Diğer

T24 Haftalık Yazarı

28 Ocak 2024

"Asya'da barışın süresi, düşmana yaptığınız katliamla doğru orantılıdır."

General Mikhail Skobelev

T24'te 27 Şubat 2020 günü yayımlanan "Rusya: Bozkır Prensliğinden İmparatorluğa" başlıklı yazımda, defalarca ziyaret ettiğim ve yakından tanıma olanağı bulduğum Orta Asya'daki Türk devletlerinin on altıncı yüzyıldan itibaren Rus Çarlığının tuzağına düşerek kimliklerini ve benliklerini nasıl kaybettiklerini anlatmaya çalışmıştım. Kazan ve Kırım'ın ele geçirilişinden sonra Çariçe Katerina'nın sinsice planladığı içinde cami ve külliyelerin bulunduğu şehir modellerinin, Kazan ve Kırım'dan gönderilen işbirlikçi hoca ve din adamlarının Katerina'nın talimatı ile Türk halkını Rus boyunduruğuna ikna çalışmalarının ve Ruslaştırılan Türklerin bu süreçte çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Rusların batıdan, Çin'in doğudan başlattığı saldırıları ve baskıları karşısında İsmail Gaspıralı (Gasprinsky Ismail Beg) gibi yiğit Türk aydınları "Cedidçi" (Yenilikçi) fikirleri ile Türk kimliğinin islamcı kimliğin önüne geçmesini sağlayarak, bölgenin Türk kimliğinin yeniden canlanmasında büyük rol oynadılar. Bu mücadeleleri, ulemanın kendilerini Ruslara ihbar etmelerine rağmen yirminci yüzyılın başlarına kadar devam etti. Kazan ve Azerbaycan'da açılan okullarla bölgede aydınlanmanın kaynağı oldular.

Cedidçiler, sonrasında gerçekleşen Sovyet Devrimini de fırsat bilerek, Sultan Galiev gibi önderlerle devrimin önderlerine kafa tutmuş, "Sadece emek sömürüsünü ele alan ve Rus emperyalizminin Orta-Asya'da yıllardır sürdürdüğü sömürüyü tanımayan bir devrimin başarılı olamayacağını Ruslara ve bütün dünyaya tanıtmışlardır. Cedidçiler, bu söylemlerini canları pahasına yaşamlarının sonuna kadar haykırarak ezilen ulusların da sesi olmuşlardır.

Cedidçilerle ilgili daha sonraki yazımda daha geniş bilgi vermeye çalışacağım.

Bugünkü başlığım "Göktepe Katliamı."

12 Ocak 1881 günü General Mikhail Skobelev'in kumandasında Türkmenistan'da gerçekleştirilen büyük katliam daha sonra Avrupalı dostlarının bile Skobelev'i lanetlediği, on dokuzuncu yüzyılda yaşanmış en büyük insanlık katliamı olarak da anılır. General Skobelev daha öncesinde Plevne'de Gazi Osman Paşa'nın karşısında savaşmış, Plevne'yi yapılan olağanüstü savunmaya rağmen ele geçirmeyi başaran komutan olarak ün kazanmıştır.

Türkmen çöllerindeki en büyük Rus saldırı planı, yakın zamanda İngiltere ile anlaşılan ve İran-Afganistan-Rusya sınır bölgesinin içinde kalan alanda gerçekleşir. Bu süreç, tüm Orta-Asya macerası hesaba katıldığında Rusların en çok kayıp verdiği ve diğer yanda en büyük katliamları yaptıkları dönemi kapsar.

İlk atağa General Nikolai Lomakin kalkışır. Bölgeyi kısa sürede ele geçirmeye çalışan Lomakin, Krasnovodsk kalesini üs olarak kullanarak Ahal-Türkmenlerine karşı yoğun bir atak yapar. Ani saldırı karşısında ne yapacaklarını bilemeyen Türkmenlerin neredeyse hepsi Göktepe yakınlarındaki çamurdan yapılmış kaleye sığınırlar. Saldırı sırasında top ve roket atışına tutularak, kaleden kaçanlar Ruslar tarafından acımasızca katledilirler. Kalenin yıkılması öncesindeki bu saldırıda çoğu çocuk yaklaşık 2.000 Türkmen öldürülür. Kahraman Göktepeliler bu büyük acının tepkisini çok sert bir şekilde göstererek karşı atağa kalktıklarında 200 Rus askerini öldürerek, kalanları geri püskürtmeyi başarırlar. Rus tarihçiler aynı gün içinde Göktepelilerin yaptığı bu saldırıda ölen asker sayısı dikkate alındığında, bu olayın Orta-Asyada yaşadıkları en acı tecrübelerden biri olduğunu iddia ederler.

