Uzun süredir bu sütunda konu aldığım meseleleri ele alırken ısrarla ‘iyilik’ ve ‘kötülük’ kavramlarını kullanıyorum. Bu kavramları niye tercih ediyorum? Çünkü bu kavramlar yerine, gündeme gelen çatışmaların iki tarafına birtakım özel isimleri, ülkeleri, grupları ya da birbirinden ayrışan başka yapıları koyduğumuzda kısa zaman içinde oluşan toz duman ortamında meselenin özünü kaybettiğimizi düşünüyorum. İnsanlar tarafgirlikle hareket etmeye başlıyor ve meselenin niteliğini göz ardı etmeye başlıyor.

Gazze’de bugün yaşanan hadiselerin bir tarafına Filistinlileri, diğer tarafına İsrail’i koyarsak bir devletle devleti olmayan bir halkın çatıştığı gibi bir algıyı zemin kabul etmiş oluyoruz. Oysa bunu aşan şeyler yaşanıyor Filistin topraklarında. Bütün kutsal metinlerde tarifini bulan iyiler ve kötüler arasında yaşanıyor bu savaş. Bugün insanlığın kalbiyle irtibatını tamamen yitirmiş kısmı dışındaki büyük çoğunluğu ‘iyilik’i Filistinlilerde rahatlıkla teşhis ediyor. Belki bundan da büyük bir rahatlıkla siyonist İsrail’de ve İsraillilerde de ‘kötülük’ün vücut bulmuş halini görüyor.

Son birkaç ayda şahit olduğumuz şeyler, yeryüzünde aslında tek bir temel çatışma, tek bir savaş olduğunu aşikar kıldı. Savaş iyilikle kötülük arasında... Diğer her türlü kavram ve yakıştırma, aslında bu temel gerçeği görmemizi engelleyen birer perde... Biz insanlar birtakım asabiyetler üzerinden birbirimizi kırıp dökerken, gerçek kötülük bizim bakmayı ihmal ettiğimiz yerde sürekli mevzi kazanıyor. Hem de kötülük dediğimiz şeyi aklımızın, izanımızın, insafımızın, yani insanlığımız idrak edemeyeceği kadar karanlık noktalara taşıyarak...

Jeffrey Epstein dosyasından sızan kirli bilgiler, içinde zerre miktarı iyilik barınan herhangi bir insanı afallatacak nitelikte. Neden ‘nefret ettirecek’, ‘öfkelendirecek’, ‘lanet okutturacak’ gibi daha şiddetli fiiller yerine ‘afallatacak’ gibi daha ortadan bir fiil kullanıyorum bunu söylerken? Çünkü içinde iyilikten eser olan biri için, ilk duyduğunda hemen kavranabilecek şeyler değil bunlar... İlk tepki afallamak oluyor, çünkü böylesine bir kötülükler zincirlemesi, böylesine insanlıktan uzak bir canavarlık, böylesine ete kemiğe bürünmüş bir şeytanilik gerçekten anlaşılabilir, anlamlandırılabilir şeyler değil bizim gibi insanlar için... Bütün hatalarımıza, günahlarımıza, yanlışlarımıza, gizli açık ayıplarımıza rağmen bu böyle... Çok şükür ki böyle!

Pedofili, tecavüz, en iğrenç cinsinden işkence ve cinayetler... Bütün bunları şantaj amaçlı bir şekilde gizlice kayda alarak kişileri değil, devletleri, yönetimleri, kraliyet üyelerini, finans ve medya kuruluşlarını, şov dünyasını, şöhretli sporcuları ve daha kim bilir kimleri esir alan, parmağında oynatan bir ifrit şebekesi... Arkasında yine siyonist baronlar var.

Gazze’de olanlara sessiz kalan ya da İsrail’in yanında yer alan hemen herkesin ipi siyonist şebekenin elinde belli ki. Bu koca koca ülke yönetimlerini, dev şirketleri, küresel markaları, medyayı ve sosyal medyayı, jet sosyeteyi, sanat ve spor dünyasını, velhasıl dünyanın sevk ve idaresinde orantısızca hakimiyet kuran hemen herkesi, her yapıyı güvenilmez, hain, hatta kötülüğün askeri haline getiriyor. Biz geriden geldiğimiz ve bu aksak hallerimizle kötülüğün hızına yetişemediğimiz için bunu şimdi fark ediyoruz sadece.

Böyle her şeyin ayan beyan hale geldiği, kozların açıkça paylaşılmasını kaçınılmaz hale getiren bir dünyada yaşamak eskisinden daha zor olacak. Artık silkinerek insanlığımıza sahip çıkmamız, bir çok şeye yeni bir izah getirmemiz, konumumuzu yeniden belirlememiz gerekiyor. Yani ağır uykumuzdan uyanarak ‘iyilik’i hem kendimizde hem dünyada tahkim etmemiz, güçlü bir şekilde ayağa kaldırmamız gerekiyor.

Hiç iyi bir şey yok mu bu yeni durumda?

Var, nerede yaşıyor olursa olsun insanlığın çok çok büyük bir kısmı artık kötülerin yalanlarına inanmıyor.

QOSHE - Kötülük çıplak! - Gökhan Özcan
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kötülük çıplak!

63 18
11.01.2024

Uzun süredir bu sütunda konu aldığım meseleleri ele alırken ısrarla ‘iyilik’ ve ‘kötülük’ kavramlarını kullanıyorum. Bu kavramları niye tercih ediyorum? Çünkü bu kavramlar yerine, gündeme gelen çatışmaların iki tarafına birtakım özel isimleri, ülkeleri, grupları ya da birbirinden ayrışan başka yapıları koyduğumuzda kısa zaman içinde oluşan toz duman ortamında meselenin özünü kaybettiğimizi düşünüyorum. İnsanlar tarafgirlikle hareket etmeye başlıyor ve meselenin niteliğini göz ardı etmeye başlıyor.

Gazze’de bugün yaşanan hadiselerin bir tarafına Filistinlileri, diğer tarafına İsrail’i koyarsak bir devletle devleti olmayan bir halkın çatıştığı gibi bir algıyı zemin kabul etmiş oluyoruz. Oysa bunu aşan şeyler yaşanıyor Filistin topraklarında. Bütün kutsal metinlerde tarifini bulan iyiler ve kötüler arasında yaşanıyor bu savaş. Bugün insanlığın kalbiyle irtibatını tamamen yitirmiş kısmı dışındaki büyük çoğunluğu ‘iyilik’i Filistinlilerde rahatlıkla teşhis ediyor. Belki bundan da büyük bir rahatlıkla siyonist İsrail’de ve İsraillilerde de ‘kötülük’ün vücut bulmuş halini görüyor.

Son birkaç ayda şahit olduğumuz şeyler, yeryüzünde aslında tek bir temel çatışma, tek bir savaş olduğunu aşikar kıldı. Savaş iyilikle kötülük arasında... Diğer her........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play