Bediüzzaman neden gazete kurmadı?

İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908-1926 yılları arasında Said Nursi'yi İstanbul'da (Başkent) görüyoruz. Bu döneme Nursi, bizzat kendisi "Birinci Said Dönemi" demektedir. Nursi'nin bu dönemde, din ve eğitim gibi konuları merkeze alarak siyasi makaleler yayınladığını görüyoruz.

Nursi'nin, Birinci Said döneminde makaleler yazdığı bazı gazeteler şunlardır:

Misbah, Hürriyet nutukları yayınlandığı gazete. Şûrâ-yı Ümmet, Hamidiye Alayları'nın yayın organ. Volkan, Bediüzzaman'ın yazılarının en çok yayınlandığı dönem olan 1908-1909'da İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'nin yayın organı. Mizan, Mizancı Mehmed Murad Bey'in gazetesi. Serbestî, askerlere hitaben yazıların yer aldığı gazete. Şark ve Kürdistan, Sultan II. Abdülhamid'e seslenen bir gazete. Kürt Teavün ve Terakki (Kürt Yardımlaşma ve İlerleme Gazetesi). Bediüzzaman, bu gazetede ilk Kürtçe makalesini yayınlamıştır.

Ayrıca, Bediüzzaman, 1 Şubat 1909 tarihinde Türkçe ve Kürtçe olarak haftalık "Ma’rifet ve İttihad-ı Ekrad" adlı bir gazete çıkarmak istemiş, ancak değişen şartlar nedeniyle başarılı olamamıştır.

-İkinci Dönem: Basından uzak yıllar…

Nurcu hareketinin lideri Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde vefat etti. Kendisinin, İkinci Said Dönemi olarak vurguladığı 1926-1960 yılları, Risale-i Nurların telifi, basımı ve dağıtımıyla ilgili konular ve eserlerine karşı açılan davaların takibiyle geçmiştir.

Nursi, bu dönemde ilk dönemdeki gibi gazetelerde aktif olarak yer almamıştır.

-‘Üstadın’ ölümünden sonra Nurculuk…

Said Nursi’nin vefatından sonra, Kırkıncı Hoca'nın hatıralarından da anlaşıldığı üzere, cemaat, hizmeti yaygınlaştırmak amacıyla gazete kurma, yayınevleri, radyo ve TV gibi iletişim araçları edinme gereği duymuştur. Bu konuda, hizmete gönül verenlerin yaptığı bağışlar fon olarak kullanılmıştır. 1960 ihtilali sonrası basın yayın arayışı ve basın yoluyla siyasete giriş öyküsünün bir örneğini Kırkıncı Hoca'nın anılarından okuyalım:

-Papa'yı nasıl karşılayacağız?

"(İstanbul’dayız)… Bir gün Mustafa Polat, elinde çantasıyla saat on civarı Avukat Bekir Berkin yazıhanesine geldi. O zamanlar haftalık İttihat gazetesini çıkarıyordu. Zübeyir Ağabey'in her gün yazıhaneye geldiğini bildiği için; 'Hocam, Zübeyir Ağabey geldi mi?' diye sordu. Henüz gelmediğini söyledim ve 'Hayırdır?' dedim, 'Papa Türkiye'ye geliyor. Şevket Eygi, Yeni İstiklal gazetesinde Papa hakkında ağır sözler yazmış. Acaba biz İttihad gazetesine bu konuda neler yazalım?' diye sormaya geldim, dedi. Şevket Eygi iyi yapmış, sen de benzer şeyler yaz,’ dedim. 'Olmaz Hocam! Bu çok mühim bir mesele. Korkarım hata yaparız. Zübeyir Ağabey'e danışmam lazım.' dedi. Biraz sonra Zübeyir Ağabey geldi. Mustafa Polat durumu anlatınca; 'Ne yazacaksın, elbette hoş âmedî edeceksin. Hoş geldin, sefa geldin! diye yazacaksın,' dedi ve ilave etti: 'Üstadımız da 1952’de İstanbul’a geldiğinde Büyük Adaya giderek Athenagouras'i ziyaret etmişti. Eğer onun hakkında iyi şeyler yazmazsanız Fener Patriği’nin yanına gider. Bu memleket aleyhinde menfi kararlar alırlar,' dedi. Mustafa Polat da, Papa hakkında güzel bir yazı kaleme aldı…" (s, 209-210)

Eleştiri: Gazete politik bir araçtır ve günlük gazeteler genellikle gündeme bağlı olarak yayınlanır ve günlük politika hakkında bilgi verirler. Gazete edinen bir cemaat doğrudan siyasetin içine girmiş olur. Mustafa Polat'ın haftalık olarak yayınlanan 'İttihad' gazetesi ve aynı kişi tarafından kurulan, ilk sayısı 21 Şubat 1970 tarihinde yayınlanan 'Yeni Asya Gazetesi', bu açıdan öne çıkar.