Rus askerlerinin uğradığı kaybı duyan Çar II. Alexandr çılgına döner. İntikam içinde yanıp, tutuşur. Yeni operasyonu bizzat yöneteceğini açıklayarak, hiçbir masraftan kaçınmayacağını tüm ülkeye ilan eder. Planlanmış olmasına rağmen henüz inşaasına başlanılmamış olan demiryoluna derhal start verir. Kokand'ı 1876 yılında zalim bir şekilde işgal ederek Rus topraklarına katan, sonrasında 1877-78 Osmanlı – Rus savaşında Gazi Osman Paşa'nın elinden Plevne'yi alan gaddar komutan General Mikhail Skobedev'i bu işin üstesinden gelmek üzere görevlendirir. Askeri kariyeri Skobedev'e çok önemli dersler öğretmiştir. Kendisi ile görüşen bir İngiliz gazeteciye " Asya'da barışın süresi, düşmana yaptığınız katliamla doğru orantılıdır" ifadesini kullandığı söylenir.

Skobedev, 1880 yılının Kasım ayı içinde, General Lomakin ve askerlerinin yaptığı ilk katliamdan tam 14 ay sonra askerlerine Göktepe'ye doğru ilerleme emri verecektir. Silah ve teçhizat bakımından çok zor koşullarda olan Türkmenler saldırı sırasında müthiş bir direnç gösterirler. 12 Ocak 1881 günü Skobedev çamurla sıvanmış kale duvar ve burçlarına ağır toplarla haince saldırıya geçer. Surlar yıkılırken kaçan savunmazsız insanlar Rus askerler tarafından çölün iç kısımlarına doğru sürüklenerek, katledilirler. Genç, yaşlı, kadın ve erkek 8.000 kahraman Türkmen savunmasızca öldürülür. Kalenin içinde ve surlarında 6.500 kahraman daha öldürülmüştür.

Göktepe katliamı tüm Avrupa ve dünyada dehşet ve nefret uyandırır. Kahraman Türkmenlerin son direnişi de kırılmıştır. Rus ordusu General Skobedev'in komutasında, son zaferlerinden aldığı cesaretle çölü geçerek Aşkaabad ve diğer Türkmen şehirlerine ulaşır. Gelecek dört yıl içinde Tejen, Merv ve Yolatan gibi önemli yerleşim bölgelerini de ele geçirirler. Hindistan'ı koruma gayreti içinde olan ve Great Game "Büyük Oyun" sürecinde Rusları Hindistan'dan uzak tutmaya çalışan İngilizler Göktepe atağı sonrasında paniğe kapılarak 1884 yılında "Anglo-Russian Boundary Commission" İngiliz-Rus Sınır Komisyonunu kurarak kendilerini emniyete almaya çalışırlar.

Artık Rusların önünde tek engel kalmıştır. Ticari olarak kontrol altına aldıkları Doğu Türkistan'ı Çin'in elinden almak.

Göktepe katliamının ertesinde Skobedev'in politikaya heves ederek, askerlikten ayrıldığı söylenir. Avrupa'ya giderek politik söylemlerde bulunur. Rus milliyetçiliğini savunarak, Slav halklarının birliğini Pan-Slavizmi savunur. "Rusya Ruslarındır" sloganının ilk defa onun tarafından söylendiği iddia edilir. Moskova yakınlarında kaldığı Hotel Dusseaux'da 7 Temmuz 1882 yılında 39 yaşında ölür. Skobedev'in yaptığı Göktepe katliamı ise ülkemizde yeterince bilinmediği için halkımızın zayıf hafızasından kolayca silinip, gitmiştir.

Kaynakça

1- Central Asia, A new History from the Imperial Conquests to the Present- Adeep KHALID

2- Rusya: Bozkır Prensliğinden İmparatorluğa- Enver GÜNEY, T24 Pazar Yazıları. 22.02.2020

3- Russia's Steppe Frontier, The Making of a Colonial Empire 1500-1800- Michael KHODARKOVSKY

Enver Güney kimdir?

Enver Güney 1956 yılında Kars'ta doğdu. Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi'ni 1973 yılında tamamladı. 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat ve Maliye Bölümü'nden mezun oldu.

1978 yılı Nisan ayında çalışmaya başladığı Maliye Bakanlığı'nda 1988 yılı sonlarına kadar Maliye Müfettişi ve Maliye Başmüfettişi olarak görev yaptı.

Amerika Birleşik Devletleri Vanderbilt Üniversitesi'nde ekonomi üzerine yaptığı yüksek lisansını tamamlamasının ardından Ahmet Kurtcebe Alptemoçin'in Maliye Bakanlığı döneminde Bakan Özel Danışmanı olarak atandı. 1988-1991 yılları arasında Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü'nde Daire Başkanı olarak çalıştı.

