menu_open Columnists
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close

Çözüm çıkmazı

21 25
25.07.2025

Bütün gelişmeler, adına “çözüm süreci” denmeyen “yeni çözüm süreci”nin çok bileşenli bir mücadele ve pazarlık süreci olduğunu gösteriyor. Bir değil, iki değil, üç değil, çok taraflı bir süreç. Şimdi daha iyi anlaşılıyor birilerinin “bu tamamen Türkiye’nin iç dinamiklerinin ürünü bir süreç” diye sağı solu ikna etmek için neden bu kadar uğraştığı…

Oysa çok uluslu tekellere, bu tekellerin egemenliğindeki dünya düzeninin saldırı örgütü NATO’ya yaslanarak tamamen iç dinamik olmuyor, yerli ve milli hiç olmuyor!

AKP iktidarı 2023’ten bu yana hem ekonomik hem siyasal nedenlerle ve telaşla “batı” ile ilişkileri düzeltme çabasına girdi. İngiltere bu çabaların merkezindeydi. Bu ülkenin birçok kilidi açmak için uygun anahtar olduğu düşünüldü. İç dengeleri sarsılmış ve kurumsal krizler yaşayan “büyük abi” ABD ile ilişkilerin gelişmesi için de İngiltere’ye gereksinim vardı.

Kabinede adı İngilizciye çıkan onca üyenin olması işleri kolaylaştırdı. Bu aşamadan sonra hükümet Suriye, Filistin, İsrail gibi kritik başlıklarda, ekonomi politikalarında ve de “çözüm süreci”nde temel muhatap olarak belirlediği İngiltere ve de batı ile yeni bir krizden uzak durmak zorunda.

Çünkü fazla açıldı ve saçıldı. Bazı başlıklarda geri dönüş yok.

Ancak kimsenin Türkiye’ye dışarıda hazırlanan bir plan dayattığı da yok. Dünyada böyle bir güç yok, tersine uluslararası alanda birbirini çelen, dengeleyen çok sayıda doğrultu var.

Bu bir mücadeledir. Bu mücadele bir kırılmayla sonuçlanabileceği gibi, gerilimli bir biçimde ortak doğrultu verebilir.

ABD, İngiltere, Fransa, İsrail ve Türkiye’nin aralarındaki bütün rekabete karşın........

© soL