünüyorum.

QOSHE - Slogan değil eser gerek - Samed Karagöz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Slogan değil eser gerek

21 0
12.06.2024

Geçtiğimiz günlerde Okan Bayülgen’in Anadolu Ajansı’na Filistin’le alakalı verdiği röportaj çok önemliydi. Bayülgen konunun önemini kavramış ve nasıl adımlar atılması gerektiğini gayet net bir şekilde gözler önüne başarılı bir şekilde aktarıyor. Söyledikleri arasında en dikkat değer kısım bence sanatçıların Filistin’e destek olarak yaptıkları eylemlerde, söylemlerde öznenin sanatçı değil Filistin olması gerektiğine ilişkin olandı. Bayülgen çok haklı bir noktaya temas ederek söylemin önemli olduğunu lakin sanatçıların eserleriyle Filistin’e destek olmaları gerektiğini belirtiyor. Bu söylediği sadece Türkiye için değil dünya genelinde de olması gereken yaklaşım. Özellikle ülkemizde sanat dünyasında slogan aktivizmi çok yaygın. Sanatçı sadece slogan atarak, aldığı ödüllerde konuşmalarıyla bir duruş sergileme çabasında. Bu durumun ne kadar sakil durduğunu biraz aklı başında olan herkes kolaylıkla fark edebilir. Ortaya konulan eserde hiçbir duruş yokken söylemlerle mesaj vermeye çalışmak tribünlere oynamaktır. Bunun en bariz örneklerini ülkemizde sinema sektöründe görüyoruz.

Filistin........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play