İzleyen dönemde, Hazine ve Dış Ticaret Müsteşarlığı'nda Serbest Bölgeler Genel Müdür Yardımcılığı (1991-1993), Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü (1993-1994) görevlerini yürüttü. Bu görevi sırasında ‘Türk Serbest Bölge modeli'ni yeniden yapılandırdı.

Müsteşarlığın ikiye ayrılmasından sonra, Hazine Müsteşarlığı Yabancı Sermaye Genel Müdürlüğü'ne atanarak 1994-1997 yılları arasında üç yıl Genel Müdür olarak görev yaptı.

Kamuda çalıştığı dönemde OECD Mali İşler ve Çokuluslu Şirketler-Uluslararası Yatırımlar komitelerinde Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı'nı temsil etti. Bu dönemlerde, çevre ile ilgili konuların uluslararası maliye ve muhasebe literatürüne girdiği ilk kurum olan Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi Muhasebe Standartları Komitesi'nde iki dönem Türkiye'yi temsilen daimi üye olarak görev yaptı.

Hazine'yi temsilen Enerji Bakanlığı Enerji Fonu Kurulu üyesi olarak da görev aldı. Özelleştirme öncesinde Sümerbank (bankacılık) Yönetim Kurulu üyeliği ve Soma Elektrik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü.

Özel sektöre geçtikten sonra 1997 ile 2001 yılları arasında Denizbank Yönetim Kurulu üyeliği ve Zorlu Holding - Vestel'de Dış İlişkiler Koordinatörlüğü görevlerinde bulundu.

Kısa bir süre yeminli mali müşavir / proje ve yatırım danışmanı olarak çalıştı; 2005-2007 yılları arasında Türkiye Barolar Birliği Sosyal Yardım ve Dayanışma Fonu Yönetim Kurulu üyeliği yaptı.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu "DEİK" bünyesinde yer alan Türk-ABD, Türk-Kanada, Türk-Letonya, Türk-Arjantin, Türk-İngiliz ve diğer ülkelerle kurulan iş konseylerinde yürütme kurulu üyesi ve başkanı olarak uzun yıllar çalıştı.

2005-2019 yılları arasında Uni-Mar Enerji Yatırımları A.Ş.'de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptı.

"An Empirical Study of the Ratchet Effect on Money Demand for Selected Countries" başlıklı kitabı 1993 yılında Hazine ve Dışticaret Müsteşarlığı Ekonomik Araştırmalar ve Değerlendirmeler Genel Müdürlüğü tarafından yayımlandı.

T24'de yer alan yazılarının yer aldığı ikinci kitabı "Tarih Tesadüfleri Sever" Kasım 2022'de yayımlandı.

Enerji, vergi, dış ticaret ve yatırım politikaları, tarih ve uluslararası ilişkiler üzerine çeşitli dergi ve gazetelerde çeviri ve yazıları yayımlandı. 2020 yılından itibaren T24 Haftalık'ta yazan Enver Güney evli ve iki çocuk babası.

Başkan Truman, kuruluşundan 11 dakika sonra tanıdığı devletin ilk Başkanı Chaim Weizmann'a 29 Kasım 1948 günü yazdığı mektubunda, Amerikan Export-Import Bank'ın olanakları dahil her türlü mali ve siyasi desteğin sağlanacağı müjdesini vererek, gelecek süreci, yıllar sürecek dayanışma ve işbirliğini adeta ilan etmiş, ülkesinin izleyeceği yol haritasını çizerek, Arthur Balfour'la başlayan yüzyıllık Orta Doğu modeline yol ve yön vermiştir

1898 yılında, Musul Valisi Ebubekir Hazim Tepeyran'ın müthiş bir öngörü ve titizlikle ile başlattığı Osmanlı petrolünün hikâyesi, Padişah II. Abdülhamid ve sonrasında İttihat ve Terakki yönetimlerinin beceriksiz ve kısa vadeli siyasi ve ekonomik politikalarıyla hayal kırıklığıyla sonuçlanmış, büyük umutlar beslenen petrol iyi niyetli ve gayretli yöneticilere rağmen emperyalist devletlere tepsi üzerinde servis edilmiştir

Nitelikli Endüstri Bölgeleri, 1996 yılından bu yana İsrail, Ürdün ve Mısır'da uygulanıyor. Modelin, ülkeler arasındaki ticareti belirli kurallar çerçevesinde işbirliğine bağlayarak, düzenlemesi ve karşılıksız mali yardım yerine istihdam yaratan bir alternatif olması daha çekici bir görünüm veriyor

© Tüm hakları saklıdır.

QOSHE - 12 Ocak 1881: Rusların Göktepe katliamı - Enver Güney
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

12 Ocak 1881: Rusların Göktepe katliamı

7 1
28.01.2024

Diğer

T24 Haftalık Yazarı

28 Ocak 2024

"Asya'da barışın süresi, düşmana yaptığınız katliamla doğru orantılıdır."

