“Rüzgâr yükseliyor, yaşamayı denemeliyiz”
Diğer
23 Aralık 2025
Sonunda deniz kararını verir.
Ne konuşmalara bakar ne niyet beyanlarına.
Gemi ya yüzer ya batar.
Kaptanlık, sakin sularda öğrenilen bir beceri değil.
Evet, kendinizi yeterli gördüğünüzde halatları çözüp dümene geçmek bir kararınıza bakar ama fırtınada yol almak bir sınavdır.
Denize merak sardığımı gören bir dostum bir sabah telefonla arayıp, adada yaşayan bir ressamın, kulağıma küpe yaptığım bir sözünü aktarmıştı:
Denizler cesurları ve korkakları sevmezmiş.
Açıldığı denizde ‘gemisini kurtaramayan kaptan’, belki dümeni bırakmamıştır.
Lakin sorun, dümenin nereye çevrileceğine karar vermekte.
Deniz için önemli olan bu.
Kimi kaptanlar denizi suçlar.
Dalgalar beklenmediktir, fırtına serttir, tekne eskimiştir…
Sorun orada da değil. Hiç olmazsa dümeni nereye çevirdiğinizi kendinizden gizlememekte.
Bu kritik unsur inkâr edilebilir.
Biliyoruz ki inkâr, sorumluluktan daha hafif. İnsan belki en çok orada, kendini kandırarak yanılıyor.
Oysa deniz, her zaman deniz.
Joseph Conrad’ın romanlarında denizler sessizdir.
Lord Jim onun, onur, suçluluk, sorumluluk ve kendini kurtarma (kefaret) üzerine kurulmuş bir romanıdır.
Bir insanın kendine ihanet ettiği tek bir an’ın, bütün bir ömrü nasıl gölgelediğini anlatır.
Conrad, roman boyunca Batı’nın ahlâk anlayışını ve bireyin kendini gerçekleştirme çabasını sorgular.
Lord Jim’de deniz konuşmaz; yalnızca hatırlatır: Jim’in kaçtığı (korktuğu) şey fırtına........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel