Yüce dinimiz İslam, ırkına, rengine bakmadan inanan Müslümanları kardeş ilan etmiştir. Hz. Peygamberimiz (sa), Veda Haccı’nda yüzbinlerce Ashab-ı Kiram’a hitap ederek “Siyahın beyaza, beyazın siyaha, acemin Arap’a, Arap’ın Acem’e bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” buyurmaktadır. Ülkemizde günümüzde faaliyette olan birçok değişik isim altında tasavvufi ekoller, tarikatlar, şeyhler, müritler, cemaatlar, vakıflar, dernekler vardır. Zaman, zaman bu cemaatların bazıları içinde büyük çekişmeler ve bölünmeler olduğu basın ve yayın yolu ile cümlenin malumudur.

Bilemeyiz belki gizli eller bu cemaatlara sızarak kardeşi kardeşe düşman ettiler. Ediyorlar. Sünneti resul yolundan ayrılmalarına sebep oluyorlar. Aynı şeyhe bağlanan, aynı hatim ve zikir halkalarında oturan nice müritler (kardeşler) gizli ellerin tesiri ile dinsizlerle mücadele edecekleri yerde, esas vazifelerini unutarak kendi kardeşlerine düşman olmuşlar, kendi dava arkadaşları ile çok adi ve iğrenç bir şekilde mücadele ediyorlar. Akıl almaz hakaretler, iftiralar, galiz ifadeler birbirini kovalar haldeler…

Şeri ölçüler rafa kaldırılmış, ille de benim dediğim veya benim büyüğümün, benim ağabeyimin, benim idarecimin dediği doğru, diğer yollar hep yanlıştır, durumuna gelmiş bazı tasavvuf erbabı, sözde tarikatçılar… Hz. Peygamber Efendim’izin (sas) (El meru mea men ehabbe) “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadis-i şerifini unutmuşlar. Üzülerek ifade edelim ki, içlerindeki kin, nefret, hasetten dolayı bazı cemaat büyükleri bağlılarını; geçmişte ülkemizde ezanı yasaklayan, Kur’an’ı Kerim’leri toplatıp İzmit SEKA fabrikasına gönderip kâğıt yaptıran, çok değerli eserleri hurda kâğıt fiyatına Bulgaristan’a satan, Müslümanlara birçok eza ve cefayı yapan; insanların torunları ile bugün birlik ve beraberlik içinde yol yürüyorlar, siyasi birliktelikler yapıyorlar.

Ne kadar yazık… Kimlerle yol yürüyorsunuz, gerçekten inanıyor musunuz?... Ne kadar günah… Bu insanlar maneviyat adına bağlılarına; avam tabiri ile siyaha, beyaz, yeşile kırmızı diyorlar. “Büyüğümüzün dediğini yaparsanız. Sizi kabirde o karşılayacak, sırat köprüsünden geçirecek ve cennete koyacaktır. Kocaman yalanlarını söylüyorlar… Oysa Hz. Peygamber Efendimiz’in (sas) kızı Fatıma validemize söyledikleri ortadadır. Baksanıza; bayrak sevdalıları ile bayrağı indirmek isteyenler “Sarmaş, dolaş” olmuşlar. Ne günlere geldik ya Rabbi!..

Yıllarca beraberce hizmet ettiği kardeşine her türlü hakareti reva gören, sözde tarikat ehli bir kısım zavallılar şimdi. Namaz, gusül, bilmeyen, alnı secdeye gelmeyenlerle beraber… Bir nevi “Kuzu sarması” olmuş onlara methiyeler düzmek durumundalar. Sizlere çok çok yazıklar olsun… Nasıl mübarek hizmetleri böyle yok yere ayaklar altına alırsınız?... (Her yazımda ifade etmeye çalıştığım gibi samimi ve ihlas ehlini tenzih ederim.) Çok şükür elhamdülillah, tasavvufa, maneviyata cehri ve hafi kalbi zikirlere inanan bir insanım. Bizim ifade etmek istediğimiz gül bahçelerinden bir yolunu bularak veya dış güçlerin istihbarat destekleri ile gülistanı işgal eden kargalara karşıdır. Yoksa halis, muhlis, Müslümanlara nasıl dil uzatabiliriz?...

