menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Seza Paker ve Ambiente

12 1
22.12.2025

Diğer

22 Aralık 2025

"Sadece sanatla toplumu iyileştirmek mümkündür”

Joseph Beuys

Seza Paker’in, Ambienté adlı sergisi; resmin kendi alanında kalarak, çizgiler, renkler ve ışık rejimiyle bugüne ait gündelik yaşamda rastladığımız malzemeleri birleştiriyor. Bir anlamda, resmin kendine ait olan sorularını ve malzemelerini başka yeni malzemelerle karıştırarak hem çağdaş sanatın içinden geçiyor hem de bu yeni malzemelerle eskiden var olan ışık ve renk dünyasını zenginleştiriyor.

“Ambienté” bir havadır. Çevredir, ortamdır, ışıktır. İlk göndermede, Seza Paker, Marcel Duchamp’ın “Paris Havası”nı (Air de Paris) cam bir fanus içinde sergilenmesinden esinlendiği gibi, bugün de sanatçının “Ambienté” adlı OG Galerideki sergisi bir havayı ortaya çıkarmaktadır. 1913 yılında koleksiyoncu Arensberg’e bir hediye götürmek üzere Duchamp’ın düşündüğü bu eser, Blomet sokağındaki Eczaneden satın alınmıştır. Duchamp burada eczacıya şunu rica eder: Cam bir ampulün içindeki fizyolojik serumu boşaltmalarını ve de ucunu kilitlemelerini. Ve koleksiyoncusuna bunu hediye eder. “Ready Made” eserdir. Bugün eser Georges Pompidou Kültür ve Sanat Merkezi, Modern Sanatlar Müzesinin koleksiyonundadır.

İkinci gönderme de Joseph Beuys’e aittir. Londra’da Anthony Offay Galeri için gerçekleştirdiği Plight [Vaat] (1985) adlı eser, piyanonun üzerindeki termometreye odaklanmaktadır. Havadaki ısının belirlenmesi ve sesin maddileşmesidir. Görsel olan optik sesle ve tınılarla akustik alana yayılır. Seza Paker’in, Beuys’un bu eserinin iki odaya yayılmasına olan gönderme gibi, OG Galeride yaptığı eserler iki alana yayılır. Ana espas ve koridor olarak ikili bir birleşmeyi ortaya çıkarır. İkisi de aynı konu ve estetik üzerinden işlemekte ve birleşmektedir. Eser, adları farklı olsa da tektir bu anlamda. Beuys’ün klostrofobik espasına nazaran Seza Paker’in espası açıktır ve hatta galerideki diğer odalara açılmaktadır. Seza Paker havayı ortaya sermektedir. Ses maddileşmektedir. Madde ve madde olmayan birbirleriyle birleşmiştir. Sergisi, bir espastaki şeylerin ve fikirlerin arasındaki bir güç ilişkisinden ortaya çıkmaktadır. Objeler ve fikirlerin arasından geçerek, sanatın temele ait sorularını ve kavramlarını kullanmaktadır. Hava, su, derece, ışık, çizgiler ve renklerle…

Seza Paker, şeritleri yapışkan kâğıtları berberlerin üç renk olarak kullandığı bugün kendi simgeleri olmuş aletleri değişikliğe uğratarak, çeşitli renklerle yeniden örgütlüyor. Hem sosyal alan hem kimlik alanını ele almakta. “Gökkuşağı renklerinden” yola çıkarak başladığı projesi, “Rainbow in curved air” (Kavisli bir havada Gökkuşağı) adlı 1969’a ait bir parçayla birleşiyor. Sergide ses enstalasyonu kompozitör Terry Riley’den yola çıkarak yeniden kurgulanıyor. Seza Paker (ses mühendisi Berk İçli’nin desteğiyle) ses enstalasyonunu serginin nesnelerinin ve desenlerinin kendileri gibi Minimalist bir şekilde, bu espasla ilişkiye sokuyor. T. Riley, bilenlerin bildiği gibi Minimalist ve psikedelik bir müzisyen.

Ekolojik bir sanat anlayışını başından beri sürdüren Seza Paker, daha önce tarihi geçmiş makyaj boyalarını kullanmaktaydı. Veya daha önce çerçevelerini kullandığı eserlerin çerçevelerini yeniden başka bir anlayışla yeniden kullanmıştı. “Changing İnstallation” (Değişken Enstalasyon) olarak adlandırdığı ve eserin her gittiği ülkede........

© T24