Bediüzzaman’ın belirttiği gibi, bir sözü değerlendirirken sadece söylenene bakmak yeterli değildir; aynı zamanda söyleyenin kim olduğunu, kime söylediğini, hangi bağlamda söylediğini ve niçin söylediğini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Diziler ve filmlerde lafızlar var ve bu lafızların delalet ettiği manalar var.

Bir manaya delâlet, “lafzî” (sözlü) de olur “gayr-ı lafzî” de…

Lafzî yani sözlü olanları biliriz. Mesela “insan” lafzının “düşünebilen canlı”ya delalet etmesi gibi.

Diğer yandan “trafik işaretlerinin belli manalara delalet etmesi” ise gayr-ı lafziye örnektir.

Yine “dumanın ateşe” ve “yüz sararmasının korkuya” delalet etmesi de gayr-ı lafziye örnektir.

Bu durumda dizide kullanılan bazı figürlerin ve resimlerin birer manaya delalet ettiğini hemen söyleyelim.

Bu sebeple “Kızıl Goncalar” isimli diziyi izlerken “söylenene bak” prensibi kadar “Kim söylemiş? Kime söylemiş? Hangi bağlamda söylemiş? Ne için söylemiş?” prensiplerinin de -yanılmamak ve yanıltmamak adına- nazara alınması lazımdır.

Başörtüsü, İslam dininin önemli bir hükmüdür ve Müslüman kadınlara farzdır. Aile hayatını tahrip eden dizileri yayınlamak suretiyle İslamî hassasiyetten tamamen uzak olduğunu gösteren FOX TV gibi bir kanalın “Kızıl Goncalar” isimli dizide “başörtülü” kadın rolüne yer vermesi zaten başlı başına riskli, hatalı ve kasıtlı bir tercihtir.

Dizideki tarikata üye olanların temel özelliklerine baktığımızda; cahil, menfaatçi, tahammülsüz ve eşini döven kişiler olduklarını görüyoruz.

Peki, hakikatte böyle midir?

Mesela dizinin bir bölümünde “bazı Hıristiyan tarikatlarında papazların yaptığı gibi kendisini karısına kırbaçlatan bir tarikatçı” rolünü oynayan bir oyuncu var. Bu oyuncunun hakikaten ayıplanacak olan davranışları, arkasında Kâbe resmi olacak şekilde gösteriliyor.

Peki, bu durum senaristin ya da yapımcının kötü niyetini açığa çıkarmaz mı?

Doğrusu dizide bazı isabetli sahneler olabilir, ancak endişemiz ve itirazımız böyle bir diziyi hazırlayıp yayınlayanların niyetlerinin çok daha farklı olduğunu belirtmek ve hatırlatmak.

Son olarak İslamî hassasiyetlere uzak bir kanaldan bu konularda olumlu bir sonuç beklemenin doğru olmadığını ve bu tür içeriklerin nihayetinde İslam’a ve hakikatine zararlı olduğunu düşünüyoruz.

QOSHE - Kızıl Maksatlar -2- - Hakan Özlen
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kızıl Maksatlar -2-

7 0
10.01.2024

Bediüzzaman’ın belirttiği gibi, bir sözü değerlendirirken sadece söylenene bakmak yeterli değildir; aynı zamanda söyleyenin kim olduğunu, kime söylediğini, hangi bağlamda söylediğini ve niçin söylediğini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir.

Diziler ve filmlerde lafızlar var ve bu lafızların delalet ettiği manalar var.

Bir manaya delâlet, “lafzî” (sözlü) de olur “gayr-ı lafzî” de…

Lafzî yani sözlü olanları biliriz. Mesela “insan” lafzının “düşünebilen canlı”ya delalet etmesi gibi.

Diğer yandan “trafik işaretlerinin belli manalara delalet etmesi” ise gayr-ı lafziye örnektir.

Yine “dumanın ateşe” ve “yüz sararmasının korkuya” delalet etmesi de gayr-ı lafziye örnektir.

Bu durumda dizide kullanılan bazı figürlerin ve resimlerin........

© Yeni Asya


Get it on Google Play