Trump Amerika’sının bölgesel stratejik ortağı olarak Erdoğan Türkiye’si
Diğer
14 Kasım 2025
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump
Resmi açıklamalarda tekrarlana tekrarlana içi boşalmış olan Türkiye’nin ABD’yle “stratejik ortak” olduğu klişesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son Washington ziyaretinden bu yana yeni bir anlam ve içerik kazandı. Ancak, başlıkta ifade etmeye çalıştığım üzere, bu ilişki eskiden olduğu gibi devletler arasında değil, yönetimler arasında şekilleniyor.
Eskiden Türkiye ve ABD NATO müttefikliğinden ve Türkiye’nin ABD’nin liderliğini yaptığı Batı dünyasına aidiyetinden dolayı “stratejik ortak”lardı. Oysa Trump yönetimi için ne NATO önemli ne de Batı dünyası. Erdoğan Türkiye’si ise baştan itibaren ne NATO’nun ne de Batı aleminin inançlı bir parçası oldu. İki tarafı bu kez yeni bir ortaklığa iten sebepler ayrı. ABD’nin yaklaşımı bölgesel çıkarlara dayanıyor. Trump’ın Ortadoğu, Ukrayna, İran ve Kafkasya gibi bölgelerde Türkiye’ye ihtiyacı var. Erdoğan ise hem içerde hem de dışarıda konumunu güçlendirmek için Trump’a ihtiyaç duyuyor.
Bu ilişkide ABD kural koyan, Türkiye kurala uyan ve uygulayan aktör rolünü oynuyor. Aslında eskiden de böyleydi ama temel tercihler ve ideolojiler uyumluydu. Demokrasi, Batı uygarlığı, liberal ekonomi ve özgürlükler gibi ortak temel kavramlar vardı. Bu kez durum farklı.
ABD Ankara Büyükelçisi Tom Barrack, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Washington ziyareti öncesinde Türkiye’ye meşruiyet kazandırılacağını söylemişti. Yanlış anlaşılmasın, Barrack’ın sözünü ettiği meşruiyet ne Türk kamuoyu nezdinde ne de Batı nezdinde bir meşruiyet. Trump’ın böyle bir hedefi yok. Trump Türkiye’ye Kongre nezdinde meşruiyet kazandırmak istiyor. Zira Kongre’de Türkiye karşıtlığı hala çok güçlü. Kongre nezdinde Türkiye’ye meşruiyet kazandırılabilirse belki F-35 ve adı konulmamış diğer ambargoların üstesinden gelebilecek. Bunun karşılığında Türkiye’den beklentileri var.
Trump Türkiye’den özellikle Gazze konusunda yakın iş birliği bekliyor. Şu ana kadar Trump’ın beklentileri fazlasıyla karşılandı. Trump’ın Gazze planının birinci aşaması Türkiye’nin katkısıyla başarıyla tamamlanmak üzere. Sırada Hamas’ın silahsızlandırılması ve Gazze’nin uluslararası yönetime devredilmesi gibi çetin aşamalar var. Türkiye’nin bundan sonra sağlayacağı destek daha da önem kazanıyor.
Söz Washington’da meşruiyet kazanmaktan açılmışken Suriye geçici Cumhurbaşkanı Ahmet El Şara’nın Beyaz Saray ziyaretinden söz etmek lazım. El Şara’nın ziyareti her bakımdan ilginçti. Trump bir yandan üzerindeki eski terörist yaftasından kurtulamayan El Şara’yı arka kapıdan kabul edip uğurlarken bir yandan da başarılı bir kamu diplomasisi uygulayarak onun ne kadar değişime uğradığını ABD kamuoyuna anlatmaya gayret etti. El Şara da bu konuda ev sahibi ile yarıştı sayılır. Özellikle “Washington Post” gazetesine verdiği uzun mülakatla değme devlet adamlarına taş çıkartacak bir performans sergiledi. Son derece zeki ve birikimli bir siyasi aktörle karşı karşıya olduğumuza kuşku yok.
Ama Beyaz Saray’da gerçekleşen gerçek diplomasi algı operasyonlarından daha önemliydi. El Şara Suriye’yi ABD önderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyona sokarak........





















Toi Staff
Penny S. Tee
Sabine Sterk
Gideon Levy
John Nosta
Mark Travers Ph.d
Gilles Touboul
Daniel Orenstein