Cenab-ı Hakk insanın dilini kurutur… Günümüzdeki yolunu sapıtan veya şaşıran insanlara (Onlar kendilerini iyi bilirler) Bizim okuduğumuz ve her “Hocalar seminerinde” (Yurt içinde ve yurt dışında belli aralıklarla hocaların yaptıkları toplantı.) Ders başı olarak okuduğumuz; Süleyman Hilmi Tunahan (KS) hazretlerinin (Mektuplar Ve Bazı Mesaili Muhimme” isimli risalenin 162. sahifesinde yer alan; “ihvanın yek diğerleriyle sohbeti adabı” bölümünün bir kısmını buraya izninizle almak istiyorum:

“Gerek içtimai ve gerek infirad halinde ihvanı tarikin yekdiğeriyle olacak sohbetlerde muhafazası lazım adab: Her ihvanın diğer ihvan karşısında kendini nef ile (Hiçe sayarak) “Her fazl ve kemali ihvanına atf ve havale etmek suretiyle” din karındaşını isbat eylemesi, hukuki ihveti dünya ve menafi dünya ile muallel kılmaksızın Lillah ve fillah olarak tesis ve idame, ihvanının hatalarını görmeyerek daimen af ve safh ile muamelede bulunması, ihlaskar hürmet ve muhabbet perverde etmesi (Hazırlamak) suri ve manevi nusret ve muaveneti esirgemeyerek bezl (döşemek) ve isar eylemiş gibi (Üstün tutmak) umur ve husustan ibarettir.” Hz. Üstazımız Süleyman Hilmi Tunahan (ks) hazretleri: Yazısının sonunda da şu duayı ekliyor: “Allahu veliyyüttevfik nimel mevla ve nimerrefik ve sellellahü ala seyyidina Muhammedin Hatemennebiyyin ve ala alihi ve sahbihi ecmein eteyyibin ettahirin.”

Arkadaşlar; Lütfen Nefsi emmareniz kabarmadan, şeytanın borusunu öttürmeden, yine yazımın sonuna edep sınırlarını aşarak, galiz yazılar yazmayınız. Lütfen… Yazsanız da aldırmam. Ben inandıkları mı, gördüklerimi sadece ve sadece Allah (cc) rızası için yazıyorum. (Saf temiz, madenlerinde, zor şartlarda, çalışıp kazandığı parasının bir bölümünü, hizmettir diyerek getirip idarecisine teslim eden, gel deyince gelen, hizmetlere canla, başla koşan kardeşlerimden birini küfre destek olmaktan beri adebilirsem, kendim için büyük bir kazanç sayacağım.). Önce at gözüklerinizi atınız. Beyninizi tavandan indiriniz, “Lailahe illellah” gözlüklerini takarak cevap veriniz lütfen: Sizler gerçekten tarikat ehli misiniz? Yoksa kese doldurmak, köşe dönmek, mide doyurmak, makam kapmak için tarikat mensubu, müritlik roller mi yapıyorsunuz? Müritlik mi oynuyorsunuz?...

Tarikat ehli olanlar tarikatlara düşman olanlarla beraber yol yürüyebilir mi? İmam-ı Rabbani (ks) hazretleri veya diğer Allah dostları hangi din düşmanları ile birlik olmuş, onları desteklemiştir? Bir örnek verebilir misiniz? Doğru olun. Dürüst olun. Müslümanları aldatmayın… Bunca ayeti kerimeler, bunca hadisi şerifler, bunca tasavvufi menkıbeler, İslam kardeşliğini, manevi kardeşliği teşvik ederken sizler nasıl olur da hatimlerden sonra alnı secdeye gelen bir Müslümanın aleyhine veya manevi kardeşinizin aleyhine Allah’tan (c.c) korkmadan konuşursunuz?

