Mahmud Sami Efendi, 13.10.1892 tarihinde Adana‘da, doğmuştur. Ramazanoğlu sülalesine mensuptur.

Sami Efendi Allah dostu ,alim ,İslam’a hizmet eden kıymetli bir insandı. İlmi yanında, yaşayışı muamelatı ,özel olan bir kişiydi.

İlk, orta, lise tahsilini Adana’da yapmış, İstanbul Hukuk Fakültesini başarıyla birincilikle bitirmiş, derslerinden hep tam not almıştır.

Fakülte bitiminde ,tevafuk bir güzel insanla tanışmış ,tanıştığı zatın tavsiyesi ile Kelami Dergahı’na giderek Esad Erbili Efendi’ye intisab etmiştir.

Sami Efendi,dergahta kendisini sevdirmiş, Esad Efendi ;’melek görmek isteyen, Sami evladımıza baksın’ demiştir. Kısa zamanda terakki etmiş ve icazet alıp, Adana’ ya dönerek, orada irşad görevi yapmıştır.

Adana’dayken tarlalarından ekin kalktıktan sonra arta kalan buğdaylardan toplar, onlarla bulgur yapar ve İstanbul’a dergaha gönderirdi. Babasının; ’oğlum, ambarlarım buğday dolu ,onlardan istediğin kadar al, neden böyle yapıyorsun?’ demesine rağmen ,O dergaha kendi el emeği ile yaptığı bulgurları göndermeyi, tercih etmiştir.

Abdullah Sert Hoca Efendi; Sami Efendi amasız bir insandı, hayatında yanlış yoktu, Ramazan ayı geldiğinde ,teravih namazları hatimle kılınırdı. Bir kere namaz kılınıyordu, secdeye giderken ,çok ses çıktı. Üstazımız ,çok ses oluyor, huzur ihlal ediliyor, diye uyardı; diyerek , O’nun hassasiyetinden, bahsediyor.

Mustafa Eriş bey ,hatıralarında şöyle ifade ediyor; Muhterem Üstaz ,insan yetiştirme konusunda , hayatı formüle etmişlerdir. Allah Teala Hazretleri’nin koymuş olduğu ölçülere, öncelikle kendi hayatında riayet ederek, İslam’i güzelliklerin sergilenmesi ,konusunda rehber olmuşlardır.

Sami Efendi 1951 yılında İstanbul Erenköy’e yerleşerek, insanları irşad etmeye devam etmiştir. Bu zaman zarfında, kimseyi kendisinden manevi ders almaya zorlamamıştır. Kimsenin saçı sakalıyla ilgilenmemiş,’ burası Hak kapısıdır, nasibi olan gelir’ diyerek, görevine devam etmiştir. Hayatı boyunca Sünnet-i Seniyye’ye uygun yaşamıştır. Mahremiyete dikkat etmiş, hanımlarla halvet olmamıştır.

Sosyal ilişkilere önem verirdi. Aynı devirde yaşayan, Ahıskalı Ali Haydar Efendi, Ömer Nasuhi Bilmen Efendi, Seyyid Şefik Arvasi Efendi, Çarşambalı Ali Haydar Efendi, Bediüzzaman Said Nursi Efendi, Mehmet Zahid Kotku Efendi, gibi alimleri ziyaret eder ve onlara muhabbet beslerdi.

Kur’an-ı Ker’im hafızıydı. Arapça, Farsca, Fransızca’yı mükemmel bilirdi. Nakşibendi’ye ve Kadiri’ye hilafeti vardı. Müritlerine bu evradları telkin ederdi.

Az yemeyi, az uyumayı, az konuşmayı ,seherlerde sürekli uyanık olmayı, salih zatlarla beraber olmayı, tavsiye ederdi. Herkesle geçimli, cömert ,merhametli, ahlak-ı hamide sahibi bir zat-ı muhteremdi.

Kendisi ile ilgili söylenen bazı sözler ,şu şekildedir;

Necip Fazıl ; Sami Efendi ,gökten inen taze yağmur gibidir. Ak ve berraktır. Hidrofilli pamuktur, yaralara konur ve tedavi eder;.

Gönenli Mehmet Efendi; Öyle bir zata sahipsiniz ki ,bütün kafirler bir araya gelse O’na bir şey yapamaz, O’nun Cenab-ı Hak tarafından teyid edilen, bir vazifesi vardır;.

Ali Yakup Cenkciler Hoca Efendi; Takva babında evsafıyla, selef-i salihin’in zahid ve abidlerini andıran bu zatın, kemalatı maneviyesi hakkında söz söylemek, bizim gibi bir abd-i acizin haddi değildir;.

Mahir İz Hoca Efendi;Yakaza dışı bir işaretle, irademi feyz-i Sami’ye rapteyledim. O,Hazreti Sami’dir. Biz devri padişahiden beri neler gördük, ama böylesine tesadüf etmedik;.

Tahir Büyükkörükçü Hoca Efendi;Türkiye’de ve Dünya’da ne büyükler gördüm. Ama O’nun gibisini tanımadım;.

