Hospitalier Şövalyeleri ya da Aziz Yuhanna Şövalyeleri tarikatı 1070 yıllarında hasta Haçlı askerlerini tedavi amacıyla kurulmuş hastahane de gönüllü görev alan bir şövalye tarikatıdır Asıl amaçları ise Kudüs’ü elde tutmak ve Türk-İslam güçlerine zarar vermektir. Sonradan ismi Rodos Şövalyeleri, çok sonraları ise Malta Şövalyeleri olarak anılmıştır.

Bu melanet yuvası yıllar içerisinde açları gereği Osmanlı’nın deniz ticaretine ve deniz kıyısındaki Türk halkına zarar vermeye başladılar.

İşte o melun tarikatın son günleri şöyle bitmiştir:

¨1523 yılının ilk günüydü. Veda etmek ve anlaşma şartlarına uyulduğu için teşekkür etmek için Kanuni’nin otağına gelen Rodos (Saint-Jean) Şövalyeleri’nin Üstâd-ı Âzâm’ı Philippe Villiers de I’lsle-Adam, uzun saatler kapıda bekletildikten sonra huzura kabul edildi. İçeri girince yavaş adımlarla yürüdü. Türk Hakan’ının önüne gelince, kendisini boşluğa bırakırcasına iki dizinin üzerine bıraktı ve yüzükoyun ayaklarına kapandı. Sonra ihtiyatla elini uzattı Sultan’ın elini yakalayarak dudaklarına götürdü. İki altın aslanın arasında altın tahtında oturan 28 yaşındaki Sultan Süleyman direnmedi. Yaklaşık altı aydır kendisini meşgul eden şövalyelerin üstadına elini öptürmek suretiyle iltifat etti.

Ertesi gün 2 Ocak Cuma idi. 20 Aralık 1522’de imzalanan teslim anlaşması gereği, gece boyu hazırlık yapan şövalyeler sabah saatlerinden itibaren Rodos’tan ayrılmaya başladılar. Öğlene doğru tahliye işi bitince, Kanuni Sultan Süleyman camiye çevrilen Saint-Jean (Aziz Yahya) Kilisesi’nde bizzat Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi’nin kıldırdığı Cuma Namazında gazilerle saf tuttu. Namaz sonrası yapılan dua da bu muhasarada verilen 20 bine yakın şehidimizle birlikte, Fatih Sultan Mehmet Han’ın 3 kez kuşatıp da düşüremediği Rodos Adası’ndaki savaşlarda şehit düşenlerde unutulmadı...

1517’de Mısır’ın Fethi’nden sonra daha da hareketlenen deniz trafiğine geçit vermeyen Rodos Şövalyeleri’nin elinden stratejik adanın alınmasına karar verildiğinde, fetih için Kurdoğlu Muslihiddin Reis’in idaresinde İstanbul’dan yola çıkan donanma 24 Haziran 1522’de Rodos’a asker çıkarmaya başlamıştı. Kanuni Sultan Süleyman ise 18 Haziran’da ordunun başında Üsküdar’dan hareket etmişti ve 28 Temmuz’da Marmaris’ten, Kara Mahmut Reis’in kaptanlığında donanmaya ait “Yeşil Melek” adlı gemiyle Rodos’a ayak bastı. Daha önce bütün muhasara hazırlıklarını yapmış olan Vezir Mustafa Paşa’nın tekmilinden sonra ertesi gün vuruşma başladı. O dönemde dünyanın en sağlam ve korunaklı bilinen Rodos Kalesi’ni bizzat şövalyelerin Üstadı, yardımcısı Gabriel de Pomerols’la birlikte müdafaa ediyordu.

Günler günleri, haftalar haftaları kovalıyordu. İş uzadıkça Sultan Süleyman’ın canı sıkılıyor, mazeret üreten paşalar azarlanıyordu. Hatta Anadolu Beylerbeyi Ayas Paşa hapis cezası dahi almıştı. İşin kötü tarafı kalede bulunan Türk istihbaratçıları bir bir yakalanıyor ağır işkenceler sonrası parçalanıyorlardı. Din değiştirmiş gibi yaşayan bir Türk doktor vardı. Türk topçusunun isabetli atışlarına ışıkla haber verdiği anlaşılınca 14 Eylül’de yakalanıp parçalandı. Kalede kadın istihbaratçılarda vardı. Bunlardan birisi kalede yangın çıkarırken yakalanmış ve ağır işkencelerden geçerek şehit olmasına rağmen diğer istihbaratçıların isimlerini vermemiştir.