Mekke-i Mükerreme’den altın oluğun karşısından umreye giden bir arkadaşım beni aradı. (İsmi mahfuz) “Abi burada Cumhurbaşkanımızın aleyhine beddua ediliyor ben ne yapayım?” Ben kendisine: “Sakın karşı çıkma. Abdest için dışarı çıkacağım de ve çık. Eğer karşı çıkarsan Allah’tan korkmadan seni oraya bırakırlar” dedim. Ey cemaat liderleri, ey tarikat mensupları size bu hakkı kim veriyor? Nası olur da bir din kardeşinize “Emre itaat ediniz” diyerek tertemiz insanlara beddua ettirirsiniz? Böyle bir din, böyle bir tarikat, böyle bir cemaat her kim ise; biraz olsun Allah’tan korkun ve hiç vakit kaybetmeden şeriat çizgisine geliniz… Kul hakkını düşünün. Bir an önce tövbe ediniz tövbe!…

Din kardeşlerinizin, dava arkadaşlarınızın aleyhlerine konuşur beddualar edersiniz de: Ancak fasık ve facirlerin peşine takılmaktan da; Allah (c.c) hazretlerinden korkmaz, kulllardan da utanmazsınız?... Üstelik bir de kaynak olarak da: “Büyüğümüz, şöyle dedi, büyüğümüz böyle buyurdu diyerek o sözleri şeriatın üzerinde imiş gibi gösterirsiniz?!..” Allah’tan (c.c) başka büyük kim olabilir? Hz. Muhammed (sas) Efendimizden başka bizlere kim önder olabilir? Tarih boyu İslam dinine çok büyük hizmetler veren tasavvuf büyüklerinin şeriata uygun usullerini utanmadan, sıkılmadan nasıl değiştirirsiniz? Nasıl kefereler, fecerelerle bir ve beraber olabilirsiniz?...

Keferenin, fecerenin, din düşmanlarının, ülkemizin dış düşmanlarının yanında yer alacaksın. Ondan sonra ben tarikat ehliyim diyeceksin. Buna kim inanır? Necip, Müslüman milletimizin birçok tarikattan, hizmet ehlinden(!) desteğini çekti. Bunu görmez misiniz?... Sizleri gören esnaf sizlerden kaçıyor neden?... TBMM’yi çekinmeden bombalatan alçaklar da bizler hizmet ediyoruz…. Gençler yetiştiriyoruz demiyorlar mıydı? Şimdi onlar nerelerde? Sizi onlardan ayıracak olan alameti farikanız nedir?...

Yazımızı Alemlerin Efendisi Hz. Peygamber Efendimizin (s.a.s) bir hadisi şerifi ile bitirelim: (Eddalu alel hayri ke failihi), Eddalu aleşşerri kefailihi) Hayırlı bir işe delalet etmek, öncülük yapmak, onun faili gibi sevaptır. Kötü, şer bir işi teşvik etmek de o şerri işleyen gibi günahkârdır. Bunca temiz, inançlı insanları kimler çıkarları için vatan, bayrak, ezan ve din düşmanları ile birlik olmaya yönlendiriyorsa elbette ki hesabını Cenab-ı Hakk’a verecektir.

Son cümlem çıkınız bir deklarasyon yayınlayın. Herkes de duysun. Vatan ve bayrak düşmanları ile birlikte olmadığınızı haykırın… Bir kısım pazarlıklarla yine de bu seçimler de Müslümanlarla birlik olup aynı cadde üzerinde yürümekten vazgeçtiğiniz. Bazı menfaatlar karşılığı elinizden Kur’an-ı Kerim’i alanlarla birlikte yol yürüyeceğiniz haberleri Müslüman milletimizi ziyadesi ile üzüyor. Rabbim hepimize uyanmalar nasip eylesin. Rabbim bizlere basiretler nasıp eylesin inşallah… Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz.

AÇIKLAMA:

Muhterem okuyucu kardeşlerim, dostlarım arkadaşlarım: Zahmet buyurup yazılarıma görüşlerinizi bildiren mesajlar gönderiyorsunuz (Lehte veya aleyhte.) Herkes istediği gibi görüşünü belli edebilir. Sadece siz değerli kardeşlerimden bir isteğim var: Ahlak ve edep kurallarını aşmayalım.. Hapsinize ayrı ayrı cevap veremediğim için sizlerden özür dilerim. Beni anlayacağınızı ümid ederim. Hepinize iyi günler temennisiyle selamlarım sunarım.