General Mikhail Skobelev

T24'te 27 Şubat 2020 günü yayımlanan "Rusya: Bozkır Prensliğinden İmparatorluğa" başlıklı yazımda, defalarca ziyaret ettiğim ve yakından tanıma olanağı bulduğum Orta Asya'daki Türk devletlerinin on altıncı yüzyıldan itibaren Rus Çarlığının tuzağına düşerek kimliklerini ve benliklerini nasıl kaybettiklerini anlatmaya çalışmıştım. Kazan ve Kırım'ın ele geçirilişinden sonra Çariçe Katerina'nın sinsice planladığı içinde cami ve külliyelerin bulunduğu şehir modellerinin, Kazan ve Kırım'dan gönderilen işbirlikçi hoca ve din adamlarının Katerina'nın talimatı ile Türk halkını Rus boyunduruğuna ikna çalışmalarının ve Ruslaştırılan Türklerin bu süreçte çok önemli bir rol oynadığını düşünüyorum.

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Rusların batıdan, Çin'in doğudan başlattığı saldırıları ve baskıları karşısında İsmail Gaspıralı (Gasprinsky Ismail Beg) gibi yiğit Türk aydınları "Cedidçi" (Yenilikçi) fikirleri ile Türk kimliğinin islamcı kimliğin önüne geçmesini sağlayarak, bölgenin Türk kimliğinin yeniden canlanmasında büyük rol oynadılar. Bu mücadeleleri, ulemanın kendilerini Ruslara ihbar etmelerine rağmen yirminci yüzyılın başlarına kadar devam etti. Kazan ve Azerbaycan'da açılan okullarla bölgede aydınlanmanın kaynağı oldular.

Cedidçiler, sonrasında gerçekleşen Sovyet Devrimini de fırsat bilerek, Sultan Galiev gibi önderlerle devrimin önderlerine kafa tutmuş, "Sadece emek sömürüsünü ele alan ve Rus emperyalizminin Orta-Asya'da yıllardır sürdürdüğü sömürüyü tanımayan bir devrimin başarılı olamayacağını Ruslara ve bütün dünyaya tanıtmışlardır. Cedidçiler, bu söylemlerini canları pahasına yaşamlarının sonuna kadar haykırarak ezilen ulusların da sesi olmuşlardır.

Cedidçilerle ilgili daha sonraki yazımda daha geniş bilgi vermeye çalışacağım.

Bugünkü başlığım "Göktepe Katliamı."

12 Ocak 1881 günü General Mikhail Skobelev'in kumandasında Türkmenistan'da gerçekleştirilen büyük katliam daha sonra Avrupalı dostlarının bile Skobelev'i lanetlediği, on dokuzuncu yüzyılda yaşanmış en büyük insanlık katliamı olarak da anılır. General Skobelev daha öncesinde Plevne'de Gazi Osman Paşa'nın karşısında savaşmış, Plevne'yi yapılan olağanüstü savunmaya rağmen ele geçirmeyi başaran komutan olarak ün kazanmıştır.

Türkmen çöllerindeki en büyük Rus saldırı planı, yakın zamanda İngiltere ile anlaşılan ve İran-Afganistan-Rusya sınır bölgesinin içinde kalan alanda gerçekleşir. Bu süreç, tüm Orta-Asya macerası hesaba katıldığında Rusların en çok kayıp verdiği ve diğer yanda en büyük katliamları yaptıkları dönemi kapsar.

İlk atağa General Nikolai Lomakin kalkışır. Bölgeyi kısa sürede ele geçirmeye çalışan Lomakin, Krasnovodsk kalesini üs olarak kullanarak Ahal-Türkmenlerine karşı yoğun bir atak yapar. Ani saldırı karşısında ne yapacaklarını bilemeyen Türkmenlerin neredeyse hepsi Göktepe yakınlarındaki çamurdan yapılmış kaleye sığınırlar. Saldırı sırasında top ve roket atışına tutularak, kaleden kaçanlar Ruslar tarafından acımasızca katledilirler. Kalenin yıkılması öncesindeki bu saldırıda çoğu çocuk yaklaşık 2.000 Türkmen öldürülür. Kahraman Göktepeliler bu büyük acının tepkisini çok sert bir şekilde göstererek karşı atağa kalktıklarında 200 Rus askerini öldürerek, kalanları geri püskürtmeyi başarırlar. Rus tarihçiler aynı gün içinde Göktepelilerin yaptığı bu saldırıda ölen asker sayısı dikkate alındığında, bu olayın Orta-Asyada yaşadıkları en acı tecrübelerden........

© T24


Get it on Google Play