7 Ekim’den bu yana İsrail özellikle Gazze’de Filistinlilere durmaksızın saldırmaya devam ediyor. Uluslararası hukukun ne dediğinin hangi kararları aldığının veya alacağının İsrail hükümetinde yer alanlar için hiçbir önemi yok. Onlar acımasızca bebek, çocuk, kadın, yaşlı gözetmeden Filistinlilere saldırıyor. Başta Amerika ve Almanya olmak üzere Batılı ülkeler de bu saldırılara destek oluyorlar. Bu saldırılar ve sistematik yok etme çabaları sadece bilinen savaş yöntemleriyle değil her alanda yapılıyor.

Kültür ve sanat alanında Filistinlilerle dayanışma açıklaması yapmak bir sanatçının kariyerine mal olabilir. Evet yaşanan tüm bu insanlık dışı saldırılara rağmen İsrail hâlâ bu alanda büyük bir dokunulmazlık sahibi. Bazı cesur ve iyi niyetli sanatçılar bunu önemsemeyerek vicdanlarına uygun davranıyorlar. Filistin lehine bir duruş sergilemenin yasak olduğu Cannes Film Festivali’nde Cate Blanchett’in zeki protestosu bunun bir örneği.

Amerika merkezli National Coalition Against Censorship (Sansüre Karşıtı Ulusal Koalisyon) [NCAC] ülkedeki tüm sansürleme vakalarını takip edip bunları duyuran ve sansürün önüne geçilmesine çabalayan bir kurum. Geçtiğimiz günlerde 7 Ekim’den bu yana sansüre uğrayan sanatçıların bir indeksini web sitelerinden yayımladı. Yayımlanan harita son derece kısıtlı haritada, çalışanların işten çıkarılmasını, galerilerin sanatçı temsilciliğini sonlandırdığı durumları, öğrenci gruplarının üniversite kampüslerinden ihraç edilmesini veya protestoların çalışmaların sunumuna geçici olarak müdahale ettiği durumları göremiyoruz. Aynı şekilde, sanatçıların bir protesto eylemiyle eserlerini kamuya sunumdan çekmeyi tercih ettiği veya sanatçıların tepki korkusuyla eserlerini veya görüşlerini otosan-sürledikleri örnekler de yer almıyor.

Haritada yer alanlar kurumların bir programı veya çalışmayı sunma planları bildirildikten sonra açıkça iptal ettiği, geri çektiği veya terk ettiği ve geri çekilme nedeninin çalışmanın algılanan siyasi içeriğiyle, sanatçının kişisel politikası veya eserin içeriğine bağlı ulusal veya kültürel çağrışımlarla ilgili olduğu durumlarla sınırlı.

Buna rağmen Amerika gibi bir “özgürlükler ülkesinde” durumun ne kadar endişe verici olduğunu gözler önüne seriyor.

İstanbul’da iki önemli sergi ziyarete açıldı. Birincisi Pera Müzesi’nde açılan ve “Küreseller”, “Basamaklar” ve “Spekülasyonlar” başlıklı üç bölümden oluşan Ters Yüz PƎRⱯ başlıklı sergi. Alışageldiğimiz sergilerden biraz farklı bu sergi. Amacı “kendini, hem giderek birbirine bağlanan hem de parçalanan bir dünyada (kültürel) kurumların rolünü keşfetmek için ortaklaşa bir pratiği benimseyen bir kurum olarak önermek.”

Yeni açılan bir diğer sergi ise Arter’de. Küratörlüğünü Gill Eatherley’nin yaptığı Jackie Matisse’in (1931-2021) Uçurtma Zamanı başlıklı sergi. Soyadında da anlaşılacağı üzere sanatla dolu bir ailede yetişen Jackie (Henri Matisse’in torunu) aynı zamanda Marcel Duchamp’ın da üvey kızıdır. Arter farklı yerlerine yayılmış, tavanlardan sarkan biraz da alışılmışın dışında uçurtmalardan oluşan bir sergi.

Yaz aylarıyla birlikte sanat piyasası Bodrum’da sergileri tercih ederken, kurumların bu aylarda yeni sergilere ev sahipliği yapması şehre hareket katıyor.

QOSHE - Sansürün haritası - Samed Karagöz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sansürün haritası

29 0
26.05.2024

7 Ekim’den bu yana İsrail özellikle Gazze’de Filistinlilere durmaksızın saldırmaya devam ediyor. Uluslararası hukukun ne dediğinin hangi kararları aldığının veya alacağının İsrail hükümetinde yer alanlar için hiçbir önemi yok. Onlar acımasızca bebek, çocuk, kadın, yaşlı gözetmeden Filistinlilere saldırıyor. Başta Amerika ve Almanya olmak üzere Batılı ülkeler de bu saldırılara destek oluyorlar. Bu saldırılar ve sistematik yok etme çabaları sadece bilinen savaş yöntemleriyle değil her alanda yapılıyor.

Kültür ve sanat alanında Filistinlilerle dayanışma açıklaması yapmak bir sanatçının kariyerine mal olabilir. Evet yaşanan tüm bu insanlık dışı saldırılara rağmen İsrail hâlâ bu alanda büyük bir dokunulmazlık sahibi. Bazı cesur ve iyi niyetli sanatçılar bunu önemsemeyerek vicdanlarına uygun davranıyorlar. Filistin lehine bir duruş sergilemenin yasak olduğu Cannes Film Festivali’nde Cate Blanchett’in zeki protestosu bunun bir örneği.

Amerika merkezli National Coalition Against Censorship (Sansüre Karşıtı Ulusal Koalisyon) [NCAC] ülkedeki tüm sansürleme vakalarını takip edip........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play