Merhum Musa Topbaş Efendi şöyle anlatıyor;

1976 yılı sonbaharıydı .Muhterem Üstazımızı hem ziyaret edip, hem de gönlümdeki sıkıntıları gidermek arzusu duymuştum.

Güleryüzle huzura kabul ettiler. Hiç ziyaretçileri yoktu. Münferid olarak bazı nasihatler müteakip, kapalı olan odanın kapısına bakarak -kapıya bakmak mahrem işaretiydi- ‘Medine-i Münevvere’ye hicret göründü, bir daha dönmemek şartıyla. Yalnız aramızda kalsın, kimse duymasın’ buyurdular.

Allah Teala ve Tekaddes Hazretlerinin nusretiyle ,arzuları semere verdi. İşaret buyurdukları andan bir buçuk sene sonra,Medin-i Münevvere’ye vasıl oldular.Burada, elhamdülillah çok mesud oldular.

Şair Nabinin; Sakın terki edebden , kuy-i mahbubu Hüda’dır bu , Nazargah-ı İlahidir, Makam-ı Mustafa’dır bu ‘ naat-ı şerif’ini ,irticalen sonuna kadar okuyorlar ve az sayıda ziyaretçi kabul ediyorlardı. Kendilerini tam inzivaya verip, vakitlerini dua, zikir, murakabe, istiğfarla geçiriyorlardı.

Ama gün geldi, ömürleri nihayete erdi. Asırların ender yetiştirdiği bu mübarek zat, 10 Cemaziyelevvel 1404 -12 Şubat 1984 tarihinde sabaha karşı saat dörtbuçukta ‘Allah, Allah’ kelime-i tayyibe’sini zikrederek ,Ala-i illiyin’e tayeran etti.

Daha önce sevenleri ;sizin için Eyüpsultan’da bir kabir yeri hazırlansa; demişler, O’da ;bizim gönlümüz Cennet-i Bakia’yı ister ;diye buyurmuşlardı.

İstekleri gerçekleşti, cenaze namazları ,Mescid-i Nebevi’de eda edildi. Tam bir sessizlik içinde, türbe-i saadetin önünden geçirilerek, güzide bir topluluğun elleri üzerinde, Cennet-i Bakia’ya defnedildiler;.

Allah rahmet eylesin.Önce Peygamber Efendimizin, sonra’da Sami Efendi’nin mübarek ruhları için, bir Fatiha ,üç İhlas-ı Şerif istirham ederiz.

Not; Değerli okuyucularım,18 Şubat 2024 tarihinde Üsküdar Kitap Fuarında imza günüm olacak inşallah, bilgilerinize sunarım.

QOSHE - Mahmud Sami Efendi - Recep Öncel
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Mahmud Sami Efendi

21 2
18.02.2024

Mahmud Sami Efendi, 13.10.1892 tarihinde Adana‘da, doğmuştur. Ramazanoğlu sülalesine mensuptur.

Sami Efendi Allah dostu ,alim ,İslam’a hizmet eden kıymetli bir insandı. İlmi yanında, yaşayışı muamelatı ,özel olan bir kişiydi.

İlk, orta, lise tahsilini Adana’da yapmış, İstanbul Hukuk Fakültesini başarıyla birincilikle bitirmiş, derslerinden hep tam not almıştır.

Fakülte bitiminde ,tevafuk bir güzel insanla tanışmış ,tanıştığı zatın tavsiyesi ile Kelami Dergahı’na giderek Esad Erbili Efendi’ye intisab etmiştir.

Sami Efendi,dergahta kendisini sevdirmiş, Esad Efendi ;’melek görmek isteyen, Sami evladımıza baksın’ demiştir. Kısa zamanda terakki etmiş ve icazet alıp, Adana’ ya dönerek, orada irşad görevi yapmıştır.

Adana’dayken tarlalarından ekin kalktıktan sonra arta kalan buğdaylardan toplar, onlarla bulgur yapar ve İstanbul’a dergaha gönderirdi. Babasının; ’oğlum, ambarlarım buğday dolu ,onlardan istediğin kadar al, neden böyle yapıyorsun?’ demesine rağmen ,O dergaha kendi el emeği ile yaptığı bulgurları göndermeyi, tercih etmiştir.

Abdullah Sert Hoca Efendi; Sami Efendi amasız bir insandı, hayatında yanlış yoktu, Ramazan ayı geldiğinde ,teravih namazları hatimle kılınırdı. Bir kere namaz kılınıyordu, secdeye giderken ,çok ses çıktı. Üstazımız ,çok ses oluyor, huzur ihlal ediliyor, diye uyardı; diyerek , O’nun hassasiyetinden, bahsediyor.

Mustafa Eriş bey ,hatıralarında şöyle ifade ediyor; Muhterem Üstaz ,insan yetiştirme konusunda , hayatı formüle etmişlerdir. Allah Teala Hazretleri’nin koymuş olduğu ölçülere, öncelikle kendi hayatında riayet ederek, İslam’i güzelliklerin sergilenmesi ,konusunda rehber olmuşlardır.

Sami Efendi 1951 yılında İstanbul Erenköy’e yerleşerek, insanları irşad etmeye devam etmiştir. Bu zaman zarfında, kimseyi........

© Yeni Akit


Get it on Google Play