Williamson, ‘film okumasında’ basit bir akıl yürütmeyle yola çıkıyordu… Onun analizinde iki kavram ve en az dört seçenek söz konusuydu.

Özetle, iyi yapılmış, çekilmiş, kurgulanmış, göze hitap eden, duyguları tetikleyen, eğlendiren bir film ille de ‘iyi film’ sonucunu vermeyebiliyordu. Tıpkı kötü yapılmış bir filmin mutlaka ‘kötü’ olacağı anlamına gelmeyebileceği gibi…

Ancak kötü… Doğru da değil… İstanbullu etkilense de bu filmi yemez… Sıfır noktasından haykırdığı “Her şey güzel olacak” vaadi ile aynı etkiyi uyandırmaz. Çünkü artık sıfır noktasının çok ötesinde…

“Gençleri sevdi; onlara ev-okul oldu, yurtlar, burslar verdi İstanbul.

Yaşlısına sevgi-saygı, şefkatle dolu; meydanlar, parklar bezendi İstanbul.

Annenin yoldaşı, çocuğunun kreşi, yok dünyada eşi, öyle bir şehir İstanbul.

Öğrencisi mutlu, çocukları neşeli, kim yaptı bu işi; 16 milyon kişi.

Tarihine, geçmişine öyle sarıldı, öyle korundu ki İstanbul.

Metroları baştan başa ağ gibi sardı. Zorlukları bir bir çözdü İstanbul.

İstanbul güzel şehir, daha güzel olacak. Sözümüz var, tüm dünya ona hayran kalacak. Taşı toprağı altın, daha da parlayacak. Biz çalışacağız İstanbul kazanacak.

Vapuru, simidi, hayatı, neşesi, bizi bize bağlayan İstanbul sevgisi.

Biri var biliyorsun İstanbul sevdalısı, yine seninleyiz 16 milyon kişi. Yaparız bu işi 16 milyon kişi.”

Bekleyip göreceğiz…

Prof. Dr. James Grunig

* Türkiye, “İnsanlı İlk Uzay Misyonu” için heyecanla Perşembe gününü bekliyor… İlk Türk astronot, F-16 pilotu Alper Gezeravcı, fırlatmanın ardından ISS’de (Uluslararası Uzay İstasyonu) 14 gün kalacak, 13 farklı bilimsel deneye imza atacak. Ülkemizin gurur projelerinden biri olan bu hadise için geri sayım sürerken LC Waikiki, tarihi olaya özel tasarlanmış TUA (Türkiye Uzay Ajansı) koleksiyonu hazırladığını açıkladı (Şebnem Ateş, Desibel). Firmanın teknoloji ve uzay konusuna odaklı bu millî meseleyi sahiplenmesinin, elbette kendi algılanması ve itibarı için önemli bir anlamı var. Stratejik bir yaklaşımın sonucu olan bu hamle, hedef kitle ve paydaşları nezdinde, marka ile bahsi geçen kavramlar arasında bir paralellik kurulmasına hizmet ediyor. İletişimde ‘gündem yönetimi’ dediğimiz söz konusu aksiyon, daha önce NASA logolu ürünler tasarlayarak satışa sunan markanın hem stratejisini sürdürdüğünü hem de bu alandaki millî konuları daha güçlü sahiplendiğini ortaya koyuyor.

* Uluslararası Yatırımcılar Derneği’nin (YASED) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın 12 Ocak 2024’te paylaştığı Ödemeler Dengesi İstatistikleri’nden derleyerek hazırladığı “Rakamlarla Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Bülteni”ne göre; 2023 yılının Kasım ayında Türkiye’ye 1 milyar 260 milyon dolarlık Uluslararası Doğrudan Yatırım (UDY) girmiş. Her ne kadar son iki ayda yatırımlar görece yüksek düzeylere dönüş yapsa da 2023 yılının ilk on bir ayında geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 27’lik bir düşüşle toplamda 9,2 milyar dolar düzeyinde bir UDY girişi kaydedilmiş. Türkiye, 2023’ün Kasım ayında, yatırım sermayesi girişleriyle 642 milyon dolar, yabancı uyruklulara gayrimenkul satışı yoluyla 256 milyon dolar, borçlanma araçları vasıtasıyla 410 milyon dolar değerinde UDY girişi kaydetmiş. (Hilal Arı, Medyaevi)

* Kaspersky Business Digitization anketine göre; Türkiye’deki çalışanların %43’ü bir deepfake’i gerçek görüntüden ayırt edebileceklerini söylemiş; ancak yapılan testte yalnızca %21’i gerçek bir görüntüyü yapay zekânın hazırladığı görüntüden ayırt edebilmiş. Deepfake, bireyleri veya kuruluşları dolandırmak için sahte videolar veya görüntüler oluşturmak amacıyla kullanılıyor. Uzmanlar, “Siber suçluların bir CEO’nun banka havalesi talep ettiği veya bir ödemeye onay verdiği sahte bir video oluşturabilir ve bu video şirket fonlarını çalmak için kullanılabilir” diyerek uyarmışlar. İletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun’un söylediği gibi; “Burada iyimserliğe ya da kötümserliğe ihtiyacımız yok, gerçekçiliğe ihtiyacımız var. Yapay zekâyı tartışırken bizim teknolojik determinizm ve teknofobiye de ihtiyacımız yok.”

QOSHE - İyi yapılmış kötü film… - Ali Saydam
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

İyi yapılmış kötü film…

29 1
16.01.2024

Williamson, ‘film okumasında’ basit bir akıl yürütmeyle yola çıkıyordu… Onun analizinde iki kavram ve en az dört seçenek söz konusuydu.

Özetle, iyi yapılmış, çekilmiş, kurgulanmış, göze hitap eden, duyguları tetikleyen, eğlendiren bir film ille de ‘iyi film’ sonucunu vermeyebiliyordu. Tıpkı kötü yapılmış bir filmin mutlaka ‘kötü’ olacağı anlamına gelmeyebileceği gibi…

Ancak kötü… Doğru da değil… İstanbullu etkilense de bu filmi yemez… Sıfır noktasından haykırdığı “Her şey güzel olacak” vaadi ile aynı etkiyi uyandırmaz. Çünkü artık sıfır noktasının çok ötesinde…

“Gençleri sevdi; onlara ev-okul oldu, yurtlar, burslar verdi İstanbul.

Yaşlısına sevgi-saygı, şefkatle dolu; meydanlar, parklar bezendi İstanbul.

Annenin yoldaşı, çocuğunun kreşi, yok dünyada eşi, öyle bir şehir İstanbul.

Öğrencisi mutlu, çocukları neşeli, kim yaptı bu işi; 16 milyon kişi.

Tarihine, geçmişine öyle sarıldı, öyle korundu ki İstanbul.

Metroları baştan başa ağ gibi sardı. Zorlukları bir bir çözdü İstanbul.

İstanbul güzel şehir, daha güzel olacak. Sözümüz var, tüm dünya ona hayran kalacak. Taşı toprağı altın, daha da parlayacak. Biz çalışacağız İstanbul kazanacak.

Vapuru, simidi, hayatı, neşesi, bizi bize bağlayan İstanbul sevgisi.

Biri var biliyorsun İstanbul sevdalısı, yine seninleyiz 16........

© Yeni Şafak


Get it on Google Play