Terör devleti İsrail’in ortaya çıkışıyla birlikte Büyük Felaket olarak adlandırdığımız Nekbe yaşandı. Bunun neticesinde yüzbinlerce Filistinli mülteci konumuna düştü. Bunların arasında çocuklar, gençler, bebekler, yaşlılar da vardı. Bu insanlar çeşitli mülteci kamplarında yaşamaya başladılar. Büyük kısmı Beyrut’taki kamplarda yaşamaya başladılar. Zaman içinde bu kamplarda bazı sanatçılar da yetişti. Oldukça hareketli bir siyasi dönemde Arap kitlelere hitap etme konusunda şairlere katılmaya istekli olan bu gruptaki sanatçıların çoğu, figüratif ifadenin popülist bir biçimini destekledi; resimsel dilleri genellikle popüler metaforlardan görüntüler ödünç aldı. Sanatlarının genel amacı, Filistin deneyimini temsil edecek ve ulusal davaya destek talep edecek bir sesi ifade etmeye çalışmaktı.

Kamplardan gelen sanat hiçbir zaman Beyrut’un sanat pazarına veya ticari galerilerine ulaşamadı. Kamuya açık olarak izlendiğinde, genellikle Filistin Kurtuluş Örgütü Sanat Eğitimi Departmanı’nın (PO) sponsorluğunda doğaçlama kamusal alanlardaki karma sergilerde yapılıyordu. Bu tür sergiler genellikle ulusal bir olayı anmak için veya Beyrut’ta ya da Arap dünyasında ya da yurt dışında başka yerlerdeki dayanışmayı gösteriyordu.

Çoğunlukla Filistin'in köylerinden ve kırsal alanlarından gelen kamp sanatçılarının tamamı erkekti; kadınların sanatsal yetenekleri genellikle memleketlerine özgü geleneksel işlemelere yönlendiriliyordu. Resimlerin satışları son derece sınırlıyı. Görece daha müreffeh bir hayat yaşama şansı bulan ve çoğunlukla Körfez ülkelerine göç etmiş Filistinliler genellikle Körfez’de çalışan kişiler satın alıyordu.

Bu sanatçıların bir çoğu sanatlarını icra ederek geçinemedikleri için farklı işlerde de çalışıyorlardı. Yerleşik bir hayata sahip sanatçıların bile sadece sanatlarıyla geçinebilmelerinin son derece zor olduğu göz önüne alınırsa mülteci sanatçıların içinde bulunduğu durum bir nebze daha anlaşılabilir. Bu sanatçıların çoğu Birleşmiş Milletler Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) okullarında öğretmen veya yönetici olarak, reklam ajanslarında, inşaatlarda veya mevsimlik tarım işçisi olarak çalışmak zorunda kaldılar.

Beyrut’un Batı dünyasıyla yakın ilişkilere sahip olan galerinin oluşturduğu imkânlara Filistinli sanatçılar erişmediler. Bu da onların daha dar bir çevrede sanatlarını icra etmelerine neden oldu.

Lübnan’daki mülteci kamplarından veya Arap dünyasının başka yerlerindeki kamplardan Beyrut’a göç eden Filistinli sanatçılar arasında Naji al-Ali, Ismail Shammout, Mustafa el-Hallaj, İbrahim Gannem.

Shammout ve Hallaj, Kahire’de sanat çalışmalarına devam etmek için Mısır’dan burs aldıkları için kamp sanatçıları arasında istisnaydılar. Shammout, Gazze’deki (o zamanlar Mısır yönetimi altında olan) bir mülteci kampındandı ve Hallaj, Kahire’nin fakir bir mahallesinde yaşayan bir mülteciydi. Öte yandan Lübnan’daki mülteci kamplarında büyüyen Ali ve Ghannam çoğunlukla kendi kendilerini yetiştirmişlerdi. Ali, geleneksel resmin resimsel sınırlarından kurtulacak ve siyasi bir karikatürist olarak Arap dünyasında üne kavuşacaktı; Ghannam ise inatla kişisel bir anlatı resmi biçimini takip etti. Kendi kuşağı kamp sanatçılarının çoğu gibi kampların ötesinde neredeyse bilinmedi. Dört sanatçı da Beyrut’un en parlak döneminde çalıştı ve hepsi 1982 İsrail işgalinden sonra dağıldı.

QOSHE - Mülteci kamplarındaki sanatçılar-1 - Samed Karagöz
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mülteci kamplarındaki sanatçılar-1

6 1
16.06.2024

Terör devleti İsrail’in ortaya çıkışıyla birlikte Büyük Felaket olarak adlandırdığımız Nekbe yaşandı. Bunun neticesinde yüzbinlerce Filistinli mülteci konumuna düştü. Bunların arasında çocuklar, gençler, bebekler, yaşlılar da vardı. Bu insanlar çeşitli mülteci kamplarında yaşamaya başladılar. Büyük kısmı Beyrut’taki kamplarda yaşamaya başladılar. Zaman içinde bu kamplarda bazı sanatçılar da yetişti. Oldukça hareketli bir siyasi dönemde Arap kitlelere hitap etme konusunda şairlere katılmaya istekli olan bu gruptaki sanatçıların çoğu, figüratif ifadenin popülist bir biçimini destekledi; resimsel dilleri genellikle popüler metaforlardan görüntüler ödünç aldı. Sanatlarının genel amacı, Filistin deneyimini temsil edecek ve ulusal davaya destek talep edecek bir sesi ifade etmeye çalışmaktı.

Kamplardan gelen sanat hiçbir zaman Beyrut’un sanat pazarına veya ticari galerilerine ulaşamadı. Kamuya açık olarak izlendiğinde, genellikle Filistin Kurtuluş Örgütü Sanat Eğitimi Departmanı’nın (PO) sponsorluğunda doğaçlama kamusal alanlardaki karma sergilerde yapılıyordu. Bu tür sergiler genellikle ulusal bir olayı anmak........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play