-Nurculuk siyasallaşıyor

Hatıranın analizinden açıkça görüyoruz ki, 'Üstad'ın vefatından sonra Nurcu Hareket, hızla siyasetin içine girmiş ve hareket kendisini Adalet Partisi Genel Başkanı ve Başbakanlık yapacak olan Süleyman Demirel'e bağlamıştır.

Nurculuğun gazete yoluyla siyasete katılması ve kendisine hedef olarak diğer İslamî faaliyetleri alması, Risale-i Nurların perspektifine göre siyaseti şekillendirme arzusundan doğmuştur.

-İslami faaliyetler hedefe konuluyor

Bu bağlamda, Risale-i Nur harici İslamî faaliyetler hedef alınmıştır. Anılardan görüldüğü üzere, Kırkıncı Hoca, konferanslara giderek, ev toplantılarına katılarak, mesela Necip Fazıl'ın eleştirilmesi gibi, 'Hüsrev Ağabey'inin Risale-i Nurların eski yazıyla değil de yeni yazıyla yazılması faaliyetini sona erdirmesi ve hareket içi politik gelişmelere katkıda bulunması gibi, Zübeyir Ağabey ile birlikte, herkesi kendi istedikleri çizgiye çekmeye çalıştıklarına tanık oluyoruz.

Müslümanın Müslümanı hedef alması, tipik bir ideolojik tavrı yansıtır. Bu bağlamda, Erbakan'ın Milli Nizam Partisi ve sonraki Milli Görüş partileri, Şevket Eygi, Necip Fazıl, Kadir Mısıroğlu gibi İslami kanadın fikir adamları ve onların çıkardığı yayınlar hedef alınmıştır.

Akif'in Safahat'ı gibi her eve girmesi gereken Risale-i Nurlar, hareketin politik tercihi nedeniyle, zarar görmüş ve bu faydalı eserlerin okunması sınırlı düzeyde kalmıştır. (Devam edecek.)

Mustafa Polat, Nurcu Cemaatinin ilk günlük gazetesi olan Yeni Asya gazetesinin kurucu Genel Yayın Müdürü ve başyazarıdır. İstanbul’da 21 Şubat 1970 tarihinde yayına başlayan Yeni Asya’nın temelini atmıştır. Kendisi, Erzurumlu Hür Söz Gazetesi’nin sahibi gazeteci-yazar Ahmet Polat’ın oğludur. Mustafa Polat, 24 Ağustos 1970 tarihinde (23’ü 24’e bağlayan gece) Zeytinburnu sahil yolundaki bir trafik kazası sonucunda vefat etmiş ve Eyüp Sultan Mezarlığı’na defnedilmiştir.

Zübeyir Gündüzalp: Nur Cemaati'nin önde gelen isimlerinden biridir. Nur Cemaati içindeki hizmetleri ve Bediüzzaman Said Nursi ile olan yakın ilişkisiyle tanınır. Cemaat içinde etki alanına sahip bir zât. 1971’de vefat etti.

Athenagoras, 20. yüzyılın önemli dini liderlerinden biri olan ve 1948'den 1972'ye kadar İstanbul Ekümenik Patriği olarak görev yapmıştır. Kendisi, Ortodoks Hristiyanlığın liderlerinden biri olarak tanınmış ve özellikle Hristiyanlık ile diğer dinler arasında diyaloğun teşvik edilmesi konusunda önemli bir rol oynamıştır.