QOSHE - Kimlerle yol yürüyorsunuz gerçekten inanıyor musunuz?… - Ali Sandıkçıoğlu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kimlerle yol yürüyorsunuz gerçekten inanıyor musunuz?…

7 0
30.03.2024

Yüce dinimiz İslam, ırkına, rengine bakmadan inanan Müslümanları kardeş ilan etmiştir. Hz. Peygamberimiz (sa), Veda Haccı’nda yüzbinlerce Ashab-ı Kiram’a hitap ederek “Siyahın beyaza, beyazın siyaha, acemin Arap’a, Arap’ın Acem’e bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır” buyurmaktadır. Ülkemizde günümüzde faaliyette olan birçok değişik isim altında tasavvufi ekoller, tarikatlar, şeyhler, müritler, cemaatlar, vakıflar, dernekler vardır. Zaman, zaman bu cemaatların bazıları içinde büyük çekişmeler ve bölünmeler olduğu basın ve yayın yolu ile cümlenin malumudur.

Bilemeyiz belki gizli eller bu cemaatlara sızarak kardeşi kardeşe düşman ettiler. Ediyorlar. Sünneti resul yolundan ayrılmalarına sebep oluyorlar. Aynı şeyhe bağlanan, aynı hatim ve zikir halkalarında oturan nice müritler (kardeşler) gizli ellerin tesiri ile dinsizlerle mücadele edecekleri yerde, esas vazifelerini unutarak kendi kardeşlerine düşman olmuşlar, kendi dava arkadaşları ile çok adi ve iğrenç bir şekilde mücadele ediyorlar. Akıl almaz hakaretler, iftiralar, galiz ifadeler birbirini kovalar haldeler…

Şeri ölçüler rafa kaldırılmış, ille de benim dediğim veya benim büyüğümün, benim ağabeyimin, benim idarecimin dediği doğru, diğer yollar hep yanlıştır, durumuna gelmiş bazı tasavvuf erbabı, sözde tarikatçılar… Hz. Peygamber Efendim’izin (sas) (El meru mea men ehabbe) “Kişi sevdiği ile beraberdir” hadis-i şerifini unutmuşlar. Üzülerek ifade edelim ki, içlerindeki kin, nefret, hasetten dolayı bazı cemaat büyükleri bağlılarını; geçmişte ülkemizde ezanı yasaklayan, Kur’an’ı Kerim’leri toplatıp İzmit SEKA fabrikasına gönderip kâğıt yaptıran, çok değerli eserleri hurda kâğıt fiyatına Bulgaristan’a satan, Müslümanlara birçok eza ve cefayı yapan; insanların torunları ile bugün birlik ve beraberlik içinde yol yürüyorlar, siyasi birliktelikler yapıyorlar.

Ne kadar yazık… Kimlerle yol yürüyorsunuz, gerçekten inanıyor musunuz?... Ne kadar günah… Bu insanlar maneviyat adına bağlılarına; avam tabiri ile siyaha, beyaz, yeşile kırmızı diyorlar. “Büyüğümüzün dediğini yaparsanız. Sizi kabirde o karşılayacak, sırat köprüsünden geçirecek ve cennete koyacaktır. Kocaman yalanlarını söylüyorlar… Oysa Hz. Peygamber Efendimiz’in (sas) kızı Fatıma validemize söyledikleri ortadadır. Baksanıza; bayrak sevdalıları ile bayrağı indirmek isteyenler “Sarmaş, dolaş” olmuşlar. Ne günlere geldik ya Rabbi!..

Yıllarca beraberce hizmet ettiği kardeşine her türlü hakareti reva gören, sözde tarikat ehli bir kısım zavallılar şimdi. Namaz, gusül, bilmeyen, alnı secdeye gelmeyenlerle beraber… Bir nevi “Kuzu sarması” olmuş onlara methiyeler düzmek durumundalar. Sizlere çok çok yazıklar olsun… Nasıl mübarek hizmetleri böyle yok yere ayaklar altına alırsınız?... (Her yazımda ifade etmeye çalıştığım gibi samimi ve ihlas ehlini tenzih ederim.) Çok şükür elhamdülillah, tasavvufa, maneviyata cehri ve hafi kalbi zikirlere inanan bir insanım. Bizim ifade etmek istediğimiz gül bahçelerinden bir yolunu bularak veya dış güçlerin istihbarat destekleri ile gülistanı işgal eden........

© Yeni Akit


Get it on Google Play