Bir ziyaretin ardından
Yetki ve sorumluluk ikilemi
Papa 14. Leo’nun Kasım 2025’te Türkiye’ye gerçekleştirdiği ziyaret, yalnızca diplomatik bir temas değildi; bu ziyaret, tarihî, dinî ve ideolojik kodlarla örülü bir sahaya taşındı. Ziyaretin iki dikkat çekici durağı — İznik ve Anıtkabir — Türkiye’nin sembolik haritasında farklı kimlik hafızalarına işaret ediyordu. Ancak medyadaki kutuplaşma ve bu kutuplaşmayı besleyen söylemler, bu ziyareti pratik bir diplomasi eyleminden çok toplumsal gerginliği yeniden üretmek için bir bahane hâline getirdi.
Papa Leo’nun ilk durağı Anıtkabir oldu. Mozoleye çelenk bırakıp saygı duruşunda bulundu, özel defteri imzaladı ve “Türkiye’ye ve halkına barış, bolluk ve refah dileği” yazdı. Bu adım, resmî protokol ve diplomatik nezaket çerçevesinde yorumlandı; resmi açıklamalarda ziyaretin “ortak zemin” oluşturma isteğiyle gerçekleştiği vurgulandı. Cumhurbaşkanı tarafından da ziyarete dair “Türkiye’nin uluslararası itibarını güçlendiren, ortak değerleri yeniden hatırlatan bir adım” olduğu ifade edildi. Bu bağlamda, Papa’nın Anıtkabir ziyareti bir tür devlet ricaleti ve bırakılan notun da gösterdiği gibi diplomatik nezaketin geleneksel sınırları içinde kaldı.
Ancak ziyaretin ikinci durağı İznik’te, işler tamamen sembolik ve hassas bir zemine taşındı. İznik, Hristiyanlığın erken dönemindeki en önemli dönüm noktalarından birine — Birinci İznik Konsili’ne — ev sahipliği yapmış yer. Papa Leo’nun burada, Hristiyan liderlerle birlikte konsili anma ayinine katılması, hem Katolik hem Ortodoks dünyası açısından tarihi bir çağrı, bir “ekümenik hatırlatma” olarak görüldü. Bu durum, Türkiye’de laik-ulus devlet kimliği, çoğulcu dinî yapılar ve egemenlik........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein