menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Devletçiliğin yeni adı tekno-endüstriyel devlet mi?

18 1
11.12.2025

Diğer

11 Aralık 2025

Ekim 2025’te ABD Dış İlişkiler Konseyi (CFR) Görev Gücü "ABD Ekonomik Güvenliği: Geleceğin Teknolojileri Yarışını Kazanmak" başlıklı bir rapor yayımladı. Raporda, yeni nesil teknolojiler (özellikle yapay zekâ, kuantum teknolojileri ve biyoteknoloji) üzerindeki stratejik rekabetin halihazırda devam ettiği ve ABD'nin bu alanlardaki liderliğinin, özellikle Çin Halk Cumhuriyeti'nden gelen tehditler nedeniyle gerçek bir tehdit altında olduğu kaydediliyor.

Üç temel güvenlik açığı kategorisi vurgulanıyor:

Yatırım eksikliği: ABD, uzun vadeli ufuklar ve yüksek risk nedeniyle özel sermayenin çekimser davranması nedeniyle önemli alanlarda (örneğin kuantum, biyoteknoloji) geride kalıyor.

Tedarik zinciri bağımlılıkları: Kritik girdiler (yarı iletkenler, biyoteknoloji, nadir toprak elementleri vb. için) dost olmayan veya düşman (özellikle Çin) bölgelere aşırı derecede bağımlı.

Kontrol ve yönetişim boşlukları: İhracat kontrolleri, yatırım taraması ve özel sektör ile hükümet arasındaki koordinasyon, hızla gelişen teknoloji ve tartışmalı tedarik zincirleri karşısında yetersiz kalmaktadır.

Raporda, ABD ve müttefiklerinin öncülük etmesi halinde, yapay zekâ, kuantum ve biyoteknolojinin birlikte 2040 yılında yıllık 29 trilyon dolara kadar gelir sağlayabileceğini tahmin ediyor.

Geride kalmanın yalnızca pazar payı kaybı olmadığı, aynı zamanda rakiplere küresel standartları şekillendirme, tedarik zincirlerine hâkim olma ve hatta askeri veya çift kullanımlı avantajlar elde etme olanağı verme riski taşıdığına dikkat çekiliyor.

Raporun ilginç olan yönü, öneriler kısmı. Bir süredir gördüğümüz ABD'nin küreselleşmeyi tersine döndüren çeşitli yaklaşımlarını somutlaştırıyor. Raporda, kritik girdilerin (örneğin, yarı iletkenler, baskılı devre kartları, kimyasallar) üretiminin ABD'de yerelleştirilmesi ve çeşitlendirilmesi, böylece ABD'nin tek bir tedarikçiye daha az bağımlı olması önerisi başta olmak üzere, devlet alımları ve özel sektör kapasitesinin artırılması yoluyla kamu hizmeti ölçeğinde bir kuantum bilgisayarının geliştirilmesinin hızlandırılması, ulusal bir gelişmiş biyoüretim merkezleri ağı kurulması, temel biyoteknoloji ve tıbbi girdilerin stoklanması ve özellikle Çin'den temin edilen API ve KSM'lerde (aktif ilaç bileşenleri ve temel başlangıç malzemeleri) dışa bağımlılığın azaltılması, ulusal savunma stoklarının genişletilmesi, izinlerin hızlandırılması ve kaynakların haritalanması ve ikame teknolojilerinin geliştirilmesi için müttefiklerle birlikte çalışılması yoluyla kritik minerallerin güvence altına alınması, bu temel sektörleri desteklemek için ticaret ve STEM (makineciler, elektrikçiler, teknoloji işgücü) alanlarında işgücü kapasitesinin oluşturulması gibi öneriler yer alıyor.

Bütün bunların uygulanması için ise, Ticaret Bakanlığı bünyesinde, "Ekonomik Güvenlik Merkezi" adında özel bir kurumsal mekanizma oluşturulması öneriliyor. Bu merkezin hükümet ve özel sektör sinerjisini, tedarik zinciri istihbaratını, ihracat kontrol uygulamalarını ve sanayi politikasını koordine etmesi isteniyor.

Bu rapordan ve önerilerden de gördüğümüz şey şu; ABD kendi içine kapanıyor. Öncüsü olduğu kapitalizmin kendisi ya da şekli değişiyor, küreselleşme terk ediliyor ve II. Dünya Savaşı'ndan bu yana hiç olmadığı kadar devlet odaklı, stratejik ve endüstriyel politika odaklı bir modele doğru ilerliyor.

Gerçi Nvidia, OpenAI, Intel, Microsoft, Amazon, Apple, biyoteknoloji şirketleri, kuantum girişimleri vb. özel şirketler hâlâ mevcut ama bunların üzerindeki devlet baskısı ya da desteği de ortada. Örneğin Apple'a üretimi ülkeye geri getir diyorlar. Ya da mobil sektörü göremediği için geride kalan ve yapay zekâ sektörüne de adapte olamadığı için zor duruma düşen

© T24