Yurtdışında üniversite okuma modası
Diğer
17 Aralık 2025
Son yıllarda lise eğitimi sonrasında üniversiteyi yurt dışında okumak artık normal, sıradan ve olağan hale geldi.
Daha doğrusu, üniversiteyi yurt dışında okumak, yurt içindeki iyi üniversitelerde okumaya bile alternatif olmaya başladı.
Eskiden yurt dışında üniversite okumak, sadece yurt içinde iyi üniversiteleri kazanamayan ve mali durumu üst düzey ailelerin çocukları için ve genelde de istisnai bir durumdu.
Ne var ki son zamanlarda bu konuda statüko tamamen değişiyor.
Yeni “moda” artık çocuğunuz lisede başarılı ve YKS’de Türkiyenin en iyi üniversitelerini kazanma potansiyeli olsa hatta kazansa bile Amerika (ABD, Kanada), İngiltere veya Avrupa’da dünya sıralamasında iyi bir üniversiteye kapağı atmasına çalışmak.
Hatta eskiden mali durumu iyi aileler bile çocuğunun lisans eğitimini Türkiye’de iyi bir üniversitede almasını ve sonrasında master için yurt dışına gitmesini tercih ederlerdi.
Yeni eğilim ise artık lisans eğitimini de yurt dışında yapma yönünde.
Çünkü lisansı Türkiye'de yapıp sadece master için 1-2 yıl oralarda kalmak, sonrasında o ülkelerde iş imkanları bulmaya ve oralarda kalabilmeye ve “tutunabilmeye” artık genelde yeterli olmuyor.
Lisansını orada yapanlar için sonrasında oralarda “tutunabilmek” ve kalabilmek daha kolay olduğu gibi, oturum veya vatandaşlık alma yönünden de daha avantajlı oluyor.
Tabii bu noktadaki paradigma değişikliğinin ana nedeni ise şu:
Eskiden çoğu aile için çocuğunu yurt dışına göndermenin motivasyonu, 1-2 yıl oralarda master veya staj vs. yaparak bilgisini ve görgüsünü artırsın ve dünyayı tanısın. Sonrasında da ülkeye dönüp bu sayede burada daha iyi bir iş bulsun ya da burada kuracağı yaşamında bu yurt dışı tecrübesi kendisine yol göstersin.
Ne var ki artık çoğu ailenin şimdiki yeni mentalitesi ise çocuğunun mümkünse hayatını yurt dışında kurabilmesine imkan sağlamanın çocuğun geleceği için daha isabetli olacağı yönünde.
Bu anlayış değişikliğinin temel nedeni ise malum.
Artık belli bir kültür ve eğitim seviyesindeki çoğu kişi çocukları için bu ülkede sağlam ve sağlıklı bir gelecek göremiyor.
Ülkede gelinen noktada demokraside, hukuk devletinde ve insan haklarındaki inanılmaz aşınmalar ve gerilemeler ve bunların da tetiklediği ekonomik sorunlar ve fakirleşme, ülkenin siyasi geleceği açısından ciddi bir ümitsizlik doğuruyor.
Çevremde belli bir eğitim ve kültür seviyesinin üstündeki birçok kimse ülkede artık bir daha demokratik serbest seçim görebileceğinden emin değil ve Azerbaycan veya Rusya tarzı ve salt sembolik ve göstermelik seçimlerden ibaret bir post-modern otokratik rejime doğru gidildiğinden endişeli.
Özellikle yargı erkinin siyasete karşı bağımsızlığını iyice kaybettiğini, hatta iktidarın siyasi operasyonlarına alet olmaktan imtina edemediğini görünce, doğrusu bende de bu tür endişeler yok değil.
Yargı, günümüzde maalesef geçmişte eleştirdiğimiz 367 Kararı, Başörtüsü Kararı, Refah ve Fazileti Kapatma Kararı ve potansiyel iktidar adayı siyasetçiyi şiir okudu diye mahkum eden karar yargısından bile çok daha taraflı ve vahim durumda.
Şimdi ana muhalefetin iktidar adayını zorlama yorumlarla ve soyut kanıtlarla cezalandırmaya çalışanların, geçmişte potansiyel iktidar adayı siyasetçiyi şiir okudu diye mahkum edenlerden gerçekten farkı var mı sizce?
Geçen gün sağcılara laf söyledi diye tutuklanan gazeteci aynı lafı solculara etseydi tutuklanır mıydı sizce?
Demokraside ve hukukta yıllar sonra dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta aynı tas aynı hamam, hatta daha geri nokta mı olmalıydı?
Hadi bizler göremedik, ama bari bu ülkenin çocukları ve gençleri de bu ülkenin demokrasisinin geliştiğini göremeyecek mi?
Geçmişte o kararları eleştiren hatta o kararlardan mağdur olanların şimdi olanlara suskun kalması hatta alkışlayıp teşvik etmesi ise hem çok acı, hem çok üzücü, hem de çok ayıp.
Tabii ki bu eleştirim yargının genel yaklaşımına ve görünümüne.
Yoksa geçmişte olduğu gibi şimdi de işini layıkıyla yapmaya çabalayan düzgün istisnalar her zaman var.
Ne var ki bu olgu ülkenin artık en zeki ve kapasiteli çocuklarının geleceğini yurt dışında aramasına ve belki de tarihimizin en büyük beyin göçüne........





















Toi Staff
Sabine Sterk
Penny S. Tee
Gideon Levy
Waka Ikeda
Grant Arthur Gochin
Daniel Orenstein
Beth Kuhel