Meşhur yazar ve düşünür Tolstoy’un, “İnsan Ne İle Yaşar” adlı kitabında çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik hikayesi böyleleri için en çarpıcı bir örnektir.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır.

Uzak bir yerlerde cömert bir kralın karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için krala gidip talebini iletir.

Kral, Pahom’a der: “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin olacak. Fakat güneş batmadan önce başladığın yere dönmen lazım. Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.

Geriye doğru koşar, koşar…

Sonunda kesilir takâti. Halsiz adımlarla yürümeye devam ederken, Pahom’un burnundan kanlar damlamaya başlar. Tam başladığı noktaya yaklaşmışken, bir an yığılır yere ve bir daha kalkamaz.

Kral oraya gelir, adamlarına bir mezar kazdırır. Pahom’u oraya gömerler. Kral Pahom’un mezarının başında durur şöyle der: “Bir insana işte bu kadar toprak yeter!”

**

Modayı takip edemeyenlere, evini beğenmeyenlere, mekanı dar bulanlara, çarşıda pazarda gezmeye eğlenmeye doyamayanlara, daha çok para için, hesabı daha fazla kabartmak için çırpınanlara da yeter toprağın altı. İhtiraslarımız, bitip tükenmeyen arzularımız için, az bir toprağa ihtiyaç var sadece..

Sofraya koyabildiğimiz bir bardak çaya, zeytine, ekmeğe ulaşabilmenin bir zenginlik olduğunu ne zaman fark edeceğiz.

Doldurabildiği bir cüzdanı olmasa da, bir evi muhabbetle, kanaatle dolduran bir kadının; akşamları evine gelen, ekmek getiren, eline sağlık diyen bir erkeğin, zenginlik olduğunu ne zaman anlayacağız?

Gören bir gözü, tutan bir eli, yürüyen bir ayağı satın alamayacak ve kaybedince tekrar sahip olamayacak kadar fakiriz aslında hepimiz.

**

Mesnevi-i Nuriye’de geçen şu esâsâta dikkat lâzımdır:

1. Allah’a abd olana her şey musahhardır, olmayana her şey düşmandır.

2. Her şey kader ile takdir edilmiştir. Kısmetine razı ol ki, rahat edesin.

3. Mülk Allah’ındır, sende emaneten duruyor. O emaneti ibka edip, senin için muhafaza edecek; sende kalırsa, meccanen zâil olur, gider.

4. Devam olmayan bir şeyde lezzet yoktur. Sen zâilsin, dünya da zâildir, halkın dünyası da zâildir, kâinatın şu şekl-i hâzırı da zâildir. Bunlar saniye ve dakika ve saat ve gün gibi birbirini takiben zevale gidiyorlar.

5. Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fânî dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme.

QOSHE - “Gözünü toprak doyursun” - Mikail Yaprak
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

“Gözünü toprak doyursun”

4 9
16.11.2023

Meşhur yazar ve düşünür Tolstoy’un, “İnsan Ne İle Yaşar” adlı kitabında çiftçi Pahom’un hazin ve ibretlik hikayesi böyleleri için en çarpıcı bir örnektir.

Sıradan kendi halinde bir çiftçi olan Pahom, daha zengin bir hayatın hayalini kurmaktadır.

Uzak bir yerlerde cömert bir kralın karşılıksız toprak verdiğini duyunca, daha çok toprak elde etmek için krala gidip talebini iletir.

Kral, Pahom’a der: “Sabah güneşin doğuşundan batışına kadar katettiğin bütün yerler senin olacak. Fakat güneş batmadan önce başladığın yere dönmen lazım. Yoksa bütün hakkını kaybedersin.”

Pahom güneşin doğuşuyla beraber başlar yürümeye. Tarlalar, bağlar, bahçeler geçer. Tam geri dönecekken gördüğü sulak bir araziyi es geçemez. Şu bağ, bu bahçe derken bakar ki güneşin batmasına az kalmış.

Geriye doğru koşar, koşar…

Sonunda kesilir takâti. Halsiz adımlarla........

© Yeni Asya


Get it on Google Play