Zamanın ‘tasavvuf ehli’ Mabel Matiz, şimdi ‘müstehcenlik’ sorgusunda
Diğer
28 Eylül 2025
Mabel Matiz
Bu yazımı, Osmanlının ‘hikemî’ şairi Nabi’nin zamanın ruhunu yansıttığını düşündüğüm “görmüşüz” redifli gazeliyle açayım istedim.
Bâğ-ı dehrin hem hazânın hem bahârın görmüşüz
Biz neşâtın da gâmın da rûzgârın görmüşüz
Çok da mağrûr olma kim meyhâne-i ikbâlde
Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz
Top-ı âh-ı inkisâra pây-dâr olmaz yine
Kişver-i câhın nice sengîn hisârın görmüşüz
Bir hurûşiyle eder bin hâne-i ikbâli pest
Ehl-i derdin seyl-i eşk-i inkisârın görmüşüz
Bir hadeng-i cân-güdâz-ı âhdır sermâyesi
Biz bu meydânın nice çâbük-süvârın görmüşüz
Bir gün eyler dest-beste pây-gâhı cây-gâh
Bî-aded mağrûrun sadr-ı i’tibârın görmüşüz
Kâse-i deryûzeye tebdîl olur câm-ı murâd
Biz bu bezmin Nâbîyâ çok bâde-hârın görmüşüz
(Biz bu dünya bahçesinin baharını da gördük güzünü de; sevincin de kederin de çağını görmüşüz.// Mevki sahibi olunca ikbaline güvenip fazla gururlanma; zira biz, böylesine binlerce mağrur sarhoşun ayıldıktan sonraki halini de görmüşüz.// Biz ikbal ülkesinin sağlam taştan yapılmış nice kalelerini gördük lakin bunların hiçbiri gönlü kırıkların ahlarının topu karşısında ayakta kalamadı.// Dert ehli olanların gönül kırıklığıyla döktükleri gözyaşlarının selleri önünde nice gösterişli ikbal evinin, malikânelerin yerle bir olduğunu biliriz.// O gariplerin bütün sermayeleri can yakıcı bir ‘âh’ silâhından ibarettir ama onu şöyle bir attıkları zaman, nice hızlı süvarilerin vurulup yere serildiklerini de gördük.// Başköşede itibarla oturan nicelerini gördük ki gün geldi de onlar el pençe vaziyette pabuçluğu mekân tuttular, yani hizmetçi/uşak oldular.// Ey Nabi! Biz bu içki meclislerinin nice şarap içicilerini görmüşüz ki onların gururla kaldırıp içtiği kadeh, günü gelince dilenci çanağına dönmüştür.)
Kadim zamanlardan bugünlere bilgilerimizi, tanıklıklarımızı ve deneyimlerimizi göz önüne getirince bu şiir ne çok yazının özüdür, bir düşünsenize. Beni on yedinci yüzyıl şairinin şiirine götüren ise Mabel Matiz (d.1985) adlı şarkıcının 2025’teki ‘perperişan’ durumudur.
Kamunun bilgisi dâhilinde olanı aktarayım. Mabel Matiz’in 5 Eylül 2025’te piyasaya çıkan şarkısı “Perperişan” için Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı “5651 sayılı Kanun kapsamında kamu düzeni ve genel sağlığa aykırılık gerekçesiyle erişim engeli” için girişimde bulununca İçişleri Bakanlığı da adı geçen şarkısı nedeniyle şarkıcı hakkında “basın yayın yoluyla müstehcenlik” iddiasıyla suç duyurusunda bulunmuştu. Bu haberler, 18 Eylül 2025 günü medyaya yansıdı yani şarkının ikinci haftasında. Ben bu bilgileri, T24 (18 Eylül 2025) adresinden aldım. Süreç nasıl işler ve sonuç ne olur bilemem çünkü pratik hukuk bilgim yok. Düşüncem odur ki neticede kayda değer bir gelişme olmayacak ve adı geçen şarkı, bu ‘yasaklanma’ ilgisiyle çok dinlenenlerden biri olacaktır.
Mabel Matiz’in, halkın dilindeki ‘ayran içtik, ayrı düştük’ olayı; sanatın önemi, popüler kültürün güçlü etkisi, iktidar-sanat ilişkileri vb. konuları tartışmaya açmasıyla üzerinde durulmaya değerdir. Pazvantlık görevi üstlenerek suç duyurusunu alkışlamak ya da karşı devrim muhalifliğiyle özgür sanat adına adlî süreci yermek tekrarın tekrarıdır, yararı yok. Adı geçen şarkıcıyla şarkısı gadre uğramada ilk değildirler, durumun evveliyatı vardır.
Konu Mabel Matiz ya dönelim yeniden konuya. Hatırlayınız ki ÖSYM, her yılki YKS’nin 27 Haziran 2020’deki TYT sınavında sorduğu şu paragraftan bir değil, iki soru çıkarmıştı: “Maya, Sezen Aksu’nun 1991’de çıkardığı Gülümse’den sonra, Türk pop müziğinin en iddialı ve ses getiren albümlerinden biri. Dinleyiciyle önceden buluşan “Öyle Kolaysa” ve “Ya Bu İşler Ne” şarkılarıyla beğeni toplamışken bunlara eklenen “Fırtınadayım”, “Çukur” gibi şarkılarla bu albüm bir başyapıta dönüşüyor. Böylece Maya ile Mabel Matiz, tek atımlık kurşunu olduğu iddialarını da boşa çıkarıyor. Birçok ünlü sanatçının sevilen şarkılarını yorumlayarak daha önceki çalışmasında da cesaretini ortaya koyan Matiz, Maya ile geleneğe değmekten korkmayan modern bir anlatım yakaladı. Tasavvufun mistik havası, halk şiirinin coşkun sesi, synth-pop ile birleşen Arap popunun ritimleri ayrı ayrı ve bir bütün olarak duyuluyor albümde. Gözünün gördüğüyle gönlünün bildiği bir olmayan âşıkların acısını söylerken Matiz, Şeyh Galip’ten Neşet Ertaş’a uzanan bir köprü kuruyor. Böylece toplumsal normlara ve hayatı çerçeveleyen ezici gerçeklere rağmen yüreğinin sesini dinleyenlerin çıkmazını anlatıyor. Değmekten, esinlenmekten, beslenmekten korkmuyor.” Sınavın bu ‘Türkçe’ sorusuna başka konuları da ekleyerek sanal ortamda yayımlanan “2020 YKS: Gençlik, Sınav, Türkçe, Mabel Matiz, Üniversite, Akademia…” başlıklı bir yazı yazmıştım, ilgilisi bakabilir. Bilenler bilir, soru bazı çevrelerde tepki çekmişti ve soruyu hazırlayanlar hakkında işlem yapılacağı da söylenmişti, sonuç ne oldu bilemiyorum.
Şimdi, sınavın bu soru paragrafını dikkatlice okumanızı isterim. Bu paragrafı görevli komisyon mu hazırlamıştı yoksa bir yazıdan mı alıntılanmıştı, bilgim yok. Tasavvuf için ÖSYM’nin aklına Ahmet Yaşar Ocak, Süleyman Uludağ, Mustafa Kara benzeri isimler gelir mi belemem ama içinde Mabel Matiz geçiyor diye ilgili paragrafı çizmeyelim. İki soruya değer miydi, bu konuşulabilir. O günlerde merak ettiğim bir şey vardı: Birileri, ÖSYM’nin ilgililerine ‘What is........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Gideon Levy
Penny S. Tee
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Rachel Marsden
Daniel Orenstein
John Nosta