Diğer

25 Kasım 2023

"Saadet Partisi'nin Türkiye'nin İsrail'e gönderdiği malların içeriği ve miktarı ile Gazze'deki durum üzerindeki etkisinin tespitiyle ilgili araştırma önergesinin gündemin önüne alınarak TBMM'de görüşülmesine ilişkin önerisi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi."

Haber böyle. Neden acaba? Kahveci basıp gençlerin elinden kutudaki kötü kahveleri alıp atan, boşaltan, vaaz veren kardeş; neden böyle acaba? Diğer ürünlerinin farkında bile olmadan gaz, pardon gazlı kola döken birader, neden öyle acaba?

"Bu kardeşiniz oldukça faiz hep düşecek, arttığını görmeyeceksiniz" denip millet oyulduktan, birtakım menfaat ağlarınca soyulduktan sonra faizin yüzde 50'ye ulaşması size tutarlı geliyordur mutlaka…

Önce düşük faiz-hızlı enflasyonla soyulurken ucuz faizle borçlanıp durdunuz… Şimdi o kart borçları yüksek faize zıpladı. Bir daha soyunun lütfen!

Ama bakın size, vaizin faizini değil, tam 8 yıl önceden bir yazımla gazı da değil, Gazze zikzaklarını hatırlatsam, bir işe yarar mı? Bunu muhakeme etmek, kahve ve kola dökmekten daha zor olmalı, değil mi? Haklısın kanka!

Ver gazı, al Gazze'yi!

Bir okur sordu:

"Mesela IŞİD yahut ne bileyim PKK Türkiye'ye tazminat verip özür dilese, İsrail gibi mutabakat olur mu?"

"Olmaz" diye kestirip attım, devlet adamı ciddiyetiyle.

IŞİD'den emin değilim tabii; o da adı üstünde, tabii aynı değil de, İsrail gibi bir "devlet."

Seyyar, tanışan olsa da resmen tanıyan yok, kafa keserken S. Arabistan gibi, kanunlara uymuyor ama kendi beyanıyla öyle işte!

Önceki "mutabakat mevsimleri"nin kimi eserini de biliyoruz:

Mukavemet göstermeksizin Musul Konsolosluğu"nun elden teslimi.

IŞİD'in Musul'a, Konsolosluğa yürüdüğü ayan beyan olduğu halde, bırak müdahaleyi, Meclis'te görüşme önergesini dahi reddetmek.

Konsolosluk'tan götürülen rehineler için sabırla beklemek, dostane temaslarla onları sağ salim teslim almak.

IŞİD, El Nusra vesaire gibi turist gruplarına bir nevi Schengen kolaylığı.

Bazen iyi yolculuklar dilemek, bazen sağlıklı günler temenni etmek.

IŞİD elemanları kovalarken rehin düşen astsubayı kolayca geri alıp "Mukavemetsiz teslim olarak terör örgütü propagandasına vesile oldu, TC ve TSK itibarını zedeledi" diye er yapıp ordudan atmak.

Buna bakınca, İsrail'le mutabakat yine de kârlı; öldürülenlerin ailelerine 20 milyon dolar koparmış devlet.

"Özür" zaten İsrail'in bugüne kadarki en büyük yenilgisi!

Bir de İsrail doğal gazı gelirse hakikaten İsrail diz çökmüş olacak!

Demiş oluyorsun ki, sert bir ses tonuyla, "Ver gazı, al Gazze'yi!"

Sonra ver elini yine Konya'da İsrail hava kuvvetlerinin Anadolu Kartalı uçuşları, ver İsrail'in eline milli tank ihalesi, Mavi Marmara'ya saldırmış İsrail komandolarını eğiten "Ofer Ailesi"ne ver elden Kuşadası Limanı.

Bunların hepsi oldu, biliyorsunuz, bilmiyor musunuz?

Olmayan ise şuydu:

23 Mart 2013: Nisan ayında Gazze'ye gideceğim.

15 Nisan 2013: Mayıs sonuna doğru Gazze'ye gideceğim.

18 Mayıs 2013: Gazze'ye sözüm var, Haziran'da gideceğim.

"Seviyeli ilişkilerimiz" şöyle:

Osmanlı mirasını kırıp dökmüş, "Arap Baharı"nın insanî ufuk olma ihtimalini boğmuş, Bahreyn'de demokratik protestoyu tankla ezmiş, Yemen'de sivilleri vurmuş, "Kardeşimiz Mursi"yi sandık iradesini çiğneyerek devirmiş, hapse atmış, "Esma kızımız" ile yüzlerce Mısırlıyı katleden askeri darbeyi kotarmış S. Arabistan Sarayı bir kolumuzda…

Mavi Marmara'yı basıp 10 insanı öldürmüş, Gazze'yi esir-rehin almış, Filistin'i gasp etmiş Likud İsrail'i diğer kolumuzda…

Artık nereye çekerlerse!