Hüsrev Altınbaşak ve Yazıcı Nurcular: Nur Cemaati içinde önemli bir rol oynayan gruplardır. Yazıcılar Grubu (Arap Harfleriyle Risale-i Nurları Okuyup Yazmayı Savunan Ahmet Hüsrev Altınbaşak önderliğinde kurulan bu grup, Risale-i Nurlar'ı Arap harfleriyle okuyup yazmayı savunuyordu. Altınbaşak, Said Nursi'nin varisi olarak kabul ediliyordu ve Üstad-ı sanilik (Said Nursi'den sonraki Üstad) iddiasını taşıyordu. Grup, Risale-i Nurların sadece Osmanlıca olarak yazılması, basılması ve okunmasını savunuyordu. Zübeyir Gündüz Alp ve Mehmet Kırkıncı Hoca ise Latin Harfleriyle Risale-i Nurları Okumayı Savunuyorlardı. Grup, Risale-i Nurları Türkçe olarak matbaada basılıp yayılmasını ve okunmasını destekliyordu. Bu iki grup arasındaki farklılık, Risale-i Nur'un yazılma ve okunma yöntemleri konusunda ortaya çıkmıştır. Bu ayrılık, Nur Cemaati içinde bazı görüş farklılıklarına yol açmıştır.

QOSHE - Kırkıncı Hoca'nın Anıları (5) - Talat Uzunyaylalı
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

Kırkıncı Hoca'nın Anıları (5)

8 0
13.02.2024

Bediüzzaman neden gazete kurmadı?

İkinci Meşrutiyet’in ilan edildiği 1908-1926 yılları arasında Said Nursi'yi İstanbul'da (Başkent) görüyoruz. Bu döneme Nursi, bizzat kendisi "Birinci Said Dönemi" demektedir. Nursi'nin bu dönemde, din ve eğitim gibi konuları merkeze alarak siyasi makaleler yayınladığını görüyoruz.

Nursi'nin, Birinci Said döneminde makaleler yazdığı bazı gazeteler şunlardır:

Misbah, Hürriyet nutukları yayınlandığı gazete. Şûrâ-yı Ümmet, Hamidiye Alayları'nın yayın organ. Volkan, Bediüzzaman'ın yazılarının en çok yayınlandığı dönem olan 1908-1909'da İttihad-ı Muhammedi Cemiyeti'nin yayın organı. Mizan, Mizancı Mehmed Murad Bey'in gazetesi. Serbestî, askerlere hitaben yazıların yer aldığı gazete. Şark ve Kürdistan, Sultan II. Abdülhamid'e seslenen bir gazete. Kürt Teavün ve Terakki (Kürt Yardımlaşma ve İlerleme Gazetesi). Bediüzzaman, bu gazetede ilk Kürtçe makalesini yayınlamıştır.

Ayrıca, Bediüzzaman, 1 Şubat 1909 tarihinde Türkçe ve Kürtçe olarak haftalık "Ma’rifet ve İttihad-ı Ekrad" adlı bir gazete çıkarmak istemiş, ancak değişen şartlar nedeniyle başarılı olamamıştır.

-İkinci Dönem: Basından uzak yıllar…

Nurcu hareketinin lideri Said Nursi, 23 Mart 1960 tarihinde vefat etti. Kendisinin, İkinci Said Dönemi olarak vurguladığı 1926-1960 yılları, Risale-i Nurların telifi, basımı ve dağıtımıyla ilgili konular ve eserlerine karşı açılan davaların takibiyle geçmiştir.

Nursi, bu dönemde ilk dönemdeki gibi gazetelerde aktif olarak yer almamıştır.

-‘Üstadın’ ölümünden sonra Nurculuk…

Said Nursi’nin vefatından sonra, Kırkıncı Hoca'nın hatıralarından da anlaşıldığı üzere, cemaat, hizmeti yaygınlaştırmak amacıyla gazete kurma, yayınevleri, radyo ve TV gibi iletişim araçları edinme gereği duymuştur. Bu konuda, hizmete gönül verenlerin yaptığı bağışlar fon olarak kullanılmıştır. 1960 ihtilali sonrası basın yayın arayışı ve basın yoluyla siyasete giriş öyküsünün bir örneğini Kırkıncı Hoca'nın anılarından okuyalım:

-Papa'yı nasıl karşılayacağız?

"(İstanbul’dayız)… Bir gün Mustafa Polat, elinde çantasıyla saat on civarı Avukat Bekir Berkin yazıhanesine geldi. O zamanlar haftalık İttihat gazetesini çıkarıyordu. Zübeyir Ağabey'in her gün yazıhaneye geldiğini bildiği için; 'Hocam, Zübeyir........

© Pusula Gazetesi


Get it on Google Play