30 Ekim’de denizde çıkan korkunç fırtınada donanma Marmaris’e çekilmek zorunda kalınca, şövalyelerin kuşatma kalkıyor sevinci kısa sürdü. Türk saldırıları durmadı. Kanuni, dur durak bilmeden dünyanın en sağlam kalesini almaya yemin etmişti. Çünkü bu küçük devlet doğrudan Vatikan’dan emir alıyor ve hayat felsefeleri Türk ve Müslüman düşmanlığı üzerine kurulmuştu. Ayrıca bir hançer gibi Türk toprakları arasındaydı. Öyleyse bu fitne yuvası dağıtılmalıydı. Son destek Mısır Beylerbeyi Hayrbay’dan geldi. Kasım’da yapılan taarruzlar, şövalyelerin gözünü korkuttuysa da yıldırmadı. Fakat aralık ayında sert kışa rağmen Türk Ordusunun çekilmediği ve Kanuni’nin emriyle, askerlerin her yeni saldırısının bir öncekinden daha şiddetli olması kaledeki ümitleri kırdı (H.Kanak). Takvimler 20 Aralık 1522’yi gösterdiğinde çaresiz kalan şövalyeler teslim olmayı kabul ettiklerini bildirdiler. Böylelikle 213 yıllık Rodos Haçlı Devleti artık tarihe karışıyordu. (Şövalye artıkları gittikleri Malta’da Napolyon Bonapart yıkana kadar yeni bir devlet kurdular.) 2 Ocak 1523’te kale teslim alındı. Bu sırada Cem Sultan’ın oğlu Şehzâde Murat yanında bulunan bir oğlu ve iki kızından ibaret çocuklarıyla ilgili hüküm verilecekti. Önce Şehzade’nin hanımı ile kızları İstanbul’a saraya gönderildi. Ardından Hristiyan olan Şehzâde ve oğlu yay kirişiyle boğduruldu. ¨

Bu arada Rodos muhasarasını Vatikan’dan an be an takip eden Papa VI. Hadrianus, Rodos’un düştüğünü öğrenince kalbi sıkıştı, olduğu yerde düştü kaldı. Ölene kadar uzun bir süre daha düzelemedi ve nihayet kahrından öldü gitti. İki kilit nokta konumundaki Belgrat’tan sonra Rodos’un da düşmesine dayanamamıştı.

1798’de Malta adası Napolyon Bonapart’ın eline geçince, tarikatın merkezi 1834’te Roma’ya taşındı. Ama Roma’da da rahat durmadılar Vatikan onları yok etmek için büyük çaba sarf etti. Hani derler ya; ¨keskin sirke küpüne zarar verdi. Bir başka deyimle Papalık, ¨rüzgâr ekip fırtına biçmiş¨ oluyordu. Yani Papalık onları korumakla pişman oldu. Yani ¨besle kargayı oysun gözünü¨ sözü bir daha gerçekleşmiş oluyordu.

QOSHE - RODOS DÜŞÜNCE, PAPA VI. HADRİANUS OLDUĞU YERE DÜŞTÜ! - Necati Aydın
menu_open
Columnists Actual . Favourites . Archive
We use cookies to provide some features and experiences in QOSHE

More information  .  Close
Aa Aa Aa
- A +

RODOS DÜŞÜNCE, PAPA VI. HADRİANUS OLDUĞU YERE DÜŞTÜ!

7 0
02.01.2024

Hospitalier Şövalyeleri ya da Aziz Yuhanna Şövalyeleri tarikatı 1070 yıllarında hasta Haçlı askerlerini tedavi amacıyla kurulmuş hastahane de gönüllü görev alan bir şövalye tarikatıdır Asıl amaçları ise Kudüs’ü elde tutmak ve Türk-İslam güçlerine zarar vermektir. Sonradan ismi Rodos Şövalyeleri, çok sonraları ise Malta Şövalyeleri olarak anılmıştır.

Bu melanet yuvası yıllar içerisinde açları gereği Osmanlı’nın deniz ticaretine ve deniz kıyısındaki Türk halkına zarar vermeye başladılar.

İşte o melun tarikatın son günleri şöyle bitmiştir:

¨1523 yılının ilk günüydü. Veda etmek ve anlaşma şartlarına uyulduğu için teşekkür etmek için Kanuni’nin otağına gelen Rodos (Saint-Jean) Şövalyeleri’nin Üstâd-ı Âzâm’ı Philippe Villiers de I’lsle-Adam, uzun saatler kapıda bekletildikten sonra huzura kabul edildi. İçeri girince yavaş adımlarla yürüdü. Türk Hakan’ının önüne gelince, kendisini boşluğa bırakırcasına iki dizinin üzerine bıraktı ve yüzükoyun ayaklarına kapandı. Sonra ihtiyatla elini uzattı Sultan’ın elini yakalayarak dudaklarına götürdü. İki altın aslanın arasında altın tahtında oturan 28 yaşındaki Sultan Süleyman direnmedi. Yaklaşık altı aydır kendisini meşgul eden şövalyelerin üstadına elini öptürmek suretiyle iltifat etti.

Ertesi gün 2 Ocak Cuma idi. 20 Aralık 1522’de imzalanan teslim anlaşması gereği, gece boyu hazırlık yapan şövalyeler sabah saatlerinden itibaren Rodos’tan ayrılmaya başladılar. Öğlene doğru tahliye işi bitince, Kanuni Sultan Süleyman camiye çevrilen Saint-Jean (Aziz Yahya) Kilisesi’nde bizzat Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi’nin kıldırdığı Cuma Namazında gazilerle saf tuttu. Namaz sonrası yapılan dua da bu muhasarada verilen 20 bine yakın şehidimizle birlikte, Fatih Sultan Mehmet Han’ın 3 kez kuşatıp da düşüremediği Rodos Adası’ndaki........

© Önce Vatan


Get it on Google Play