Tepemizde de "İncirlik açılacak, Musul'dan asker çek, sınırın 98 kilometresini IŞİD'e kapat, İsrail'le barış, S. Arabistan'la İslam İttifakı yap, Mısır darbesine fazla laf etme" deyip uçak uçuran ABD…

Sırtımızda "Demokrasi o kadar mühim değil, yeter ki şu mülteci Aylangiller'i ölü ya da diri senin oralarda, serin sularda, toplama kamplarında tut. Al sana 3 milyar Euro, güle güle ye" diyen AB.

Sonra bakiyeye bakıyorsun:

Bush ve neo-muhafazakâr çetesinin, S. Arabistan despotlarının, Likud İsrail'inin, 28 Şubat komutasının "üç temel düşman" saydığı Suriye, Irak ve İran'la hakikaten düşman olmuşuz…

Bir yanımız S. Arabistan, bir yanımız İsrail!

Tepende de ABD.

Not: İsrail deyince, tank deyince aklıma bir zamanlar çok yazdığım "İsrail'e verilmiş tank modernizasyonu ihalesi" geldi.

"Bin yıllık 28 Şubat süreci" ısrarla İsrail'e verdirmişti ihaleyi; İsrail tankları Filistin'i ezerken. AKP de iktidara gelmeden önce "İktidara gelince hemen iptal edeceğiz" dediği ihaleyi iptal etmemişti.

İyi de olmuş, "İsrail'le 17 Aralık mutabakatı"nı, bugünleri de görmüş tanklar!

Son not: Saadet solcu değil ya; neden önergesinin gündeme alınması reddedildi? Tamam, dostlar ticarette görmesin ama kahve, kola dökenlerin de başka neyi kırıp dökeceklerini bilmek hakları değil mi? Sahi neden istemezler hakikatin hakikaten bilinmesini?

Ne içersen iç veya içme, neye binersen bin veya binme!

Umur Talu, ilk, orta, liseyi Galatasaray Lisesi'nde yatılı okudu. 1980'de Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi'den mezun oldu.

Üniversite döneminde Demiryolu İşçileri Sendikası ve Marmara Boğazları Belediyeler Birliği'nde çalıştı. Günaydın gazetesinde başladığı gazeteciliği, Güneş, Cumhuriyet, Milliyet, Hürriyet, tekrar Milliyet, Star, Sabah, Habertürk'te sürdürdü. Muhabirlik, ekonomi servisi yönetmenliği, yazı işleri müdürlüğü, genel yayın yönetmenliği, köşe yazarlığı, kısa süre Paris temsilciliği yaptı.

Medyakronik başta olmak üzere, çok sayıda web sitesi ile dergide makaleleri yer aldı.

Birkaç dönem Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu'na seçildi, başkan yardımcılığında bulundu.

İstanbul Üniversitesi, Bilgi Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi İletişim fakültelerinde ders verdi.

Türkiye medyasında ilk "ombudsman"lik kurumunun kurulmasını gerçekleştirdi. 1998'de Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi'ni hazırladı.

Çalışmaları Türkiye Basın Özgürlüğü Ödülü, iki kez Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Köşe Yazısı Ödülü, Çağdaş Gazeteciler Derneği Ödülü başta olmak üzere, çeşitli mesleki ödüllere değer görüldü. Aynı yıl, üç farklı gazetecilik örgütünden köşe yazarı ödülü aldı.

Bodrum: Yüzyıllık Yolculuk, Kadınımızın Hatıra Defteri gibi belgesellerde metin yazarlığını yaptı.

Sosyal Demokrasi, Fransa Bölümü (Turhan) Uçuran Bey Postanesi (Milliyet), Dipsiz Medya (İletişim), Bedelli Gazetecilik (Everest), Senin Adın Corona Olsun (Literatür) kitapları yayımlandı. Keynes'in (O. E. Moggridge, Afa Yay.) çevirisini yaptı.

