menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

"Kobane düştü düşecek"ten Kobane Davası provokasyonuna

67 12
16.04.2024

Diğer

16 Nisan 2024

Yarın, aralarında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Ahmet Türk, Sabahat Tuncel gibi Kürt siyasî hareketinin önde gelen isimlerinin de yer aldığı 35 kişi hakkında ağırlaştırılmış müebbet istenen, 108 sanıklı Kobane Davası'nın karar günü.

Öyle olaylar, öyle kararlar vardır ki hangi gelişmelere yol açtıkları, nelere mâl oldukları gerçekleştikleri tarihten çok daha sonra anlaşılır. 17 Nisan'ın böyle bir gün olduğunu düşünüyorum, çünkü mahkemenin kararı bir dizi gelişmenin tetikleyicisi olacak. Ve o kararın sonuçları kısa, hatta orta vâdede ülkenin barış ve huzurunu olumlu ya da büyük ihtimalle olumsuz etkileyecek.

Ülkede ferahlama yaratan, umut bağlanan Çözüm Süreci devam ederken 6-8 Ekim 2014'te patlak veren Kobane olayları, bugün içinde debelendiğimiz çözümsüzlüğün, cepheleşmenin, tek adam rejimine doğru gidişin işaret fişeğidir. Olayları, IŞİD'in Rojava'ya girmesi ve Kobane'deki Kürt varlığını tehdit etmesi üzerine, IŞİD'le mücadele edebilecek tek güç olan PYD-YPG'ye Türkiye sınırı üzerinden silah ve mühimmat sağlanması için PYD ile yapılmakta olan görüşmelerin çıkmaza girmesi tetiklemiştir.

HDP'nin, kamuoyunu ve hükümeti uyarmak amacıyla bölge halkının IŞİD eliyle kırımını protesto için sokağa çıkma çağrısıyla 6 Ekim'de başlayan olaylar, 7 Ekim'de Erdoğan'ın "Kobane düştü düşecek" sözlerinin etkisiyle büyümüş, çatışmalarda iki günde onlarca kişi ölmüş, yüzlercesi yaralanmış, 9 Ekim'de HDP Eşbaşkanı Demirtaş'ın Öcalan'a da atıfla yaptığı sükûnet çağrısıyla sona ermiştir. Emniyet güçlerinin, Hüda-Par militanlarının, ajan provokatörlerin karıştığı olayların ardındaki gerçekler HDP'nin bütün başvuru ve çabalarına rağmen bugüne kadar asla araştırılmamış, açığa çıkarılmamıştır. (Sürecin iyi bir anlatımı için bkz. İrfan Aktan'ın "Türkiye 17 Nisan'a hazır mı?" yazısı.)

Kobane Davası, olaylardan 6 yıl sonra, Türk (derin) devletinin, -başka türlü söyleyecek olursak "müesses nizam"ın- militarist, güvenlikçi, etnik milliyetçi kanadının Erdoğan AKP'sini Devlet Bahçeli kanalıyla teslim aldığı dönemde açıldı. Aradan çok sular akmış, çözüm sürecinin yerini, ülke içinde ve ülke sınırları dışında Kürt varlığını, Kürtlerin hak mücadelesini baskıyla, savaşla, silahla yok etme politikası almıştı. Hemen hemen tümü FETÖ kalıntısı savcı iddianameleriyle açılan, emirlere âmâde yargı aparatınca yürütülen Kobane Davası bu durumun da göstergesidir.

Van'da yerel seçimlerin galibi Abdullah Zeydan yerine mazbatanın AKP adayına verilmesi girişimi, derinlerin görevlis Uçumgiller'in tezgâhladığı açık bir provokasyondu. Neyse ki muhalefet partileri de dahil geniş kitlelerin, barış ve demokrasi güçlerinin ortak müdahalesiyle şimdilik engellendi. Abarttığımı düşünebilirsiniz ama Kobane Davası'nda Mahkemenin yarın vereceği karar, benzer bir tezgâh olabilir. Hukukî açıdan hiçbir suç deliline dayanmayan, usül hataları bir yana özünde de bomboş olan iddianamelerle açılmış, bugüne kadar aynı hukuksuzlukla sürdürülmüş bu davada verilecek mahkûmiyet kararları sadece bölgeyi, Kürt halkını değil, Türkiye'nin dört bir yanındaki barış ve demokrasi güçlerinin hakkaniyet ve adalet duygularını da derinden etkileyecektir.

Çok hassas bir dönemden geçerken bu provokasyona kapılmamak gerekir. Ama boyun eğmemek, barışçı yöntemlerle her alanda mücadele etmek de boynumuzun borcudur. Başta CHP, demokratik muhalefet bu davaya sahip çıkmak zorundadır. Yargının ne ölçüde siyasallaştığını, sadece Beştepe'nin değil tarikatların, cemaatlerin elinde olduğunu herkesin bildiği Türkiye'de "Yargı kararıdır, ne yapalım," demek ipe un sermektir, tezgâhlanan provokasyona su taşımaktır.

Bir süredir, gerek Kürt siyasal hareketi içinde gerekse muhalefetin bir kesiminde 31 Mart........

© T24


Get it on Google Play