Mercedes'in utancını, tarihin büyük soykırımlarından birine ortaklığını yıkamaya ne bizim oto yıkamaların ne de 1 milyon avronun gücü yeter! Ağalarımız, reislerimiz, dini fetvacılarımız ister binsin ister insin! Ama tutarsız protestlik, cahil ve ayrımcı öfkelerimiz de tarihte hiçbir insani, vicdani iz bırakmıyor!

Mesele birbirimize benzemek değil, erken ölümleriyle kaybettiklerimizin de, baskı, şiddet ve nefretle bu ülkede açılan yaraların da farkında olabilmek

Kendi halkının ve insanlarının bir kısmına kardeşlikten, insanlıktan, vicdandan, adaletten, hukuktan nasipsiz manevi ve fiziki, ekonomik ve sosyal şiddetin sahipleri bayrağı takıyor, Mercedes'i gazlıyor, milyonlarca hayatın umutlarını yakıp duruyor!

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - Sen yine dök ama bir merak et! - Umur Talu
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Sen yine dök ama bir merak et!

102 1
25.11.2023

Diğer

25 Kasım 2023

"Saadet Partisi'nin Türkiye'nin İsrail'e gönderdiği malların içeriği ve miktarı ile Gazze'deki durum üzerindeki etkisinin tespitiyle ilgili araştırma önergesinin gündemin önüne alınarak TBMM'de görüşülmesine ilişkin önerisi, AKP ve MHP oylarıyla reddedildi."

Haber böyle. Neden acaba? Kahveci basıp gençlerin elinden kutudaki kötü kahveleri alıp atan, boşaltan, vaaz veren kardeş; neden böyle acaba? Diğer ürünlerinin farkında bile olmadan gaz, pardon gazlı kola döken birader, neden öyle acaba?

"Bu kardeşiniz oldukça faiz hep düşecek, arttığını görmeyeceksiniz" denip millet oyulduktan, birtakım menfaat ağlarınca soyulduktan sonra faizin yüzde 50'ye ulaşması size tutarlı geliyordur mutlaka…

Önce düşük faiz-hızlı enflasyonla soyulurken ucuz faizle borçlanıp durdunuz… Şimdi o kart borçları yüksek faize zıpladı. Bir daha soyunun lütfen!

Ama bakın size, vaizin faizini değil, tam 8 yıl önceden bir yazımla gazı da değil, Gazze zikzaklarını hatırlatsam, bir işe yarar mı? Bunu muhakeme etmek, kahve ve kola dökmekten daha zor olmalı, değil mi? Haklısın kanka!

Ver gazı, al Gazze'yi!

Bir okur sordu:

"Mesela IŞİD yahut ne bileyim PKK Türkiye'ye tazminat verip özür dilese, İsrail gibi mutabakat olur mu?"

"Olmaz" diye kestirip attım, devlet adamı ciddiyetiyle.

IŞİD'den emin değilim tabii; o da adı üstünde, tabii aynı değil de, İsrail gibi bir "devlet."

Seyyar, tanışan olsa da resmen tanıyan yok, kafa keserken S. Arabistan gibi, kanunlara uymuyor ama kendi beyanıyla öyle işte!

Önceki "mutabakat mevsimleri"nin kimi eserini de biliyoruz:

Mukavemet göstermeksizin Musul Konsolosluğu"nun elden teslimi.

IŞİD'in Musul'a, Konsolosluğa yürüdüğü ayan beyan olduğu halde, bırak müdahaleyi, Meclis'te görüşme önergesini dahi reddetmek.

Konsolosluk'tan götürülen rehineler için sabırla beklemek, dostane temaslarla onları sağ salim teslim almak.

IŞİD, El Nusra vesaire gibi turist gruplarına bir nevi Schengen kolaylığı.

Bazen iyi yolculuklar dilemek, bazen sağlıklı günler temenni etmek.

IŞİD elemanları kovalarken rehin düşen astsubayı kolayca geri alıp "Mukavemetsiz teslim olarak terör örgütü propagandasına vesile oldu, TC ve TSK itibarını zedeledi" diye er yapıp ordudan atmak.

Buna bakınca, İsrail'le mutabakat yine de kârlı; öldürülenlerin ailelerine 20 milyon dolar koparmış devlet.

"Özür" zaten İsrail'in bugüne kadarki en büyük yenilgisi!

Bir de İsrail doğal........

© T24


Get it on Google Play